Size basit, hatta “Onca iş dururken bu ne?” diye burun kıvırılacak bir ayrıntı gibi gelebilir. Akademi, bilim, tarım dururken… Bütün bu “önemli” işler varken…
Ancak ben aksini düşünüyorum.
Ev sahibi olarak misafirlerini, öğrencilerini ve ailelerini kapıda güler yüzle karşılamak, hem köklü bir geleneğimiz hem de son derece uygar bir davranış. Adıyaman’a ve Adıyamanlılara yakışan, en sempatik, en yerinde hareket bence bu.
Gün geçtikçe uzaklaştığımız bu insani değerleri, Üniversitemiz ve Sayın Rektör öncülüğünde bize yeniden hatırlatmalarını son derece anlamlı buluyorum.
Önce insan… Her şey onun için. Başarı, heyecan, mutluluk; hepsi ancak onun varlığıyla anlam kazanır. İnsan olmadan, sevgi olmadan olmaz.
Kırkından sonra integral sorusu çözmekten öte, hayata dair soruların cevabıdır bu. İlk adım, ilk dokunuş… Saygı, hoşgörü ve iyimserlik o kadar unutuldu, o kadar hor görüldü ki; yerini egoizm, narsizm ve nepotizme bıraktı.
Sayın Rektörümüz başta olmak üzere, hocalarımız ve yetkililer, üniversitenin kapısında güllerle öğrencileri karşıladı. Yurdun önünde ailelerle sohbet ettiler. Yemekhanede öğrencilerle aynı sofrayı paylaştılar.
Bu bir ayrıntı, evet. Ama ne kadar ciddi ve gerekli bir ayrıntı! Mutluluk için sebep aradığımız şu günlerde, sevgi dolu bir yüzle, "hoş geldin" diye karşılanmak hangimizin içini ısıtmaz? Hangimiz bu inceliği, güzel günlerin müjdecisi olarak ömür boyu hatırlamaz?
Doğru zamanda ve doğru dozda yapılan bir dokunuş; kırgınlıkları, zayıflıkları ve ihtiyaçları masrafsızca onarır, hayatı kolaylaştırır.
Kibrin pabucunu dama atmalı. Davranış gayet sade, ama bir o kadar da kararlı ve samimi.
Teşekkürler bu incelik için…