Son zamanlarda ülkede herkesin dilinde olan bazı yayın organlarında televizyon kanalların da ifade edilen, sosyal medyada  sıkça tekrarlanan bir konu var , ülke ayrışıyor ülke ötekileştiriliyor, ülkeyi birileri kutuplaştırıyor ,ülke bölünüyor diye ,bir düşünce algısı toplum aklına toplum vicdanına yerleştirilmeye çalışılıyor.

Bu bölünme ayrıştırma ötekileştirme ve çatıştırma algısı 1980 öncesi toplumda toplumun her kesiminde çok ciddi manada işlendi ve millet adeta birbirlerine düşman kutuplar haline getirildi ve bu algı üzerinden ülkeye Operasyon yapılmaya çalışıldı ve yapıldı da.

O tarihleri yaşayanlar bilirler kör bir ideolojik bağnazlık hem sağda hem solda kardeş kanının dökülmesine, sokakların caddelerin, mahallelerin, okulların fabrikaların, Kurtarılmış yerler haline getirilmesine sebep olmuş, ciddi manada  büyük bir çoğunlukta vatan evlatları bunun vatanı bölmek projesi olduğunu idrak edemeyerek birbirlerine Üstünlük kurmak adına katliamlara varan Çatışma durumları ile karşı karşıya kalmışlardır.

Çok şükür ülkemizde artık 1980 öncesi Bilinçsizlik ideolojik çatışmaya sebep verecek boyutta ciddi durumlar yok. Bu konularda halk gençlikte dâhil daha duyarlı daha bilinçli.

Üniversiteler de ve bazı sosyal kesimlerde Bu ideolojik ayrışım devam ettirilmeye çalışıyor ise de, bu sistematik politikalarla halkın ideolojisi İçin eskisi gibi sokaklarda çatışmayacağı birbirini öldürmeyeceği anlaşılmış durumda.

 Marjinal bildiğiniz  terör örgütlerini  Bu durumdan ayrı değerlendiriyoruz .Son zamanlarda Tekrar ülkeyi eskiye döndürebilir miyiz? Bundan eskisi gibi bir kaos ortamı oluşturabilir miyiz? diye bir proje oyun sahnelenmek isteniyor dikkatli olmak lazım.

Ben de doğrusu merak ettim ne zaman ayrımlaşmaya başlamışız ne zaman kutuplaşmış ne zaman kutuplaşma üst seviyelere çıkmış, bunları kim başlatmış? ülkede bu durumlar nasıl meydana gelmiş ? nasıl olmuş diye merak edip kısa bir göz atmak istedim;

Tarihin eski sayfalarını araştırıp ayrımlaşma kutuplaşma ile ilgili bir çok örnekler vermek mümkün ancak ben çok ileriye gitmeden, Sözü lafı daha fazla uzatmadan son 100 yıllık perspektiften olaylara bakarak kim kimi nasıl bölmüş ayrımlaştırmış kutuplaştırmış onu irdelemeye tespit etmeye Ülkede yaşadıklarımızı hatırlatarak yaklaşık 100 yıllık bir irdelemeyle misallerle anlatmaya çalışacağız.

Cumhuriyet kurulduktan sonra cumhuriyeti kuran irade halkın üzerinde gereksiz kılık kıyafet Şapka takge, Fes, Gibi kılık kıyafet üzerinden millete Yapılan baskıların o komik mahkemeleri bir kenara bırakıyorum.

Kur’an Kursların kapatılmasını bazı camilerin kapatılmasını bazılarının buğday ambarı hayvan ahırı yapılmasını bir kenara bırakıyorum.

Şimdi kutuplaşma nasıl olmuş nasıl başlamış kimler başlatmış kısa misallerle ona bakalım;

Hiç sebep yokken milletin hiçbir şekilde bir beklentisi de  talebi de yokken, Camilerde okunan ezanı “Türkçe okunacak” diye karar alıp  bunda da ısrar  etmek milletin dinine, mukaddesatını durup dururken bir saldırı bir ayrımlaştırma, bir kutuplaştırma kararı değil midir?

Ayasofya Cami’nin hiçbir sebep yokken hiçbir gerek ve gerekçe yokken Fatih sultan Mehmet han rahmetlinin Vakfiyesi ve vasiyeti ortadayken ibadete kapatılıp  müze haline getirilmek istenmesi, Müze yapılması, Müze statüsüne sokulması milletin tarihi mirasına,  inanç değerlerine saldırı değil midir? bir ötekileştirme ayrımlaştırma kutuplaştırma değil midir?

Yakın tarihle ilgili daha bir çok ayrımlaştırıcı ötekileştirici kararlar var, onları bir kenara bırakıp hafızalarımızı başka bir konuya yönlendirmek istiyorum.

1960 Kanunsuz ve ahlaksız darbesi ile ülkenin başbakanını, Bakanlarını suçsuz sebepsiz günahsız yere asmak cezalandırmak kutuplaştırmak ayrımlaştırmak ötekileştirmek değil midir?

DİSK diye bir işçi sendikası kurup işçileri bölmek işçiler arasında ideolojik ayrımcılık meydana getirip aynısını memurlar polisler avukatlar hâkim ve savcılar adı altında değişik sendika ve dernek faaliyetleri ile bunlar üzerinden de devlete Yön vermeye çalışmak ayrımlaştırmak bölmek ötekileştirmek değil midir?

 Odalar sendikalar kurarak dernekler kurarak kendilerinden olmayanların yönetime geldikleri takdirde onlara parmak sallayarak her yapılan icratı tenkit ederek yapılanlar ve icraatları Ne kadar doğru yapılırsa yapılsın,  sırf ideolojik bakış açısıyla yapılan bütün icatları hiçbir alternatif çözüm sunmadan projeler ve öneriler getirmeden karşı çıkmak,  ahlaki ve vicdani kurallar bir kenara bırakıp manipüle ifadelerle tenkit etmenin reddetmenin ayrımlaştırıcı ötekileştireci olmadığını,

Kaba ifadeler kullanmanın kutuplaştırıcı olmadığını kim söyleyebilir? (Burada şöyle bir itirazda karşılaşabiliriz Bazılarımız bu yazıyı okuyunca iyide arkadaş sen bu yazıyı tek taraflı sola solculara saldırmak için yazmışsın sağdan kurulan bir sürü sendika dernekte var diye sorabilir evet var vardı da ama benim dikkat çekmek istediğim ülkede bunları ilk kimler kurmuş ilk herkes şimdi kutuplaşmayı ayrımlaşmayı kimler yapmış diye Tespitte bulunmak istedim)

Sosyal medya denilen bir mecra da bir çok kültür seviyesi düşük ahlaktan yoksun kişilerin haklarına saldırı yapan onların aile yapılarına toplum yapılarına Bakmaksızın kendi ahlaki inanç değerlerini ifade eden, durduğu yeri ifade eden, İdeolojik ve bağnaz bir anlayışla aklına geleni yazan yazdığıyla da millet ve halk arasında ayrımlaştırma kutuplaşma meydana getiren ötekileştiren bir çok sağdan soldan  kendini gizleyen Ahlaksız hukuksuz emeller için açılmış trol hesaplar var.

Bunlar adeta işini gücünü bırakıp klavye tetikçiliği yapmak için masa başlarında yaptığı işi meslek haline getirenler toplumu ayrıştırmış ötekileştirmiş olmuyorlar mı?

Sosyal medya adı altında halka sahte bilgi sunmak sahte bilgiyi doğruymuş gibi yazmak Algı operasyonları yapmak, Bu yolla insanımızın yanlış bilgilenmesini sağlamak insanımızın ayrımlaştırmak kutuplaştırmak ötekileştirmek Değil midir?

Elbette muhalefet etmek muhalefet etmek bir haktır.

Muhalefet etmeye tenkit etmeye ahlaki ve kanuni sınırlar içerisinde kaldığı müddetçe hiç kimsenin bir şey diyecek hali yoktur.

Muhalefet etme tenkit etme hakkı elbette sınırlandırılamaz engellenemez sınırlandırılması ve engellenmesi asla kabul edilemez ancak bu hukuki ve ahlaki çerçeveler de yapıldığı müddetçe

Biz, durduğumuz yer itibari ile hiçbir siyasi parti mensubu veya Üyesi Konumu ya da duruşunda Bakmıyoruz bu meseleye zaten hiçbir siyasi parti ile de bağlığımız Mensubiyet halimiz yok.

Ancak ülkemizle alakalı milletimizin geleceğiyle alakalı söyleyecek sözlerimiz yapılmasını istediğimiz bize göre yapılması gereken projelerimiz ve önerilerimiz var onları söylemek için bunları yazmak için bir siyasi parti üyesi olmak bir siyasi parti mensubu olmayı gerektirmiyor.

Yaptığımız şey Millete olan sevdamızdan milletin bir Ferdi olarak ona karşı sorumluluğumuzu yerine getirmek Milletin geleceğine gelecek perspektifindeki politikalarına katkı sunmaktır.

Biz milletimiz ve ülkemizle ilgili bize göre yapılması gereken projelerimizi ve önerilerimizi söyler ve yazarız bunuda ahlaki ve hukuki çerçevede yaparız kimseye parmak sallamaz kimseye kaşlarımızı çatmaz, kimseye sesimizi yükseltmeyiz

Doğru yapılanları doğru görür yanlış olanlara yanlış deriz.

Bilir ve inanırız ki muhalefet yapmak tenkit etmek bir haktır ancak bize göre tenkit etmenin adabı ve ahlaki, Hukuki sorumluluk olduğu gibi, muhalefet etmenin alternatif göstermek gibi bir Erdemliliği vardır.

Gerisi boştur boşa zaman kaybıdır vesselam.

                  M.Tuğrul Türkeri