VALİ DEYİP GEÇMEYELİM
Arşiv kayıtlarında var, Kanuni Sultan Süleyman, 1557 yılında Süleymaniye Camii’nde görev yapacak bir imam için öyle sıradan şartlar koymamıştı. İstediği kişi; yüksek ilimleri bilecek, Arapça ve Farsçanın yanı sıra Latinceye de hâkim olacak, hem İslam’ı hem de diğer dinleri mukayeseli olarak bilecek, ata binecek, spor yapacak, kısacası ilimle zarafeti birleştirecek bir insan olmalıydı.
Bu, Osmanlı’nın devlet görevlilerine bakışını özetliyordu: Görev, liyakatle taçlanmalıydı.
Bugün vali dediğimiz makam da, işte o anlayışın devamıdır. Çünkü Türk tarihinde “vali olmak”, yalnızca bir koltuğa oturmak değil; bir ilin kaderini, halkın huzurunu, devletin düzenini temsil etmek anlamına gelir.
Vali Kimdir, Ne Yapar?
Vali, devletin taşradaki en güçlü temsilcisidir. Bir ilin hem güvenliğinden hem de huzurundan sorumludur. Bugün valilik görevine atanmak için yalnızca diplomaya sahip olmak yetmez; hukuk, kamu yönetimi, iktisat gibi alanlarda bilgi sahibi, kriz anlarında soğukkanlı, halkla iletişimde güçlü, yöneticilik vasfı yüksek kişiler gerekir.
Valilik makamına giden yol genellikle kaymakamlıktan başlar. Bir kaymakamın vali olabilmesi için ortalama 8 ila 10 yıl boyunca çeşitli ilçelerde görev yapması, başarılı bir idare geçmişine sahip olması beklenir.
Atamalar ise İçişleri Bakanlığı’nın teklifi ve Cumhurbaşkanı’nın onayıyla yapılır. Yani her vali, hem devletin tecrübesinin hem de siyasetin güveninin bir yansımasıdır.
Merkezi İdarenin Sessiz Gücü
Bugün Türkiye’de merkezi idarenin sahadaki gücünü en iyi yansıtan kişiler, hiç kuşkusuz valilerdir.
Bir ilin düzeni, huzuru, yatırımı, afet yönetimi ya da kamu kurumlarının uyumu… Hepsinde imza, valinin adını taşır.
Vali performansıyla İçişleri Bakanı’nı güçlendirir; bakanın başarısı kabineye yansır, kabinenin gücü ise Cumhurbaşkanı’nın elini kuvvetlendirir.
Kısacası her şey valide başlar, bir bakıma validen biter.
Yeni Kararname Kapıda
Son günlerde İçişleri Bakanlığı’nda yoğun bir hareketlilik var. Görünen o ki, kapsamlı bir Valiler Kararnamesi yolda.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, teşkilatın içinden yetişmiş bir isim olarak, sistemi iyi tanıyor. Üzerinde siyasi baskı olmazsa, ülke geneline adil ve liyakatli bir kararname çıkması kuvvetle muhtemel.
Özellikle deprem sürecinde büyük yük taşıyan Adıyaman Valisi Osman Varol, diğer illere kıyasla çok daha yorucu bir dönem geçirdi. Bakanlık, bunu göz önünde bulundurarak kendisini Isparta ya da Eskişehir gibi bir yere alabilir.
Öte yandan Muğla Valisi İdris Akbıyık, çalışkanlığı ve projeci yapısıyla Cumhurbaşkanı’nın dikkatini çeken isimlerden biri. Onun da büyükşehirlerden birine ya da önemli bir genel müdürlüğe atanması sürpriz olmayacaktır.
Son Söz
Bu hafta sonu olmasa bile, önümüzdeki hafta bir kararname açıklanırsa şaşırmayalım.
Bizim temennimiz; projeci, hareketli, halkla iç içe olan, bürokratik değil insani yönü güçlü valilerin görev almasıdır.
Vali deyip geçmeyelim. Çünkü bir ilin kaderi, kimi zaman tek bir yöneticinin vizyonuna bağlıdır.
Haydi hayırlısı diyelim…