Yalnızlık o kadar acıdır ki, tıpkı çaresiz olmak çaresiz kalmak gibi

Yalnızlık o kadar kötüdür ki, tıpkı ümitsiz olmak ve ümitsiz kalmak gibi

Yalnızlık o kadar can acıtır ki, tıpkı vurulmak ve yaralanmak gibi

Yalnızlık o kadar vicdansızdır ki, tıpkı yalancı kullar ve yalancı dostlar gibi

Yalnızlık o kadar yalnızdır ki, tıpkı sensiz kalan ben gibi

Bu gün yalnızlığım o kadar kalabalık ki, yaptıklarım, yapamadıklarım, hüznüm, kederim, hayallerim, senin hayalin ve bir türlü gerçekleşmeyen kahrolası ideallerim…

İşte yine gece… Yani dertlerin depreşme vakti... Yani gerçeklerle yüzleşme anı… Dedim ya. Tekim ama odam olumsuzluklarla dolu. Hangisiyle konuşsam, hangisine kızsam, hangine çatsam yinede yalnızım.

Biliyorum bu kavga da kalbimi yormaktan ötesine gitmez bu gece de. Olsun ben yine de kavga edeceğim onlarla, ta ki yorduğum kalbi durdurana dek. Birimiz mutlaka galip çıkacağız bu kavgadan. Ya kalbim yâda ben.

Peki, bu gecede ben galip çıkarsam ya yarın… Yarın ne olacak? Dur ben söyleyeyim. Yeni bir gün başlayacak, kostümlerimi giyeceğim ve evden çıktığım andan itibaren hayattaki rolüm başlayacak. Herkese mutluluk saçmaya ve hiç bir şey belli etmemeye çalışacağım.

Kostümümüm ve rolüm o kadar ağır ki, korkuyorum bir gün sahnenin orta yerinde yığılıp kalmaya. Korkuyorum ya kostümümü atmaya yâda rolümü artık yapamamaya. Palyaço kostümüyle Polyannacılık oynamak her babayiğidin karı değil aslında. Ama ben oynuyorum. Çünkü gerçek hayattaki sahne rolüm bu. Sirkteki palyaço gibi…

O Palyaço Benim

Bir hikâye vardır; Şehre uzaklardan bir sirk gelir. Herkes o sirkin bağımlısı olur kısa sürede. Her gün oradaki palyaçoya gider tüm kasabalı. Çünkü insanları gülmekten yerlere yatıracak kadar neşeli ve komik bir palyaçodur.

Bir süre sonra, kasabanın psikologuna bir yabancı gelir ve çok mutsuz olduğunu, hayattan hiçbir şeyden zevk almayacak kadar bıktığını söyler. Doktor da ona kasabadaki sirke gitmesini tavsiye eder. Orada insanları neşeye sürükleyen bir palyaçonun olduğunu söyler ve onu izlemesini, böylece mutlu olacağını anlatır. "Yoksa bu palyaçodan haberin yok mu, tüm kasaba ondan bahsediyor", der doktor. Bunun üzerine yabancı, yüzünde buruk bir tebessümle doktora şu cümleyi söyler; "bilmez olur muyum hiç, tabi ki biliyorum. Çünkü sirkteki o palyaço benim...