Erdoğan'ın en çok istediği şey, politikalarının İslam'la özdeşleştirilmesidir. İman-küfür zemininde cereyan eden bir siyasette, iman zemini halkının yüzde 99'unu kapsama alanına alır ve bu zemine etiketlenen partiyi -emek çekmeden- hatta hiç bir başarıya imza atmadan iktidara taşır.

Çünkü bir partinin İslam'la özdeşleştirilmesi, ötekilerini de küfürle özdeşleştirir, o partiye karşı olmak İslam'a karşı olmak olarak algılanır.

Bir Müslüman'ın en çok korktuğu şey, açlık, sefalet yahut kötü yönetim değil, İslam çerçevesi dışına düşme korkusudur. Bu korku, en başarısız siyasetçileri bile küfre girme korkusu ile destekleme yolunu açar.

Cumhur İttifakını oluşturan partilerin Kılıçdaroğlu'ndan rahatsız olmalarının bir sebebi de budur, Kılıçdaroğlu, dine saygılı bir politika izleyerek siyasi rekabeti iman-küfür zeminine taşımak isteyenlere engel oluyor. CHP'yi geçmişin olumsuz imajından kurtarmaya çalışıyor. Partisini ortak değerlere yaklaştırmak için çaba harcıyor.İçinde saati geçmişte durmuş olanlar yok mudur? Vardır, ama bu CHP'nin son yıllardaki yönelimini görmezden gelmeyi gerektirmez.

Değer siyasetinin dışına taşan bir siyasette en büyük zararı  sayın Erdoğan ve partisi  görür.Bu kadar başarısız, bu kadar kutuplaştıran bir parti bugün hala  anketlerde yüzde 28-30 civarında gözüküyorsa bu değer siyasetinin bir sonucudur. Bir partiye bağlanmak, bir dine bağlanmak gibi algılandığında  çözülmesi de bu algının dağılmasına yahut çökmesine bağlıdır. Bunun yolu dindar, muhafazakar çevreleri rahatsız edecek söz ve eylemlerden kaçınmak, dine saygıyı iktidara özgü kılacak bir imaj oluşturmaktan uzak durmaktır.

İslam bir ahlak ve doğruluk dinidir. İslam'a yakınlığın/uzaklığın ölçüsü budur. Bir iktidar ne kadar ahlaklı yönetim sergiliyorsa o kadar İslam'a yakındır. Dindarlık çalmamak, çaldırmamak, aldatmamak, adaletten ayrılmamak, rüşvete, israfa, iltimasa, yolsuzluğa göz yummamaktır. Bugün kim bunların olmadığını, devlet çarkının doğru çalıştığını söyleyebilir?

Bu kadar başarısız bir iktidarın daha hala büyük bir oy potansiyelini kontrol etmesinin sebebi ona yapıştırılan din etiketidir. Stratejik düşünme zekasından mahrum olan bazı muhalefet sözcüleri de  bu imaja katkıda bulunuyorlar.AKP'yi veya iktidarı eleştirme adına İslami bir ajandaları olduğunu söylüyorlar.Bu tam da iktidarın istediği şeydir.Bu kadar yolsuzluğa, adaletsizliğe batan bir parti her şeyi getirebilir ama İslami bir yönetimi asla. Kaldı ki, İslam'ın bir yönetim modeli yoktur. İslam, nasıl yönetirsen yönet,  halka dayan, ahlaktan ve adaletten ayrılma der. Bugün bunların hangisi var?

Doğru olan, AKP İslam'ı getirecek demek değil, AKP İslam'a zarar veriyor demektir. Otoriterleşmeyi, tek adam yönetimini getirdiğini söylemektir. Dinimiz her türlü kirliliği örten bir örtü değildir. Muhalefet, AKP'nin üstüne iyice o örtüyü örteceğine, o örtüyü çekerek AKP'nin gerçek yüzünü  göstermelidir. AKP, hep İslam gömleği ile toplumun önüne çıktı. Oysa gömleğin içinde bambaşka bir şey vardı. Bazıları gömleğine bakarak sen busun dedi, halbuki onu elbiselerinden soyarak gerçek yüzünü göstermek gerekirdi. İçimizde hala bu gerçeği görmeyip, onu, onun istediği şekilde tanımlamaya devam edenler var. AKP İslam'ı getirecek demek, AKP'ye en büyük hizmettir. İslam bir yere gitmedi ki, geri gelsin. AKP'nin 19 yıldır ülkeye getirdikleri ortadadır, fukaralık,israf, yolsuzluk, adaletsizlik ve giderek ceberutlaşan bir yönetim biçimi. Bunların geldiği yere İslam gelmez, bunu bir anlasaydınız...