Yasaların, yasa koyucularını bağladığı bir ülkede demokrasiden söz edilemez.

Gerçek demokratik ülkelerde yasa koyucular koymuş oldukları yasalar karşısında sorumlu değillerdir.

Gelişmiş toplumlarda yasalar, yasa koyucuları ve onların kolları altında palazlananları değil, asgari ücretle çalışanları, taşeron işçilerini, esnafı, çiftçiyi, dul ve emekliyi bir de fakir fukarayı bağlar.

Ki, doğrusu da budur.
yasa koyucuların koymuş oldukları yasalara karşı sorumlu olmaları bir nevi kendi silahları ile vurulmalarına benzer; bu hem adil değildir, hem de ahlâkî değildir.

Bunun içindir ki bütün gelişmiş toplumlarda yasalar, yasa koyucularının kendisi demektir; onların hem kendileri hem bütün söyledikleri yasanın kendisidir.

Yasa koyucuların yasaları koyarken ince eleyip sık dokumalarının nedeni
koymuş oldukları yasaların başkalarının başında demoklesin kılıcı gibi sallanması ama her ne olursa olsun kendilerini bağlamaması içindir.

Aksi bir durumda, kendileri yasa olduğu için koymuş oldukları yasaların kendileri için bir bağlayıcılığı yoktur.

Bunun içindir ki "yasalar örümcek ağı gibidir. Küçük sinekleri avlar ama büyük olanları tutamaz."

Küçük sineklerin sürekli ağa takılıp büyük sineklerin her türlü ağdan kurtulduğu
bir ülke gerçek anlamda her türlü gelişimini tamamlamış
laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir.

Eğer ki böyle bir ülkede yaşıyorsanız kıymetini bilin.