YENİ DÜNYA DÜZENİ VE TÜRKİYE 

Ukrayna Savaşıyla dünyada taşların yerinden oynayacağını sistemlerin değişeceğini uluslararası birlikteliklerin ceşitleneceğini işaret etmiştik .

Abone Ol

Rusya-Ukrayna savaşı  başladığı zaman( Şah ve Mat )diye bir yazı kaleme almış ve Rusya-Ukrayna Savaşıyla dünyada taşların yerinden oynayacağını sistemlerin değişeceğini uluslararası birlikteliklerin ceşitleneceğini işaret etmiştik .
Şimdi geldiğimiz son durum karşısında dünyada olan biteni yeniden yorumlamak gereğini hissettim çünkü hızlı ilerleyen bir süreçle karşı karşıyayız.
Uluslararası ilişkilerdeki birlikteliklerin yeniden kurgulanmaya başladığını görüyoruz.
Bu kurgulamalar hangi ülkenin hangi ülkeyle iş tutacağı Hangi ülkeye ne roller verileceği ile ilgili yapılan planlamalar var. Yani anlayacağınız dünyada yeni birliktelikler yeni güç organizasyonları ve bu organizasyonların içinde hangi ülkelerin nasıl ve hangi şartlarda birlikte hareket edeceği,planlamaları yapılıyor.Yani,
YENİ DÜNYA DÜZENİ Hedefleniyor.
Bu düzenin Gerçekleştirilebilmesi için genel manada daha çok devlet yönetiminin kontrollünü ele geçirmek böylece birlikte hareket etme güç ve kabiliyetini bir merkezde toplamak. 
Bölgesel hakimiyetleride ele geçirdikten sonra dünyayı tek” Merkezi kontrol “ yöntemi ile kolayca yönetmek.
Hedeflenen Yeni Dünya düzeni Planlaması karşısında bizim yapmamız gereken ülke çıkarlarımız doğrultusunda tarafsız kalmak mı?
Yada ,kazan-kazan esasına göre güçlü ve akılcı stratejik politikalar geliştirip bizim çıkarlarımıza uygun birlikteliklere hazırlık yapmak mı?
Güçlü kararlı doğru stratejik hedeflerle donatılmış devlet aklı her zaman her konuda ülkemiz için ciddi kazanımlar sağlamıştır.
Bu kararlılık bizi ve irademizi hesaba katmadan kendi çıkarları doğrultusunda uluslararası kararlar alanların,hesap yapanların ,hesaplarını bozmuştur.
Uluslararası ilişkilerimizde Kendini “Güçlü ülke “olarak konumlandıran ülkeler ile yaşadığımız sorunların sebebi başkalarının çıkarlarına göre değil kendi ülke çıkarlarımıza uygun duruş göstermemiz kaynaklıdır.
Onun için ülkemiz ve ülke yöneticilerimiz son zamanlarda gizlenme gereği bile duyulmadan,emperyalist ülkelerin açık gizli saldırı hedefi haline gelmiştir.
Uluslararası ilişkiler,satranç hamlelerine benzer.
Dikkat,sabır,stratejik akıl ve kıvrak zeka  gerektirir.
Her türlü hamleye karşı,karşı hamle becerisi ister.
Ayrıca dış politika,bir başka görünüşü ile mevsimlere göre giyinmek gibidir.
Uluslararası ilişkilerde ülkelerin sadece“Çıkar “ilişkileri vardır.
Dünya kurulduğundan günümüze kadar geçen süreçte,uluslararası ilişkilerde diplomaside başarılı olmak için 
-Sağlıklı büyüyen nüfus yapısı 
-Sürdürülebilir,marka değeri yüksek teknoloji üretim ve pazarlaması 
-Kendi kendine yeten tarıma ve hayvancılığa dayalı yeterlilik. 
-Savunma sanayinde mümkün olduğunca bağımsızlık ve savaş kabiliyeti yüksek güçlü ordu yapısı. 
Dünyada bu güne kadar olup bitenler bize göstermiştir ki yukarıda sıraladığımız konularda yeterli olmayan ülkeler ya teslimiyetçi yönetilmeye razı olmuşlar yada direnç göstererek savaşlarla yaşamaya mecbur kalmışlar.
Aslında savaşlar diplomasi yetersizliğinden değil güçlü sömürgeci devletlerin daha çok savaşı tercih edip istemesinden kaynaklıdır.
Bir başka ifade ile savaşlar her zaman bir mecburiyet değil daha çok sömürmek için stratejik bir tercih olarak kullanılan yöntem olmuştur.
Rusya-Ukrayna savaşı,tamda bu tercihin  bir sonucudur.
Uluslararası stratejik hedefleri olan ülkeler Rusya, Ukrayna ilişkilerinin diplomasi ile çözülmesini istememiş, savaşı tercih etmişlerdir.
Bu savaşın bize gösterdiği ise kazananın olmayacğı fakat gelinen noktada savaşın yayılma tehlikesinin bulunduğu, bununla birlikte,uluslararası nükleer bir savaş tehlikesinin gittikçe büyüdüğü gerçeğidir.
Bu gerçek bütün Dünya için tehlike bir durumdur.
Bizim ülkemiz için ise felaket bir durumdur.
Bu ciddi tehlikeyi görerek ülkemizin dolayısıyla devletimizin hazırlıklı olması gerekmektedir.
Dünyada gördüğümüz kirli hesaplar ile birçok mazlum ülkede hedefleneni ele geçirme,istekleri.Yönetmek için gizli açık müdahaleler,darbeler, iç çatışmalar ve akıtılan kanların gözyaşlarının sebebide bu kirli tercihlerin sonucudur.
Tabi unutulmaması gereken bir gerçek var 
Hesapların üstünde bir hesap yapan var.
Yeni dünya düzeni hedefi içinde olan Amerika’nın ve birlikte hareket etikleri devletlerin de kendi içlerinde planalan sisteme ciddi karşı çıkmalar olduğunu görüyoruz .
Bu sebeple Amerika gibi devletlerin bölünme ve devletlere ayrılma olasılığı ciddi olarak var.
Amerikan’da bu ayrışma devam ederse Belki üç ,belki dört parçaya bölünmüş devletler,görme şansımız olabilir.

Amerikan yapısı içinde.
(İleriki zaman içinde bağımsızlık ilan edecek eyaletlerden biri müslümanların yönettiği bir devlet olabilir
Bunu engellemek için çok kirli kanlı yöntemleride görebiliriz.)
Dünyadaki yeni gelişmelere baktığımızda Yeni dünya düzeni hedefi içinde olanların Rusya’yı devredışı bıraktıktan sonra Çin’e yönelecekleri ile ilgili açık politikalarının olduğunu görüyoruz.
Her yolu deneyip Çini degüçsüzleştirerek istedikleri şekle sokmak  İstek ve gayreti içinde olduklarını biliyoruz.
Çin bu hamleleri gördüğü için Rusya-Çin yakınlaşması dahil, kendisine yakın olarak gördüğü devletlerle, askeri işbirliği dahil,her türlü “Yeni “işbirliği stratejisini en üst seviyeye çıkarmak gayreti içine girmiştir.
Çin gelecek zamanda Amerika’nın kendisine karşı yapacağı hamlelerle birlikte enerji yönünden zengin ülkelerin ve enerji koridorlarının tamamının ele geçirilmesine müsaade etmeyecektir.
Bir çok Avrupa ülkesi başta Fransa olmak üzere Amerika yerine Çin ile yakınlaşmanın kendileri için daha iyi olacağı düşüncesiyle yavaş yavaş birliktelik stratejilerini değiştirme yönünde politikalar geliştirmeye başlamışlardır.
Bu görülen hamleler diplomasinin değil geniş ölçekli birçok ülkeyi istesede istemesede içine çekecek yeni bir savaşın(Savaşıların)habercisidir.
Böyle devam eder ise bir oldu bitti tezgahı ile NATO devreye sokulacak 
Bizde Nato üyesi olduğumuz için istemesekte kendimizi bu kirli oyunların  Ve bir savaşın İçinde bulma ihtimali çok yüksek olarak karşımıza çıkacaktır.
Zaten bu kurguların bir parçası olarak acele ile Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya dahil edilme gayretleri bu senaryonun stratejik bir parçası olduğu gerçeğini bize net bir şekilde anlatmaktadır.
Bizim için tehlike sadece bu değil.
-Yeni dünya düzeninde hedefte olan Türkiye, Suriye Irak ve İranıda içine alan yıllardır terör örgütleri kullanılarak alt yapısı hazırlanan son yaşadığımız deprem felaketi nedeniyle fırsat bilinip devreye sokulan devlet eğemenliğimizi tehdit eden vatan topraklarımızın bölünmesine neden olacak yanı başımızda ABD kontrolünde bir uydu devlet hedefi ülke geleceğimiz birliğimiz ve eğemenliğimiz için ciddi tehlikeli bir durum ile karşı karşıya olduğumuz gerçeğidir.
-Amerika’nın isteği doğrultusunda Arap ülkeleri işbirliği teşkilatından çıkarılan Suriye’nin son zamanlarda yine sinsi bir hesabın parçası olarak yine ABD’nin isteği doğrultusunda,
Suudi Arabistan ve BAE ‘nın Suriye’yi tekrar birliğe alınması  için girişimlerde bulunmaları ve Suriye’nin birliğe dahil edilmesi gayretleri,milyonlarca Suriyeli mülteciyi barındıran ülkemiz açısından çok ciddi bir tehlikeyi ifade etmektedir.
Çünkü Türkiye mülteciler konusunda şimdileri “Yalnızlaşmış “yanlız kalmış bir Suriye devleti ile pazarlık ve görüşmelerde güç dengesi isteklerini kabul ettirmek başarısı.?
Arap birliğine girmiş birliğin gücünü arkasına almış bir Suriye devleti ile pazarlığı çok farklı olacaktır.
ABD güdümündeki ortadoğu ülkeleri ile yaşadığımız sorunlar zaten direk ABD yönlendirmesi kaynaklıdır.
Türkiye, Suriye Arap birliği Teşkilatına girmeden,acil olarak,Suriye ile olan problemlerini Ve mülteciler konusunu çözmek konusunda ciddi irade ortaya koymalı diplomatik argümanlarını geliştirmelidir.
Aksi taktirde Türkiye, Suriye konusunda ABD ve Rusya’nın yeni hamleleri yanı sıra 
ABD ‘nin yönlendirmesi ile bize “karşı”tutum içinde olacak,Arap birliği teşkilatı ile de mücadele etmek zorunda kalınılacaktır .
Ayrıca:
-Çözüm bekleyen Kıbrıs ,Akdeniz ,Libya ve Yunanistan ile ilgili ege kıta sahanlığı konusundaki adalar ve diğer anlaşmazlıklarımız,ülkemizin ciddi çözüm bekleyen dış politika konularındadır.
Yeni Dünya düzeninin planlamasının parke taşları döşenirken bizim ülke olarak
Seçim sürecinde bir istikrarsızlık görünümü yada seçim sonrası istikrarsız bir siyasi yapı ,ülkemizi bekleyen ciddi bir başka tehlikeli durum ile karşı karşıya bırakacaktır.
-Yeni Dünya düzeninde Avrupa birliği ve bir çok uluslararası birliktelikler yeni bir formatla kurgulanacak.
-Yeni devlet birliktelikleri daha çok ikili ilişkilerle formatlanmış ,marjinal devletler halinde kendini gösterecektir.
-Bir çok devlet sistemi kendini yeni Dünya düzenine göre revize edecek daha çabuk ve pratik kararlar alma kabiliyetinde yönetim şekilleri oluşturulacaktır.
-Yeni Dünya düzeninde,uluslararası devlet birlikteliklerinin bazı yapılanmaları“Din ve ırk”temeline dayalı birlikteliği, olarak kendini gösterecek bu yapıların katı politikaları sayesinde din ve ırkcılık sebepli küçük ve büyük ölçekli savaşların olacağı kaçınılmaz olacaktır.
-Yeni Dünya düzeninde yapay zeka ve gelişmiş teknolojik robot sistemleri daha çok kullanılacak.
-Birçok klasik savaş sistemlerinde kullanılan insan yerine yapay zeka ile projelendirilmiş robot asker sistemleri devreye girmiş olacaktır .
Bu konuda alt yapı çalışmaları bitmiş ciddi sayıda üretime geçilmiştir.
-Yeni dünya düzeni çalışma konseptinde iş gücü konusunda insan unsuru ikinci plana itilecek,bu durum çalışma alanı insan çalışma ihtiyacı konusunda ciddi bir karışıklık ve kargaşa yaratacaktır.
(mesela Çin’de bir yemek firması yapay zeka kullanarak yemeklerin hazırlanması pişirilmesi,servis edilmesi ve paketlenerek gönderilmesi, kullanılan tabak çatal, kaşık biçak yıkanması ve temizlik konusun dahil her yapılacak iş için insan yerine,yapay zekayla kurgulanmiş robot sistemiyle çalışmaya başlamıştır.)
Bu durumun bütün fabrika ve işyerleri konusunda yaygınlaşarak devam edeceğini görmekteyiz.
-Yeni Dünya düzeni hedefleyenlerin hedeflediklerini gerçekleştire bilmeleri için 
Yaşayabileceğimiz dünya genelinde üretim ve tedarik durağanlıkları devletleri güçsüzleştirerek yönetmek isteklerine uygun ,yeni senaryolar geliştirecekleri muhtemeldir.
Onun alt yapısının güçlendirilmesi için yeni bir virüs salgını senaryosunu yaşamamız ihtimal dahilindedir.
Bu durumada hazırlıklı olunmalıdır.
-Olumsuz mevsimsel olaylar ön görülemez iklim değişikliği ve bunların getireceği kuraklık tehlikesi tarım alanında yaşanacak olumsuzluklar su kaynaklarının kuruması,suya erişmede zorluklar ve birçok ihtiyaç ürünlerinde uluslararası tedarik zinciri ağının zorlaşması,temiz suya sağlıklı gıdaya erişimde ciddi sorunlar ile karşı karşıya kalınılması, ileriki zamanlarda yaşayacağımız ciddi sorunlar gibi duruyor.
Bu sebeple ülke olarak “Halkların bilinçlendirilmesi “
Kalıcı tedbirlerin alınması,tarım alanlarının korunması,verimi artıracak teknolojik alt yapı ile çalışılması,beslenme konusunda kendı kendine yeten bir üretim ve tedarik politikamızın olması öncelikli hedefimiz olmalıdır.
-Uluslararası ticaret yapısının alış veriş döngüsü içinde kullanımda olan Amerikan Doları zaman içerisinde dijital para biriminin daha çok kullanılır hale gelmesi ve ülkelerin kendi para birimlerini daha çok kullanma isteği karşısında gittikçe değerini kaybedecek dünyada “Güçlü dolar “imajı tamamen yıkılacaktır.
-Dünyada yeni ekonomik yapılanmalar ve birliktelikler yaşanacaktır.
Bu sürecin kaçınılmaz sonucu olarak birçok ülke şayet güçlü alt yapı çalışmaları yapmadıkları takdirde (Çöküş ve çözülme)
süreci içine girecek bir çok ülke ,tarihsel misyon olarak bağımsız ülke statüsünü kaybedecek yada başka devletler ile birleşerek dünyadaki varlığını değişmiş statüsü ile sürdürmeye çalışacaktır.
-Yeni düzenin kendini güçlü kabul etirme isteği küresel yeni yakıcı,sansasyonel ekonomik sorunların dünya genelinde domino etkisi ile yaşanmasına sebep olacaktır.(Başladı bile).
-Ülkemizin yeni dünya düzeni ile ilgili her konuda olduğu gibi ekonomik kriz tedbirleri konusunda da tedbirli olması geniş stratejili proje ve proğramla çalışma başlatması lazım.
-İç ve dış güvenlik politikaları istihbarat ve savunma sanayi teknolojileri konusunda %100 yerli ve milli çalışmaların devam ettirilmesi ülkemiz için elzemdir.
-Yaşadığımız büyük deprem felaketinin bütün ülke genelinde hissedilen olumsuzluklarından kurtulmak deprem bölgesinin imarı ve normalleşmesi 
-Ülke genelinde deprem riski taşıyan şehirlerde ve bölgelerde kentsel dönüşümün hızlanması zarureti.
-Ekonomik olarak her kesimden halkın kalıcı rahatlatılması politikaları.
-işsizlik sorununun çözümünde başarı için yeni istihdam politikalarının üniversite devlet özel sektör işbirliği ile politikalar geliştirilmesi .
-Dünyada üretimde marka bir ülke olmak ve sürdürülebilir bir rekabet için yatırım planlamasının gerçekçi bilimsel bir proğramla yapılması vaz geçemiyeceğimiz hedeflerimiz olmalıdır.
-Yeni Dünya düzeninde devletter ve milletler ailesi içerisinde kalkınmış saygın bir yerde olabilmemiz için her türlü menfaat ve politik hesaplardan çekişmelerden kurtulmuş istikrarlı 
Bir toplum ve yönetim şarttır.
-Dünya da olup bitene bakıp tahlil ettiğimizde durduğumuz ve baktığımız yerden bizim gördüğümüz manzara ve durum bunlardır.
Asla ümitsiz ve karamsar olmamız gerekiyor.
Binlerce yıllık tarihi birikimlerimiz 
Sağlam devlet tecrübelerimiz var.
Devlet aklı millet aklıyla birleşirse her sorun sağlıklı olarak çözülür.
Seçim süreci içindeyiz seçim atmosferinde yaşıyoruz.
Bu seçimde dünyanın ve ülkemizin içinde bulunduğu durum bilinci ile yapacağımız doğru tercihler inanıyorum ki; Bize ülke olarak hayırlı kapılar açacaktır.
Kararlarımız,seçim sonuçları ve akibetimiz şimdiden hayırlı olsun.
                             MTT