Ünlü yazar Tolstoy’un,Hayat ile ilgili söylediği beğendiğim bir sözü vardır tolstoy derki:
“Yaşadığınız hayatı anlamlandıramıyorsanız,O hayatı yaşamıyorsun”
İnsanın yaşadığı hayata değer ve anlam katabilmesi için bütün yaşadıklarıyla  dahili olsun ya da olmasın ,hayatını etkileyen ve şekillendiren bütün olaylarla objektif bir şekilde yüzleşmesi gerekmektedir.
İnsanın olaylarla yüzleşmesi aynı zamanda yaşayacağını düşündüğü hayatla alakalı daha gerçekçi daha doğru planlar yapmasını ve bilgilenmesini sağlar.
Bizim hayatımızı etkileyen geçmişten gelen bize miras olarak kalan tarihi değerlerimiz tarihi olaylarımız ve bu değer ve olayların bize yüklediği sorumluluklarımız var.
Nasıl ki ailelerimizden bize kalan her türlü mirası reddetme şansımız yok ise,Geçmiş tarihimizden bize kalan hiçbir mirası da reddetme şansımız yok.
Dünyada “İnsan’ın”Çıkardığı ve adeta insanlığın felaketi diyebileceğimiz yaşanmış olaylar var.
Birinci Dünya Savaşı,İkinci Dünya Savaşı gibi temel misal olarak gösterebileceğimiz Çanakkale savaşını da katarak bir çok felaket diyebileceğimiz olaylar var.
İnsanlığın yaşadığı bu trajedilerin hiçbirinde Türk milletinin dahili yok.
Hiçbir devlete saldırmamış ama saldırıya uğramış ,işgal etmemiş ama işgal edilmek istenmiş 
Bütün bunlar olunca da kendini savunmak zorunda bırakılmıştır.
Sonra olanlar malum....
Tarihleri işgal yağma ve katliamlarla dolu devletler maalesef günümüzde gelişmiş ve medeni ülkeler olarak ifade edilmektedirler.
Yaşanmış dünya tarihi boyunca ve günümüze kadar hala devam ettirdikleri bu vahşetlerini uluslararası kurum ve kuruluşların gücünü de kullanarak bunların sorgulanmasına yüzleşilmesine  Hesaplaşılmasına , izin vermiyor müsade etmiyorlar.
BM,NATO,IMF,DÜNYA BANKASI,ULUSLARARASI ADALET MAHKEMELERİ,(Lahey,Avrupa mahkemeleri)
Dünyayı idare etme iddiasında olan devletlerin kendilerinin kurdurup kendilerinin istedikleri hizmetler doğrultusunda kullandıkları kuruluşların adıdır.
Bu kuruluşların işlevlerini amaç ve gayelerini irdelemek aldıkları kararlarla neye ve kimlere hizmet ettiğini iyi bilmemiz gerekiyor.
Dünya adil adaletli huzurlu ve yaşanılabilir bir gezegen olması hedefleniyor ise  yukarda isimlerinin bazılarını yazdığım uluslararası kuruluşların ve bu kuruluşların yönetimlerini elinde bulunduran,Güç devletlerinin kendileriyle yüzleşmeleri lazım.
Bu perspektiften yola çıkarak Türk milletinin ve Türk devletinin sağlıklı adil adaletli huzurlu barış içinde bir arada yaşayabilmesi sağlıklı ve donanımlı bilgili nesiller için bütün tarihi ve kültürel yapısıyla(Selçuklu, Osmanlı cumhuriyet)Kişi kurum ve kuruluşlar kanunla korunan kapsama alanından çıkartılarak “amasız,lakinsiz,fakatsız “İfadeler kullanılmadan yüzleşilmelidir.Yüzleşirmelidir ki atasından miras kalan bir camii,(Ayasofya)Kimler niçin hangi amaçla neye hizmet ederek hangi gerekçeyle durup dururken Önce bir bahaneyle kapatıp sonra ibadete yasaklayip müze diye bir statüye çevirebiliyorlar.daha birçok konuda.yüzleşmek lazım.
Bu yüzleşme gerçekçi bilimsel ve doğrulanmış deliller ile yapıldığı taktirde ülkede meydana gelen bir çoğuda bilgi eksikliği ve kirliliğinden oluşan kafa Karışıklığının önüne geçilmiş olunur.
Şayet bu bilgilendirme doğru yapılır ise halkın ve yetişen neslin Suriye,Libya, Irak ,Kıbrıs Doğu Akdeniz, Ege adaları ,kıta sahanlığı konusu gibi konular milletin hafızasına daha gerçekçi bilgilerle yerleştirilmiş halk  daha gerçekçi Bilgilerle bilgilendirilmiş olur.
Bu bilgilendirme doğru yapıldığı taktirde,Her gün değişik tv kanallarındaki ehil olmayan Kişilerin hangi amaç ve gaye ile yaptıkları belli olmayan yalan yanlış ifadelerin de önüne geçilmiş olur.
Tarih doğru anlatılır yüzleşmeler doğru yapılır ise sebep-sonuç ilişkisi gerçekçi bir açıdan değerlendirilmiş bütün bilgi kirliliği ortadan kaldırılmış halkımıza ve yetişen neslimize de gerçekçi bilimsel bir tarih yüzleşmesinde Bulunmuş olur.
Yaşadığımız hayatı anlamlandırmak istiyorsak,Ve sağlıklı, bu Topraklara sadakatli halkıyla bütünleşmiş bir nesil görmek istiyorsak bilimsel çalışmalarla akıllı politikalarla açılacak tarihi ve kültürel mirasımızı bize doğru anlatacak işin uzmanlarının görev alacağı birer televizyon kanalları ile bunu çözmemiz mümkün.
Bu konuda devlet yönetimine büyük görevler düşmektedir hadi gelin her türlü bilgi kirliliği ortadan kaldırmak adına geç kalmadan bu adımları atın lütfen.
Aksi taktirde yetiştirdiğiniz nesil binlerce yıllık sizin tarihinizi bilmeden yetişecek sizin tarihi değerleriniz yerine”Che Guevara”Gibi bizden olmayan başka ülke insanlarını kendine kahraman olarak Seçecektir.
Güçlü egemen bağımsız bir devlet olmanın bir başka yolu da kalbi ve bütün benliğiyle size bağlı nesiller yetiştirmenizden geçmektedir.
Milletlerin ve devletlerin geleceği bu yapıldığı taktirde kalıcı ve sürdürülebilir olur.

Gereksiz çekişmelerden arındırılmış gerçek hedeflerimize varmak istiyorsak eğitimde Ve kültürde milli ve yerli politikalar geliştirmeniz ve uygulamanız gerekmektedir.
                M.Tuğrul Türkeri