Düzen kurmak, iyi insan olmak çok zordur. Emek ister, sabır ister, azim ve biraz da şans ister doğrusu... Kader denen diyar sizi sürgüne sürerse işte o zaman korkulan gelir başa…  
 
Bazı değerlerimizi kaybetmeden onların kıymetini bilmeliyiz. Rahmani Rahman’ın yazdığı yazgıyı bilemeyiz, değiştiremeyiz. Dünyaya gelen her kul biçilen ömrü, kaderini yaşar. 
 
Ömürden giden her ânın kıymetini bilmeli, su misali akan zamana karşı hızlı ve pratik olmalıyız. Bazı hatalarımızın bedelini bir ömür boyu ödesek de yine de kurtulamayız. Her hareketimizi üç beş kez düşünmeliyiz.  
 
 Ailelerin kurduğu düzenli yolu şaşırmadan devam etmek kolaydır. Ya aile ortada yoksa var da yetersiz, ilgisizse işte o zaman yükünüz ağırlaşır ve sırtınızda kamburunuz daha erken çıkar, yaşıtlarınıza göre çektiğiniz sıkıntılar sizi on yaş büyütür, sizden habersiz… Ve sizi çökertmek için baskı yapar gibi yorar, üzer ve dünyadaki sınavınız zorlaşır… 
 
 Aslında doz farkı olsa da her kişilik az çok çeker, çektikleri de kişiliğini çoğu kez yönlendirir.  İçinde yaşadığınız olumsuz şartlar sizi zamanla yıpratabilir, üst üste gelen bu olumsuzluklar psikolojinizi de zayıflatır ve sınıra dayanan sabır yeter artık diyebilir. 
 
Hassas kişilikler, duygusal kişilikler dünyanın dönen, vefasız çarkından daha çok darbe alır ve çabuk yıpranırlar. Aileden de maddi manevi destek de yoksa çöküş daha hızlı olur. Baskın kişilikler genelde güçlü olur güçlü kişilikler ve inancın ipine sarılan kişiler başa gelen olumsuzluklarda sabrı daha çok besleyerek ayakta dik durmaya ve pes etmemeye çalışırlar. 
 
 Hayatın inişli çıkışlı dolambaçlı yolundan kendine, çevresine faydalı ve dürüst olmak kolay değildir elbette… Ama güçlü kişilikler de kolayı değil zoru severler. Zorun üstüne gitmekten âdeta zevk alır başarmak için de çok emek verirler. 
 
Çalışmayı sevmek, planlı olmak, sabretmek ve zamanın kıymetini bilmek zorlu, zahmetli olsa da sizi başarıya götürür.  

 
Bir şeyleri başarmak kolay değil. Çok çalışmak, çıkan zorluklara yenilmemek ve şansa kapıyı da açık bırakmak gerekir. Dünyaya geliş bir sınavsa bu sınavı en iyi şekilde vermek için de çok emek vermeli, sabır göstermeliyiz. 
 
İnsanoğlu ömrün her diliminde hata yapabilir. Bu yüzden de büyük konuşmamak gerekir.  Bazen tez canlı olmak hatayı kolaylaştırır. Sivri dilli olmak hem hataya bizi götürür hem de karşı tarafın gönlünü çabuk kırmamıza sebep olur. Önemli olan yaptığımız hatadan sonra ders almak ve bir daha hatayı tekrarlamamaktır. Yolumuz, hedefimiz her neyse hazırı aramaktansa emeğimizle, yüreğimizle hedefe yürümeli, isyan etmeden yoldaki çakıllı taşlara takılmadan dimdik yürümeli ve duaya sarılmalıyız. 
 
Yaşanan her ânın tadını almaya çalışmak başarı ve kıvrak zekâ işidir. Hayata her penceren bakmalı, sırtımızdaki yükün ağırlığında ezilmeden uçmak için kanatlarımızı açmalıyız. 
 
Her bireyin sınavı farklıdır, birileriyle yarışmak, kıskanmak bize fayda vermez. Yüreği kirletir ve sevgiye yol vermez. Kin ve öfkeye yol verir ve mutsuzluğun tohumu ekilir. Kendimizle yarışmak, eksiklerimizi tamamlamak bizi başarıya götürür ve yüreğe başarmanın hazzını yaşatır. Alçak gönüllü, hoşgörülü olmak bazen bize kaybettirse de kısa süreli olur. Sonuçta biz kârlı çıkarız. 
 
Yalan, dolandan uzak, imkânlarımız dâhilinde iyi insan, örnek insan olmak zor olsa da kişi istedi mi mutlaka başarır ve sonuç güzel olur.  Her iki dünyada da kazançlı oluruz.  

22.04.20121
           Fatma Özger Bilgiç