Başkan Kılınç, “Baştan beri bakış açımız şudur: Biz diyoruz ki, gelin bu şehri hep beraber yönetelim. Sivil toplum örgütleri, mimarlar, mühendisler, muhtarlar, bürokratik yapı, vesaire kim varsa hep beraber bu şehri imar edelim. Bu manada daha önce bir program ayarladık. İmar ve şehirle ilgili tüm paydaşlarımızı çağırdık. İş adamlarımızdan tutun da mimar ve mühendisler odasına kadar. Şehir estetiğiyle ilgili şehir plancıları, İnşaat mühendisleri gibi toplam 50-60 kişilik bir grup oluşturduk. Oturup konuştuk. Çok da verimli geçti. Bununla kalmadık. Bir takım adımlar atık. Komisyonlar kurulacak. Şehir ve imarla ilgili elimizden ne geliyorsa her türlü adımı atacağız. Taslak yönetmelikler oluşacak. Bizim bunda amacımız şudur: Sadece belediye çalışanları değil, tüm paydaşlarla birlikte ne yapabiliriz diye hareket ediyoruz. Böyle bir bakış açımız var. Çok da güzel oldu. Bu noktada her şeyi detaylıca konuştuk. Mevcut sorunları tek tek masaya yatırdık. En ince ayrıntısına dek istişare ettik. Çok verimli geçti. 
Bu noktada şunu da düşünmemiz lazım. Kentler sadece binalardan ibaret değil. Aynı zamanda nesli imar etmemiz gerekir. Şehirleri kuru bina olarak düşünmemeliyiz. O binaların da bir tarihinin, kültürünün bakış açısı olması lazım. Bunlara da bakmak gerekir.” dedi. 

Her geçen gün daha çok konut ihtiyacının meydana geldiğini de ifade den Başkan Kılınç, sözlerini şöyle sürdürdü:   

"Hayatın tabii şartları gereği sürekli yeni konutlara ihtiyaç duyuluyor. Bu manada yeni yaşam alanları oluşturmamız lazım. Bununla birlikte ciddi tedbirler almak zorundayız. Yoksa bunun önünü alma şansımız olamaz.  Şehri şehir yapan sadece binalar değildir. Şehir aynı zamanda ahlakın, felsefenin, kültürün olduğu yerleşim alanlarıdır. O nedenle bir taraftan şehri imar ederken, diğer taraftan insanlara dokunacağız. Örneğin; uzun zamandan beri kaçak yapılarla ilgili göz yumma kültürü var. Bu, siyaseten olabiliyor, bir takım sosyal ilişkilerden kaynaklanabiliyor, yâda daha farklı gelişmelerden dolayı olabiliyor. Nitekim bunun sonu yok. Bu konuda son derece dikkatli olmamız lazım. Çünkü bizim bu bölge deprem bölgesidir. Risk taşıyan bir bölgedir. Özellikle Malatya, Elazığ, Erzincan, kısacası bölgemiz kuzey Anadolu fay hattı üzerindedir. Bunu biliyoruz. Bunun için ciddi tedbirler almamız gerekiyor. Depreme dayanıksız binaların yapımına izin vermemeliyiz. Çürük binalar inşa etmek ve buna göz yummak resmen cinayettir. Yıkılmaya davetiye çıkartmaktır. İnsanların ölümüne sebebiyet vermektir. Yakın dönemde buna hep beraber şahit olduk. Elazığ ve Malatya’da ne dramlar yaşandı? Kısacası konunun özüne dönecek olursak, Adıyaman Belediyesi olarak şehirdeki paydaşlarımızla birlikte biz şehrimizi daha çok nasıl yaşanabilir, sağlıklı, huzurlu, mutlu bir ortam oluşturabiliriz diye ortak projeler üretmeliyiz diye düşünüyoruz. Ayrıca temel hedefimiz, mümkün olduğunca yatay mimariyi yaygınlaştırmalı ve bölgemizdeki coğrafi iklime göre yeni yapıların oluşmasına zemin hazırlamalıyız.” 

Program sonunda, kendisine bu imkânı sunan TRT GAP Radyosu ailesine teşekkür eden Başkan Kılınç, tüm dinleyicileri Adıyaman’ın güzelliklerini görmeye davet etti.