Biz bugün söyleştik içimdeki cimcimeyle biraz hüzünlüyüz sarıldık birbirimize ağlamadık içimize akıttık gözyaşlarımızı en çokta sustuk gürültülerin içinde.
Delikanlıların kız arkadaşlarına vermek için koparmaya can attıkları gül saksılarını yeniden eşelemeyi, yeni krizantemler aşılamayı denemeliyiz
Ellerinde susturucu tüfeklerle bir o yana bir buyana dilimizde kekremsi tat içimizde buruk acılar hüzünlü yaralar çok nefes az heves!
Seni seviyorum, çünkü sana vakit ayırabilirim. Seni seviyorum, nitelikli zamanların zaman ışığıyız. Seni seviyorum, görmek istiyorum sana keyifle vaktim var
Her şeyin zamanı var, toprak size bu dengeyi yaşatıyor, örneğin rastgele ekemez rastgele sulayamaz, aşının, bakımın fidenin, budamanın zamanı var.
Aklını kurcalayan şey; özgürlüğün, yaratıcılığın ve zekanın sınırlarını belirlemeyenlerin varlığı dünyaya ve akıllılara karşı bir direniştir midir acaba?
Hiç kimsenin hiç kimse de hiç bir yara açmadığını bilmekte çünkü, yara hep sendeydi bendeydi her birimizin doğduğumuz andan itibaren taşıdığı yaralar
Pencerenin aralığından bakar gibi yarı açık gözlerim direniyor bu ne menem birşey! uyumamak, uyuyamamak
Önder seni anmadan geçemeyeceğim, mahallenin yakışıklı müzisyeni, gitarist oldun ben şarkıcı olamadım bir şey olamadım sanatımı engellediler
Yargılama, sorgulama yok, dün çok keyifle sohbet ettik. Konumuz "değersizleştirme", farkındalık, özgüven, en çok da özgüvenimizi sevdik