Saat sabahın 4 dü rüzgârın uğultusuyla uyandım. Perdeyi aralayıp dışarıya şöyle bir göz attım ağaçların dalları yerlere kadar iniyordu adeta. Kisa bir sure sonra yağmur başladı ve gökyüzünü aydınlatan şimşekler... Uykum kaçmıştı bir defa camı açtım. Yağmuru oldum olası cok severim rahmettir berekettir. Toprakla suyun birleşmesi miss gibi koku sardı odanın içini derin bir nefes aldim. Tekrar uyumak zor uzunca bir süre gecenin sessizliğinde yağmurun sesini dinledim. Doğanın kendi içinde ahengini izledim kendi içinde kuralları vardı her şey bir sistem icinde görevlerini yerine getiriyordu.

Gecenin sessizliğinde rüzgar yağmur ve gökyüzünü aydınlatan haşmetiyle şimşekle yolculuğum. Aslında uyumamda gerekiyor epeyce de yorgunum bu süreçte...belirsizlikler insanı yoruyor umitte olmasa kaybolucam san ki...

Gökyüzünün üçlü ahengi muhteşem.  Mademki uykum kaçtı bu gece bir şeyler yapmalıyım. Zaman bizlere bahsedilmiş en önemli şey yağmurda dua etmeyi severim kendime ve sevdiklerime .  Güzel  duaların kabul olacağına hep inanırım icinde kin nefret kotu söz  barındırmaz çünkü .Gök gürültüsü azalmaya yağmur şiddetini yavaş yavas  yitirmeye basladi. Gecenin sessizliğinde odamdaki kendi kendini ancak aydınlatan gece lambasının ışığında yine kaldimmi yalnizligim ve ben  baş başa ....

yazımı yazarken gölgem vurdu duvara sönmeye yüz tutmuş bir mumun ışığı gibi titredi elim. Yarim kalmış başucumda okunmayı bekleyen bir kitap hep aynı sayfada kalmış uzunca bir zaman ...Aklıma yine geldi gecenin bu saatinde olacak gibi degil hani ve her hatırlayışımda beni üzen. Bu bayram malum sebepler yüzünden hayatta olmayan sevdiklerimizin ziyaretlerine gidemedik bir yanımız eksik kaldi. Gecen sene bayramda hava cok sıcaktı arife günü ziyaretimin bitiminde çeşmenin önünde sayamiyacagim kadar  bidon ile sularini doldurmaya çalışan bir beyefendi. Isi uzundu sadece elimi yikamak icin musade istedim ne yazik ki izin vermedi .On on beş dk bekliyoruz bir kez daha rica ettim malesef duymamazliga gedi. Ve öyle  bir duygu yüklü  bir yerde. Bir başkasının hayır hasenat için yaptırmış olduğu bir çeşmede başka birisi size su vermeye kıyamıyor nasıl bir bencillik. Ben utandım boğazıma düğümlendi adeta cümlelerim ve usulca ayrıldım oradan. Kendimi daha fazla frenleyemedim başladım hıçkırarak ağlamaya.

Allahimmm bu insanlar hangi ara bu kadar bencil egoist merhametsiz olmuşlar di yoksa hep mi böyleydiler de ben mi fark etmemiştim.

Çocukken kurduğum hayaller birer birer yıkılıyordu beynimde. Aradan saniyeler geçti geçmedi öylesine masmavi ve sıcaktan dudaklarımın kuruduğu bir havadan bardaktan boşalırcasına yağmur yağmaya başladı. Ellerimi yağmur suyuna tutarak yıkadım gözyaşlarıma  yağmur eşlik etti gökyüzü ağladı ben ağladım. Saatlerce yürümek istedim iliklerime kadar ıslanmak....öylede yaptım.

 Rabbimin merhameti rahmeti bol hadi dedim sonu gelmeyen bidonlarını aç gözünü gönlünü doldur doldur o çeşmenin önünde...belki durup ta bir düşünürsün o son durakta.....o gün aksama kadar yağdı yagmur adeta sel gitti bu mega kentte eve geldiğimde sırılsıklam olmuştum yürüdüm yürüdüm. Şimdimi.....

İnanılır gibi değil ben bu cümleleri yazarken gözlerim yine ağladı. Kalemimi kâğıdımı bıraktım usulca gözyaşlarımı silerek başımı yastığıma koyarak dedim ki... sen onlar gibi olma sakın olma emi...

Duygular insana hata yaptırır diye diye katılaştı yürekler.