Karadağ, Adıyaman’ın en gözde mahallelerinden biri haline geldi. Gerek konumu, gerekse havası ve yeşil doğasıyla birçok insanın yaşamak istediği bir yer oldu.
Bu fotoğrafları 4 yıl önce çekmiştim. Bina daha sonra Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü'ne devredilmişti. Adıyaman'ın en eski ve köklü mahallelerinden birindeydi.
Tuz Hanı'nda oturup, ahır kokusu ve eşek anırmaları eşliğinde çay içip sohbet etmek isterdim. Oturakçı Pazarı'nda, omzuna attığı halıya fiyat biçen esnafı gezen dellalın, bağıra bağıra müşteri aradığ...
Size basit, hatta “Onca iş dururken bu ne?” diye burun kıvırılacak bir ayrıntı gibi gelebilir. Akademi, bilim, tarım dururken… Bütün bu “önemli” işler varken…
Bakkalından kırtasiyecisine, bu şehirde nefes alan her birimiz, çocuklarımızın güvenli bir eğitim hayatı için üzerine düşeni yapmakla yükümlüyüz.
Bir dağın başına, kevenlerin arasına dizilen kovanlardan biraz öteye... Bir alıç ağacının dibine naylon çadırlar kurulur. Orası, yılanların, çıyanların kol gezdiği bir yerdir.
Yayınevi, kapak ve mizanpaj üzerinde çalışıyor. Bir aksilik çıkmazsa iki hafta içinde raflardaki yerlerini alırlar inşallah. Daha iyisi elbette mümkün.
Adıyaman Üniversitesi, büyük bir kadir şinaslık örneği göstererek fakültelerinden birine Kâhtalı Mıçe'nin ismini verdi. Üstelik bunu, kendisi hayattayken yaptı.
Osman konuşkandı. Kelime seçerken düşünüyordu. Cümleleri hiç zorlanmadan kuruluyordu. Öyle bir ritmi vardı ki, insan bir sonraki cümlesini merak ediyordu.
Bir yerin gerçekten şehir olabilmesi için önce kamu, sonra da o yerin zengini hizmet edecek. Kamu, niçin var olduğunu bilecek. Zengin de neden kazandığını,
Adıyaman, uzun süredir ihtiyaç duyduğu önemli bir caddeye kavuştu. Bu cadde, şehrin trafik yükünü hemen olmasa da zamanla ciddi anlamda hafifletecek.
Sorun olarak gördüklerimiz yarın olmayacak belki. Ancak su, daha ağırlaşmış bir biçimde karşımıza çıkacak. Rezervlerimiz şehirleşme hızımızla ters orantılı
Bu bağlantı sizi https://www.gapolaygazetesi.com dışındaki bir siteye yönlendiriyor.