İlkokul sıralarında; “Yeni bir yıla girdin gözün aydın çocuğum / Koca bir yıl devirdin benim güzel boncuğum.”diyerek şarkılar söylerdik.
Öğretmenimiz yeni yılla ilgili düşüncelerimizi sorduğunda; bir yaş daha büyüdüğümüzü, olgunlaştığımızı, akıllandığımızı, ağabeyliğe ya da ablalığa bir adım daha attığımızı vurgulayan konuşmalar yapardık.
Yıllar geçti… Amca, dayı, baba, dede ya da teyze, hala, anne, nine olduk. Yeni yıl yine geldi. Ama öğretmenimizin sorduğu soruya verdiğimiz cevapları artık veremiyoruz.
Çünkü toplum olarak umutlarımız tüketildi.
Genç Türkiye Cumhuriyeti Devleti emperyal güçler, dıştaki düşmanlar, içteki hainler tarafından kuşatıldı. İşbirlikçiler küresel güçlere sırtını dayayarak her türlü hainliği yapıyorlar. Alçaklıkta sınır tanımıyorlar.
Cumhuriyetimiz gençlik döneminden olgunluk dönemine bile geçmeden felç edilmek isteniyor. Adeta diken üstündeyiz.
Aşırı borçlanma sebebiyle ekonomik özgürlüğümüzü yitirdik. Siyasi özgürlüğümüz risk altında. Algı mühendisliğinin oyuncağı olmuşuz. Egemenlik haklarımız tartışmaya açılmış. Ege Denizinde kıyıya sıkışmışız. Akdeniz’de ve sınırlarımızda tehditler devam ediyor. Bölücüler, eski tüfek komünistler, din bezirgânları, vatan millet edebiyatçıları yan yana gelmiş ve hainliklerini güzel ambalajlar içinde basın yayın organlarının büyük ekseriyetinin desteğiyle halkımıza yutturmaya çalışıyor.
Bir avuç kuvayı milliyeci var güçleriyle milleti uyarmaya gayret ediyorlar ama nafile. Küresel efendilerin lehinde yapılan güçlü propagandaların sesleri arasında kaybolup gidiyor bu cılız sesler.
Yeni yıl geldi. Toplum mühendisliğinin bütün metotları kullanılarak adeta mankurtlaştırılan gruplar eğlenmeye ve tepinmeye devam edecekler. Bardak ve şişelerin şerefe diye tokuşturulup kaldırılışları evinde fikir çilesi çeken Türk milliyetçisi kardeşimin ruhunda yaralar açacak.
Yeni yıl geldi Sahi yeni yıl hepimize kutlu olsun mu?