İçimizin ısındığı okul arkadaşlarımıza sevdiğimizi söylemeye bile utandık; söyleyemedik, el ele tutuşup yürümek geçerdi içimizden utandık, onu da söyleyemedik.

Ah Özlem aahh!..

Fotoğraflarını görünce 70'li yıllara alıp götürdün beni...Türk milletinin kıyameti bizim gençliğimizde kopmuştu. Ülkü denen bir kıza delicesine bir sevdamız vardı. Gözümüz ondan başkasını görmezdi. İçimizin ısındığı okul arkadaşlarımıza sevdiğimizi söylemeye bile utandık; söyleyemedik, el ele tutuşup yürümek geçerdi içimizden utandık, onu da söyleyemedik.

Ah Özlem aahh!..

"Bacı" dediğimiz kızlara duygularımızı açmak delikanlılığa sığmazdı, açamadık. Solcular da "faşo" derdi bacılarımıza, o yüzden onlar da uzak durdular. Ülkücü kızlarımızı "ot" dediğimiz sünepeler aldı. Karakoç demişti ya hani: "Oğlun kızın olsun hele, unutursun Mihribanım". Önce onlar unuttu, sonra biz...

Ah Özlem aahh!..

Ülkü denen sevgilimiz için elimizi kana buladık. O'nun uğruna çok canlar verdik, darağaçlarında sallandık, işkenceler gördük, gençliğimizin en güzel yılları zindanlarda çürüdü. Sonra ne mi oldu?.. Delicesine sevdalandığımız "Ülkü"yü dağa kaldırdılar, bir şey yapamadık, eşkiyanın elinden kurtaramadık sevgilimizi. Edip Akbayram'ın "Eşkiya dünyaya hükümdar olmaz" şarkısını çok severdik. Edip de kandırdı bizi, eşkiya dünyaya hükümdar oldu!..

"Kanımız aksa da zafer İslamın" diye Edirne'den Kars'a sesimiz yükselirdi. Zafer ne İslam'ın oldu, ne Ülkü'nün, ne de bizim...

Zafer senindir Özlem!..