Komşu teyzeler, mutfak alışverişi, hüzünler mutluluklar paylaşılır. şanslıyım böylesi zamanı yaşadım. Tüm mahalle yürek acısını birlikte atlatırdı. Sevinçlerini birlikte
Ertelemenin verdiği suçluluk duygusuyla kendini yargılarsın, sonra “Ben neden böyleyim?” diye düşünürken daha da fazla şey ertelersin. Tam bir döngü..
Deli olmayanların aklını kurcalayan; özgürlüğün, zekânın sınırlarını belirlemeyenlerin varlığı, dünyaya ve akıllılara karşı bir direniş midir acaba?
Mahçup sevdalar yaşardık, yüreğimizden gelen kızıl akşamların rengi vururdu yüzümüze. Kulaklarımıza kadar kızarırdık. Pembe rengi ilk pamuk helvada öğrendim.
Bugün oğlum adam oldu, Bir “evet”le çocukluğundan yürüdü uzaklara… Ben sustum, kalbim konuştu, Sevincim gözlerimden aktı usulca… Şejla’m…
"Bana öğretsene şu insanları takmamayı... İlk kural ne?" Sanane. Banane diyeceğiz peki derdi ama yine de yapamazdı.. onun için aşk evlatlar ve torunlarıdır...
Ankara durmaksızın yağdı her yağdıkça sevindim her şey adına arınma bitkiler toprak adına kendi adıma.. Çünkü, Yağmur, dolu, puslu kurşuni havayı çok severim.
Erdem ve Aycan unutulmaz günde, kitabımın tanıtımında bir araya geldiğimizde her şey anlam kazandı. Herkesin varlığı, ruhumda derin izler bıraktı.
Kafam şuna takıldı: Kentin içindeki ruhsuz varoş kaçkını, sonradan görmelere… Herkes kentli ve gerçek entelektüel; egolar şişmiş, samimiyetsiz, olağanüstü artistler
Kahvenin hoş bir dili vardır. Kendince, aşkça… İçinde aşkın sabrını, sevginin lisanını barındıran; gökyüzünün kutsal zamanıdır kahve!
Bugün bütün renkler sussun! Mavi konuşsun, huzur koksun masmavi gökyüzü... Yıldızlar saçılsın, her yerimiz maviye bulansın, günlerden deniz mavisi olsun.
Bugün farklıydı. Sabah zil çaldı. Uzun zamandır çalmayan zilin sesi, bir anlık da olsa beni şaşırttı "Kim olabilir ki" diye kapıyı açtım Karşımda Alara vardı.
Bu bağlantı sizi https://www.gapolaygazetesi.com dışındaki bir siteye yönlendiriyor.