Bizler yatarken annelerimizin Babalarımızın neler yaşadıklarını anlatmak istedim. Ne zaman ki çocuklarım oldu büyüdü yani ata olduğumda anlamıştım.

1979 Mamak cezaevi A Blok zemin kattaki kavgadan sonra, yüzbaşı Sırrı Şuşurt un emriyle sigara, çay ,gazete, kitap,vede görüş yasağı başladı herşeyi anladıkta, haftada bir gün 3 dakikalık görüşü niye yasaklarsınız anlayamadık.

Günlerden Pazar, Yasakların 5. günüydü akşam nöbetçi subay bunlara çay verin demişki askerler bu saatte çay vereceklerini söylediğinde benim Cürüm bir nara attıki görülmeye değerdi. 3. Koğuş çayını almıştıı bile.Bir taraftanda zemine kaç dakika sonra sıra gelir diye hesap yapıyorduk. Asker Şahin Gülhan ziyaretçin var gel dediğinde önce şaşırdım bu saatte ne olaki diye düşünerek kuşkulu adımlarla askerle beraber kantinin önüne geldiğimizde Nöbetçi subay İsmini hatırlamıyorum genç yüzbaşıydı bizler ona Tommiks derdik.asker tekmil verdi subay bana kıramıyacağım bir büyüğüm aradı annenle baban nizamiyede yarım saat sana görüş izni diyince, hala şaşkınlık içinde askerle beraber A Blokun ilk giriş nizamiyesinden içeri girip Annemle Babamı görene kadar hiç inanmadığım gibi kafamda gezen tilkilerin kuyrukları çoktan kör düğüm olmuştu.

Annemin Beni görünce Yavrum diye bağırdığı hala kulaklarımda çınlar. Sarılıp kucaklaştıktan sonra. Ya dedim bize normal görüş yasakken siz nasıl aldınız bu görüşü. Kavgadan sonra görüş olmayınca tabiki durumum ne diye merak ettiklerinden BAKİ TUĞ gitmişler. O ayarlamış. Mamak taki en güzel 20 dakikamı Annem ve Babam la geçirmiş oldum.Ziyaretten sonra koğuşa geldiğimde Çay da yeni gelmişti. Yetişmiştim o anda çay da annemle babamın ziyareti kadar önemliydi

1979 sonbaharıydı A Blok 3. Koğuştayım o gün görüş günü her türlü hazırlığımı yaptım ismimin okunmasını bekliyorum. İlk isimler okunyorken birden ceza evinin her yerinden bağrışmalar naralar her türlü küfürler gelmeye başladığında bizler ranzaların önünde hazır vaziyette beklemeye başladık, solcularda aynı şekilde karşımızda hazır vaziyete geçtiler. Bu kavga önceki kavgalara benzemiyordu. Cezaevinin her yerinden sesler geliyor hatta B Bloktaki sesler bile bize ulaşıyordu. Bizim koğuşta çıt yok,zaten o çıt çıksa arkası kesilmeyecekti. Diğer koğuşlardaki solcular bizim koğuştaki arkadaşlarına ne duruyorsunuz ne bekliyorsunuz diye bağırsalarda 3. Koğuşta çıt çıkmadı.

Ceza evinde görüş yerinde kavga çıkartıp, görüş yapılmayınca ziyaretçilerde Samsun yolunu trafiğe kapatıp seslerini duyurup koğuşların ayrılmasını sağlamak için bu eylem bilinçli organize olarak solcular tarafından yapılmıştı. Öyle bir koğuştiki 3. Koğuştiki solcuların bir çok fraksiyonun lider kadrosu oradaydı.

Bizimkilerde Nevzat BOR, Serdar DOĞAN, Ercüment GEDİKLİ, Mahmut EREN, İbrahim ÇİFCİ, İsa ARMAĞAN, Mehmet MUTİ, Celalettin Rumi ERGÜLEN, Mustafa AKINCI, Orhan POYRAZ, Metin KUYUBAŞI, Kadir TIPIRDAMAZ, Emir KUŞDEMİR,Miraç TIPDAMAZ, Mehmet KUNDAKCI, Hüseyin KOCABAŞ, Ö.Yavuz HACIÖMEROĞLU, Yahya BAZ, Mercan YARAR, Şakir KOCAADAM, Selim GÖZÜTÖK (Taçam) Hatta zeminden bu koğuşa gelince nasıl olsa arkadaşız Teşkilat kurmayalım desekde bir müddet sonra teşkilatız olmuyor teşkilat kuralım dendiğinde, kimse bu gruba tek başına başkanlık yapılamaz onun için Nevzat Bor, Serdar Doğan, Mehmet Muti Başkanlık görevini üstlendi. Anlıyacağınız Türk siyasi Tarihinde eş başkanlık 3. Koğuşta başladı.

Dışardaki ziyaretçiler Samsun yolunu trafiğe kapattıklarında Annemde yatmış yola ben yavrumu görmeden gitmem diye. Babam zor kaldırmış. Akşam haberlerde Mamaktaki kavgayı vede yaralılar olduğunu söyleyince içerde yavrusu olan Annelerin halini düşünmek bile istemem. Tabi benim ismimin yaralılar içinde olmadığını öğrenselerde yinede Ana yüreği.

Tam bir hafta sonra görüş yerine vardığımda Annem beni görünce hünkar hüngür ağlıyor. Oğlum az geri git iyice bakıyım, tepeden tırnağa beni sağlam gördüğünde anneciğim sen hiç merak etme ben hiç bir şeye karışmıyorum. Kavga çıkınca ranzanın altına saklanıyorum bak hiç bir şeyim yok desemde inanmayacağını bilsemde belki yüreğini ferahlatır diye düşünüyordum Annem bana oğlum Ata olursan beni anlarsın dedi.

Şimdi bunları niye yazıyorsun ŞAHİN derseniz. Bizler yatarken annelerimizin Babalarımızın neler yaşadıklarını anlatmak istedim. Nezamanki çocuklarım oldu büyüdü yani ata olduğumda anladım.

Bugün anneler günü sabah kalktığımda Rahmetli annemin en yakın arkadaşı Adişah Şentürk teyzeyi aradım. Sonra yıllarca Mamak kapılarında yavrusunu bekleyen can kardeşim Erol Dok u arayarak annesinin anneler gününü kutladım.

Bizler vurduk,vurulduk işkencenin her türlüsünü gördük,gençliğimizin en güzel günleri MAMAK gibi bir cehennemde geçsede, hakkımız bu davaya bu vatana helaldir. Birde 20 yaşındaki yavrusunu kara toprağa koyan, bir gecede saçları beyazlaşan, ömrünün sön gününe kadar göz yaşı dinmeyen Şehitlerimizin anneleri var.

Cennet anaların ayağının altındadır demişya ALLAH RESULÜ. inanıyorumki Ülkücü anneleri o cennetin zirvesinde olacaktır.Sonsuzluğun sahibine yürüyen annelerimize yüce Rabbim rahmet eylesin kabirleri Nur mekanları cennet olsun inşallah. Bu dünyada kalan annelerinize sağlıklı ömürler diliyor ellerinden öpüyorum.

08.05.2021. ALANYA. Şahin Gülhan