Herkes milletvekili maaşlarına takılmış durumda. Vay efendim millet bunca fakru zaruret içindeyken bir vekil nasıl oluyor da 56 bin TL maaş alabiliyormuş.

Herkes milletvekili maaşlarına takılmış durumda.

Vay efendim millet bunca fakru zaruret içindeyken bir vekil nasıl oluyor da 56 bin TL maaş alabiliyormuş.

Bense bu tür mevzularda vekillerin aldığı maaşın hep dört katını alması gerektiğini düşünenlerdenim. Hatta gerekirse konuyla ilgili 1990 yılından bugüne yazılmış onlarca yazımı da örnek olarak gösterebilirim.

Siz bir milletvekilin gerçekten 56 000 TL maaşla geçindiğini mi düşünüyorsunuz. Birçok milletvekili mevcut yaşam konforunu değil 56 bin TL’yle, 560 000 TL ile dahi sürdüremez.

Mevzubahis olan vekillerin 56 000 TL maaş alması değil, her türlü ihale, yolsuzluk, rüşvet çarkının içinde olmaları.

Hassaten de iktidar vekillerine (istisnalar hariç olmak kaydıyla, ki biz onlara iş bilmezler diyoruz) hiçbir kirli işe bulaşmamak kaydıyla 500 bin TL aylık mı isterseniz, yoksa 5 bin TL aylıkla mevcut çarkınızı sürdürmeyi mi? dense sizce hangi seçeneği kabul ederler?

Birçok vekilin ya da bakanın 100 yıl vekillik yapsa edinemeyeceği serveti, 5 yıl gibi kısa bir sürede edinmesi 56 bin TL’lik vekil maaşıyla açıklanabilir mi sizce?

Bugün artık 10 milyonların, 40 milyonların rüşvet dahi sayılmadığı ve hakaret olarak kabul edildiği (azlık bakımından) bir ülkede, bir vekil 56 bin TL maaşla değil geçinmek, çocuklarını dahi okutamaz halihazırda okudukları okullarda.

Bu yüzden ben, vekil maaşları ne zaman gündeme gelse ve yüzbinlerce sosyal medya kullanıcısı vekil maaşlarını ne zaman zulüm olarak görse acı acı hayıflanırım.

Keşke iş sadece 56 binlerle sınırlı olsa. Keşke bu ülke bir bütün olarak siyasiler eliyle soyulmasa. Keşke her işe alımdan, her ihaleden, her yapılan işten birilerinin payına aslan payı düşmese. Ve keşke bu rakamlar sadece milyonlarla sınırlı olsa.

Siz bu ülkede milyonlarca helal süt emmiş vatan evladının, birileri tarafından fakirleştiğinin farkına varmadıysanız vekil maaşlarını daha çooook konuşmaya devam edersiniz.

Bu ülke vekiller 56 bin TL maaş alıyor diye değil, siyasiler eliyle yapılan her iş, 5 katına mal ediliyor ve aradaki dört kat pay ediliyor diye fakir durumda.

Bu ülke ne vekillerin 500 bin TL maaş almasıyla, ne asgari ücretlilerin 7500 TL maaş almasıyla ne de memurların 25 000 TL maaş almasıyla batacak bir ülke değil. Bu ülkeyi batırmanın eşiğine getiren görünürde verilenler değil, perde arkasında götürülen ve hesabı verilmeyen ve sorulamayan paralardır.

Değilse ne 5 bini ne de 56 bini küçümsüyor değilim.

Enflasyonun gerçek anlamda yüzde kaç olduğunun bir önemi yoktur, yeter ki onu karşılayacak para çalışanlara eşit ve şeffaf şekilde dağıtılıyor olsun. Ama siz ülkenin en güzel kaynaklarını yüzde 5 lik bir kesim arasında pay edersiniz, yüzde 20’lik bir enflasyon bile büyük bir sorun olmaya başlar. Ve siz 14 milyon Yahudi’yi bırakır, bisiklet tamircisinin akıbetini konuşur durursunuz;

***

Hitler ve Stalin bir barda oturmaktadırlar. Bir adam içeri girer ve barmene bunlar Hitler ve Stalin değil mi diye sorar. Barmen

"Evet, onlar" der. Sonra adam onlara doğru yürür ve sorar:

"Selam, ne yapıyorsunuz?" Hitler cevaplar:

"3. Dünya savaşını planlıyoruz."

Adam sorar.

"Gerçekten mi? Neler olacak?"

Hitler:

"Bu sefer 14 milyon Yahudi’yi ve bir bisiklet tamircisini öldüreceğiz" der. Adam sorar:

"Bir bisiklet tamircisi mi???!"

Hitler Stalin'e döner ve der ki:

"Gördün mü, sana kimsenin 14 milyon Yahudi’yi takmayacağını söylemiştim!"

...

Kimse bu ülkenin kimin eliyle soyulup soğana çevrildiğini sormuyor.

Kimse bir vekil ya da bakan 56 bin TL maaşla onca memaliki nasıl edinir, bir gecelik otele ya da bir oturumluk yemeğe maaşının iki katını nasıl öder diye sormuyor.

Herkes 14 milyon Yahudi’yi bırakmış bisiklet tamircisinin peşine düşmüş. Hakikaten ya ne oldu acaba bisiklet tamircisine, öldü mü?