Filistin'de, Gazze'de, Lübnan'da, İran'da ve Ankara'nın göbeğinde on binlerce insanın canına kast etsin, yüz binlerce masum Filistinliyi göç etmeye zorlasın,
SURDA AÇILAN DELİK
İsrail on yıllardır kadın, çocuk, genç, yaşlı demeden Filistin'de, Gazze'de, Lübnan'da, İran'da ve hatta Ankara'nın göbeğinde on binlerce insanın canına kast etsin, yüz binlerce masum Filistinliyi göç etmeye zorlasın,
Hastaneleri vursun, okulları vursun, kutsal mekanları vursun, ambulansları, yardım tırlarını ve gemilerini vursun, yüz binlerce masum Gazzeliyi bir yudum suya, bir kuru ekmeğe muhtaç ederek açlıktan ölmelerine yol açsın,
Ahlak adına hiçbir kuralı tanımasın, Birleşmiş Milletler de dahil Gazze'ye yardım edilmesi gerektiğini söyleyen herkesi tehdit etsin,
Kendisi her türlü kimyasal ve nükleer silaha sahip olsun ama başkalarına nükleer silahlar var bahanesiyle nükleer silahlarla saldırsın, her zulmunü dile getirene tehditler savursun, yapmış olduğunun soykırım olduğunu bile bile bunu, meşru haklarını müdafaa ya da kendi güvenliğini sağlama adına yaptığını açıklasın ve gittikçe gemi azıya alsın,
Sırf arkasına aldığı güç ve kendisinden başka çok az kimsede bulunan silahlarla ve harp teknolojisiyle başka ülkelerin sınırlarına tecavüz etsin, topraklarını işgal etsin, hava sahalarını ve karasularını tanımasın,
her yere babasından miras kalmış gibi çöreklensin,
10 yıllardır işlemediği zulüm, yapmadığı katliam, canına kıymadığı çocuk kalmasın,
Ama kendisine yapılan en ufak bir saldırıda Kıyametler koparsın,
Sonra birileri İsrail'in saldırılarını İran'daki Molla rejiminin yıkılmasına yönelik olduğu hezeyanlarıyla savunsun.
Tıpkı Netanyahu'nun İran halkını ayaklanmaya çağırdığı gibi, 'vakit bu vakittir" diyerek Netenyahu'nun safında yer alsın.
Cehaletlerinin paçalarından aktığı, İsrail'in İran'a Molla rejimini yıkmak için saldırdığını savunmalarından belli zaten.
İran bugünkü Molla rejimi ile tıpkı Arabistan Ürdün gibi Amerikan ve İsrail çıkarlarına hizmet eden politikalar izleseydi başına bunlar gelir miydi sanıyorsunuz?
Kaldı ki İran'ın yönetim şekli Molla rejimi değil, İran İslam cumhuriyeti'dir. Kağıt üzerinde dahi olsa yönetim şekli cumhuriyettir.
İran'a uygulanan bunca ekonomik ambargonun nedeni Molla rejimi değil, Amerikan çıkarlarına ve İsrail'in Büyük Ortadoğu hedeflerine hizmet edecek politikalara rıza göstermemesidir.
İran'a saldırının esas amacı rejim değil, İsrail ve Amerikan'ın kölelik politikalarına boyun eğmemesi ve kendi gücü oranında karşı duruşudur.
İran'ın dün gece İsrail'e yapmış olduğu füze saldırıları beklenenin çok altında bir tahribata yol açsa bile, kısmen de olsa ümmetin onurunu korumuş ve yüreklerinde ufak da olsa bir kıvılcımın yeniden tutuşmasına vesile olmuştur.
İran'ın İsrail'e saldırması, İsrail'in onlarca yıldır yapmış olduğu katliamlar ve soykırımın yanında devede kulak sayılmazsa bile, surlarda mukaddes mi mukaddes bir deliğin açılmasına yol açmıştır.
İsrail'in onlarca yıldır Mazlum Filistin ve Gazze halkına karşı işlemiş olduğu soykırım suçu öylece ortada duruyorken, İran'ın İsrail'e yapmış olduğu saldırı, onurunu kurtarmaya yönelik bir harekettir.
Değilse kimsenin baskısına ya da tahrikine kalmadan halk tarafından dahi olsa her an yıkıldı yıkılacak bir görüntü vermesi kaçınılmaz olacaktı.
1000 yıllık bir devlet geleneği olan İran, bütün baskılara, ambargolara ve yalnız bırakılmışlığına rağmen, her şeyi, ölüm de dahil göze alarak çiğnenen onurunu kurtarmak adına karşı bir saldırı gerçekleştirmiştir; her ne kadar tam olarak hedefine ulaşamazsa bile...
İran, İsrail'in kalbine isabet eden birkaç füze fırlatmakla sadece kendi onurunu değil, hem kendi halkının kendine güvenini tazelemiş, hem hem de yıllardır umutsuzluk girdabında çırpınan mazlumların yüreğine bir nebze su serpmiştir.
Şu İsrail'in yıllardır başına bela olduğu ülkelerden her biri İran'ın dün akşam yaptığına benzer bir şey yapsaydı ortada ne kıl kalırdı ne domuz.
Ve İsrail, yıllardır hayalini kurduğu büyük Ortadoğu projesinin gerçekleşmesinin öyle sandığı kadar kolay olmayacağını düşünmeye başlayacaktı belki de.
***
İran'ın İsrail'e gerçekleştirdiği füze saldırılarından sonra başta Netanyahu ve kurmayları olmak üzere birçok israillinin geceyi tünellerde geçirmesi üzerine;
Kadir İnanır'ın başrolünü oynadığı "Yürek Yarası" filminde, köylüye zulmeden, topraklarına çöken, tefecilik yaparak köylünün malına el koyan bir Haydar Ağa vardır.
Acımak nedir bilmez, Ağlamak nedir bilmez, çaresizlik nedir bilmez, ağalığın verdiği güçle köylüye her istediğini yaptırır.
Filmin son sahnesinde Kadir İnanır Haydar Ağa'nın oğlunu vurur.
Haydar Ağa, oğlunun ölü bedenine sarılarak hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlar.
Kadir İnanır o muhteşem sesiyle Haydar ağaya seslenir;
Haydar Ağa! Haydar Ağa! Bir defa da sen ağla! Neymiş yürek yarası, neymiş çaresizlik, öğren!
Bazı İsraillilerin dün geceyi tünelde geçirmesi, yüreklerine korkunun zerresinin düşmesi, umulur ki ,10 yıllardır Gazze ve Filistin halkınının neler yaşadığını anlamalarına etmiştir.