Adıyaman ve Hatay asrın büyük felaketinde ağır hasar alan illerimiz oldular. Deprem, koca iki şehri adeta yerle yeksan etti.

Adıyaman ve Hatay asrın büyük felaketinde ağır hasar alan illerimiz oldular. Deprem, koca iki şehri adeta yerle yeksan etti.

Depremin olduğu 6 Şubat’tan itibaren 10 ay dan fazla bir zaman geçti ve bu iki ilimizin biriken sorunlarının mevcut yöntem ve anlayışlarla kısa sürede çözülmesinin mümkün olmadığı görülmüştür.

6 Şubat depremi meydana geldiğinde devletimiz, depremden etkilen 11 il olduğunu açıkladı ve ilk aylarda Hatay -Adıyaman bu 11 il arasında “depremden etkilenmiş il” olarak adlandırılıp bir nevi haksızlığa uğradılar.

Evet deprem 11 ili etkiledi, 50 ilde de sarsıntı hissedildi ama bu yıkımın tahribatın yarıdan fazlası bu iki ilde yaşandı.

Can ve mal kayıplarının yanı sıra bu iki ilimiz yıkılıp viran olmuştur.

Bu iki ilin dışında ağır hasar alan illerimiz Malatya ve Kahramanmaraş, kısmen Gaziantep’in İslâhiye ve Nurdağı ilçeleridir.

Malatya ve Kahramanmaraş illerimizde hasar alan binaların yıkımı, yerine konutların yapımı ve teslimi 3-4 yıl içerisinde Büyükşehir imkânları ve hükümet desteğiyle mümkün olacaktır.

İslâhiye ve Nurdağı ilçelerini yeniden ihya etmek, ayağa kaldırmak Gaziantep Büyükşehir Belediyesinin desteklenmesiyle çözümü mümkün bir meseledir.

Adıyaman ve Hatay’ın durumu diğer il ve ilçelerle mukayese edilemeyecek düzeyde ağırdır ve bu illerin belediyeleri de bu meselenin üstesinden gelme kapasitesinin çok uzağındadır.

Adıyaman ve Hatay 30 Mart mahalli idareler seçimine doğru yol almakta. Bu illerde sorunları çözme iddiasında her partiden aday adayları var.

 Bu arkadaşlarımızın iyi niyetinden, samimiyetinden endişe etmiyorum, fakat Adıyaman ve Hatay yerel yönetimleri bu enkazın altından kalkamazlar. Buna ne bütçeleri, ne kadroları, ne akılları, ne de kapasiteleri yetmez.

Bu iki ilimizin durumunu hükümet ayrı değerlendirmeli. Bu iki il felaketin ağırlığı altında bir nevi eziliyor.

Bu iki ilimizde yaşayan vatandaşlarımız,  mevcut sorunların birkaç yılda çözüleceğine ilişkin umutlarını kaybederlerse, yavaş yavaş daha yaşanabilir bölgelere doğru göç ederler.

Olası bu göçten boşalan alanı göçmenler ve gezginler doldurur, demografik yapı Türkiye’nin aleyhine döner, bu bölgeler milli güvenlik meselesi haline gelir.

Hükümet bu iki il belediyesine kayyum atamalı, mesela Adıyaman belediye başkanlığına Murat Kurum, Hatay belediye başkanlığına Binali Yıldırım gibi devlet, bürokrasi tecrübesi iyi, Cumhurbaşkanıyla direk temas kurabilen kayyum atanmalıdır.

Atanacak iki eski bakana yardımcı olarak Kayseri ve Konya Büyükşehir belediyelerinde görev yapan tecrübeli bürokratlar da 5 yıllığına yardımcı olmalıdırlar.

Hatay ve Adıyaman, hükümet nezdinde korunan, gözetilen ve desteklenen il statüsüyle ancak 10 yılda ağır yaralarını sarar ve yaşanabilir kentler olabilirler.

Bu iki ilde de şahsen ben de çok başarılı belediye başkanlığı görevi yapabilirim, mevcutları 10’na da katlarım. Ama bu iki ilin problemi benimle, seninle onunla ve bununla çözülecek bitecek gibi değil.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın bu iki il ile ilgili mutlaka farklı düşünceleri de olabilir, ama benim bu önerimi değerlendireceğini umuyorum.

Benim için hangi partiden kimin aday gösterileceği,

Hangi partinin hangi adayla seçimi Adıyaman ve Hatay’da kazanacağı çok önemli değil.

Ben ülkemin ve halkımın geleceğini ve mutluluğunu önceliyorum.

Demokrasiye değer veren, normalde kayyuma sıcak bakmayan biri olarak, kayyum meselesini olağanüstü şartlardan dolayı Hatay-Adıyaman için öneriyorum.