Yetersiz beslenip zayıf olan veya fazla beslenip şişman (Şişmanlık, fazla kilolu olmaktan ziyade vücut yağ oranı fazla olarak tanımlanır.) olan insanlarımızın oranı ülkemizin ortalamasından fazla

Güzel şehrimiz, Huzur Kenti, Adıyaman’da insanların beslenme alışkanlıklarına baktığımda bazı noktalar dikkatimi çekti. Yetersiz beslenip zayıf olan veya fazla beslenip şişman (Şişmanlık, fazla kilolu olmaktan ziyade vücut yağ oranı fazla olarak tanımlanır.) olan insanlarımızın oranı ülkemizin ortalamasından fazla. Bu durumun altında elbette birçok sosyo-demografik değişken bulunmakta. Şu an ekonomik durum üzerinden analiz etmek istiyorum.

Senelerdir TÜİK verilerinde hanehalkı gelir düzeyi olarak en alt sıralarda yer alan ilimiz, gelir eşitsizliğinin de fazla olduğu bir bölge içinde. Bu ekonomik durumu şu hipotezlerle incelemek gerekir; “İnsanlar zenginleştikçe yemek bolluğu nedeniyle kilo alır”, “Geliri pek iyi olmayan bireyler dengesiz beslenme sonucunda kilo alır” ve “Ekonomik durumu kötü olan bireyler besine daha az ulaştıkları için zayıf olurlar”.

İlk hipotezimizi ele aldığımızda, tarih boyunca zengin bireyler hem besine çok daha rahat ulaşabilmeleri hem de genellikle fiziksel işlerde çalışmadıklarından ötürü obezleşmişlerdir. Günümüzde de nispeten bu kültür devam etmektedir.

İkinci grubumuzda yer alan bireyler genellikle gelirleri ile beslenme durumlarını dengeleyebilmek için ekmek, pilav ve makarna gibi ucuz, tokluk hissi verebilen ancak besin ögelerince dengeli olmayan alternatifleri tercih ederler. Ayrıca çeşitli sebeplerle iş ve uyku harici zamanlarının çoğunu kahvehane veya evde televizyon karşısında harcamayı tercih ederler. Diğer besin ögelerine oranla fazla enerji alımı ve hareketsiz yaşam vücut yağı oranını arttırır. Bu kişinin kilosu çok olmasa da şişman gözükebilmektedir.

Son olarak, yoksulluk veya açlık sınırında geliri olan kesim genel olarak diğer ihtiyaçları gibi beslenme ihtiyacından da kesinti yapar. Dolayısıyla zayıf olurlar.

Açıkçası çevreme baktığımda da geliri iyi olan ailelerde özellikle 30-35 yaş üstü bireylerde en azından hafif şişmanlık durumu var. Daha dar gelirli ailelerde de özellikle yevmiye ile çalışan erkeklerde obezite oranı oldukça fazla. Pek yakın zamanda yok ancak Adıyaman üzerinde bu sonuçları göstermiş araştırmalar da mevcut.

Yani bir diyetisyen olarak kentimizde şimdi ve gelecekteki sağlık sorunlarını azaltmak için bazı ekonomik adımların atılması gerektiğini düşünüyorum.

Yine de Adıyaman’ımızda zengin fakir fark etmeksizin kilo alımını etkileyen bir faktör daha var. Tava ve pide ekmeği. Gelir durumuna göre sadece içerdiği et oranı değişen, ilimizin en sevilen yemeği, tava, tabak tabak, yanında en az bir sıcacık pide ekmekle, afiyetle yenilir. Bu ikili, tek başına, birçok bireyin günlük enerji ihtiyacını fazlasıyla karşılayabilmektedir. Gün içinde tüketilen diğer besinleri de düşünürsek hoş geldin obezite diyebiliriz sanırım.

Yani demem o ki, ilimizdeki ekonomik durum, şişmanlık ve obezite oranını ülke ortalamasının üzerine çeken tek faktör değildir. Belki de bu kadar çok sevdiğimiz lezzeti biraz da az tüketmek gerekmekte. Sonuçta insana kilo aldıran veya verdiren durum, harcanan ve alının enerji arasındaki eşitsizlikle ilgilidir. İlerleyen yazılarda diğer faktörleri ve sorunları irdeleyeceğim. O zamana kadar sağlıklı kiloda, sağlıkla.