Sonra hepinizin malumu olan ve en ufak bir işte anasının nikahını isteyen fırsatçılar türeyince depremin 2. haftasında yaşadığım bu olayı yazmaya karar verdim.

Depremin 10. Gününden sonra biraz toparlanır gibi biraz da yapacak çok fazla şeyimizin kalmadığını görünce araç lastiğimize baktırmak geldi aklımıza. Epeydir sinyal veriyordu çünkü. Zaten o enkaz alanlarından birkaç kez gidip gelen bütün araçların lastikleri benzer durumdaydı.

Hiç umudum yokken tutup Dicle Lastikin sahibi Mehmet Usta'yı aradım. Açık olduklarını söyledi. Küçük sanayi sitesinde 2 şubeleri vardı. Kendilerine üstteki şubeye gideceğimi söyledim. Elemanları bilgilendiriyorum siz uğrayın dedi. Küçük Sanayi Sitesi ana baba günüydü özellikle lastik tamiratı ve değişimi işi yapan esnaflar.

Bir de gitmeden önce arkadaşlardan aldığım bilgiler doğrultusunda lastikçiye uğrayıp çıkmanın 200 TL masraf çıkaracağını söylüyorlardı. Neyse Dicle Lastikte işlemimi bitirdikten sonra elemanlara, günahımın ne kadar olduğunu sordum. Abi 50 TL versen yeterli dediler. Ben 200 TL ödemeye dünden razıydım. Mehmet usta aşağı şubedeydi. Elemanlara fiyat konusunda talimat vermiş olduğunu düşünerek, hakkınız neyse onu alın dedim, Mehmet Usta'nın ne dediğine bakmayın. Abi Mehmet usta ile ilgisi yok, lastik sök tak hava işlemlerinden 50 TL alıyoruz dediler. 50 TL verdim Ama doğrusu içim hiç rahat etmemişti.

Ayrıldıktan sonra aşağı şubedeki Mehmet Usta'ya uğradım. Abi dedim senin elemanlar lastik değişiminden dolayı 50 TL aldılar. Hakkınız neyse ödeyelim içimiz rahat etsin dedim. Olması gerekeni almışlar diyerek çay ısmarladı sonrasında ayrıldık.

İki gün sonra sosyal medyada birçok arkadaşın paylaşımından birçok lastikçi esnafın lastik havası için bile 250-300 TL aldıklarını, lastik değişimi ve benzeri işlemler içinse 500 TL'den aşağı olmamak üzere bir ücret aldıklarını öğrendim.

Tam 4 aydır içimde ukde olarak kalmasın bunu bir yazayım diyordum ama her defasında erteliyordum. Sonra hepinizin malumu olan ve en ufak bir işte anasının nikahını isteyen fırsatçılar türeyince depremin 2. haftasında yaşadığım bu olayı yazmaya karar verdim. O günün şartlarında 1000 TL de istense 2000 TL de istense ödemek zorundaydık çünkü.

Yaşadığımız bunca çirkinliğin içerisinde böyle ufak, ufacık bir güzelliği yazmak çok görülmese gerektir...