Bilindiği gibi Silifke Yoğurdu Ticaret ve Sanayi odamızın uzun uğraşıları sonucunda 07.02.2022 tarihinde coğrafi işaretini aldı. Bundan sonraki görev kenti

YOĞURT ÜZERİNE DÜŞÜNCELER

“Dünyanın yoğurt merkezi Silifke”

Silifke için yoğurt yalnızca hayati bir gıda değil aynı zamanda yemeklerimize, türkü ve halk oyunlarımıza girmiş kültürümüzün önemli bir unsurudur. Özetle söylemek gerekirse Türk’ün ayak bastığı bütün coğrafyalarda yoğurt bir şekilde vardır. Yoğurdun geniş bir coğrafyada olması, yoğurdun merkezinin Anadolu olması gerçeğini değiştirmez. Biz yoğurdun merkezinin Anadolu olmasından hareketle Anadolu’daki yoğurdun merkezinin de Silifke olduğunu iddia edenlerdeniz. Bu görüşten hareketle Dünyanın yoğurt merkezi Silifke’dir sonucuna varabiliriz.

Bilindiği gibi Silifke Yoğurdu Ticaret ve Sanayi odamızın uzun uğraşıları sonucunda 07.02.2022 tarihinde coğrafi işaretini aldı. Bundan sonraki görev kentimizdeki yoğurt üreticilerine düşmektedir. Umulur ki, yoğurt üreticilerimiz “Silifke Yoğurdu” ismini lekelemeden üretimlerini yaparlar ve ülkemizin her yanındaki mağaza vitrinlerinde Silifke yoğurdunu görmeye başlarız.

Coğrafi işaretin dışında da yapacak pek çok şey olduğu unutulmamalıdır. AR-GE çalışmaları ile insanların beğenisini kazanacak çok farklı yoğurtlar üretmek mümkündür. Bu sayede oluşacak katma değer kentimize, üreticimize, ülkemize önemli bir kazanç sağlayacaktır.

Yoğurtla Avrupa’nın tanışması beş yüz yıl kadar öncedir. Ama Anadolu ve Asya coğrafyasında yoğurdun yedi bin yıllık bir geçmişi vardır. Türkün göçebe kültürü ve tarımdan evvel hayvancılığı öncelemesi sebebiyle onlarca yemekte yoğurt kullanılmakta hatta küçük topaklar halinde kurutularak bütün sene boyunca tüketilebilmekte idi.

Bir gıdanın milli bir yiyecek olması için binlerce yıllık bir geçmişi olmasının yanında hayatın her alanına, kültürümüzün kılcal damarlarına kadar girmiş olması gerekir. Bu özellikler bizde fazlasıyla vardır.

Günlük hayatımızda içinde yoğurt geçen onlarca atasözü ve deyimimiz vardır. İçinde yoğurt geçen pek çok türkümüz vardır. Hatta yoğurt halk oyunlarımızda yöre folklorumuza kadar girmiştir. İlaveten yoğurt yalnızca yoğurt olarak tüketilmemekte mutfağımızda onlarca çeşit yemekte kullanılmaktadır.

Bunlara sayfamızın elverdiği ölçüde değinecek olursak:

“Silifke'nin yoğurdu, ah seni kimler doğurdu.

Seni doğuran ana, bal ilen mi yoğurdu” diye başlayan türkümüzün folklor ekibimizin oyunlarından olduğunu;

“Aman aman yoğurt gibi ela gözlüm

Ayran gibi şirin sözlüm yar yar

Gel sarılıp yatalım

Çökelek derisine benzer yüzlüm” diye başlayan Gerali türküsünün folklor ekibimizin oynadığı bir oyun olduğunu;

Elazığ yöresinden

“Yoğurt koydum dolaba ellere vay

Bugün başım kalaba ellere vay” türküsünü;

Emirdağ yöresinden

” Yoğurt çaldım gazana

Selam söyle yazana

Cennet nasip olmasın

Aramızı bozana” türkülerini hatırlatalım.

Yoğurtla ilgili atasözleri ve deyimlerimize gelecek olursak:

“Her yiğidin bir yoğurt yeyişi vardır.”

“Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer.”

“Kimse yoğurdum ekşi demez.”

“Zemheride yoğurt isteyen cebinde bir inek taşır.”

“Yoğurdunu, sarımsağını hesap eden cacık yiyemez.”

“Mayasız yoğurt çalınmaz.”

“Deniz yoğurt olmuşta yemeye kaşık bulunmamış.”

“Allah bir, peygamber hak, pekmez kara, yoğurt ak.”

“Maymun yoğurt yemiş, artığını ayının yüzüne sürmüş.” Atasözleri yeterlidir sanırım.

Yoğurdun mutfak (yemek) kültürümüze katkısı ise sayılamayacak kadar çoktur. Toz şekerle, balla, pekmezle, çeşitli meyveler karıştırılarak yenildiği gibi, pastalar, tatlı yapımı, tarhana çorbası, yoğurt çorbası, mantı, ıspanak, bakla, ayran aşı çorbası, köfteli yoğurt çorbası, borani, elbasan tava, yoğurtlu köfte, tahinli tarator, tavuklu fette, ali nazik, siron, tavuklu şiş mantısı, sarma, dolma, yoğurtlu semiz otu, karışık kızartma, bayat ekmek kebabı, karnabahar graten, köfteli patates paçası, mirik köfte gibi onlarca yemek çeşidi yoğurdun lezzet verdiği, farkındalık yarattığı mutfağımızın olmazsa olmazıdır.

Bu önemli temel besin kaynağının bilhassa kentimiz için çok farklı ürünler yaratarak ciddi bir katma değer ortaya çıkaracağı ve kent ekonomisine küçümsenmeyecek bir katkı sağlayacağı unutulmamalıdır.

Kentimizle özdeşleşen ve yukarıda anlatıldığı üzere günlük hayatımızın, yemek çeşitlerimizin, türkülerimizin ve folklorumuzun içinde yer alan yoğurdun bir müzesinin yapılması düşünülmelidir. Bilindiği gibi dünyanın ilk yoğurt müzesi Bulgaristan’da yapılmıştır. İkinci yoğurt müzesi ise Yalova’da bulunmaktadır. Dünya markası haline gelen yoğurdumuzun Silifke’de bir müzesinin olmaması eksikliktir.

Ayrıca Kayseri Damızlık ve Sığır Yetiştiricileri Birliğinin, Türk mutfağında önemli bir yeri olan Mİlli ürünümüz yoğurda sahip çıkmak ve tüketimini yaygınlaştırmak için, 23 Mart gününün “Dünya Yoğurt Günü” ilan edilmesi çalışmalarını, bir sosyal sorumluluk projesi olarak başlattığını ve üç yıldır kutladığını unutmamak lazım. Bu güzel girişime Silifke’de bulunan bütün kurum ve kuruluşların destek vermesi 23 Mart geldiğinde bu konuda günden oluşturması yerinde olacaktır.

Kültür Bakanlığının yoğurdu Somut olmayan kültürel miras olarak UNESCO Dünya Kültürel Miras listesine koydurmak için yakın zamanda başvuracak olması ülkemiz ve kentimiz adına mutluluk verecek bir haber.

Umarım kentimizdeki kurum ve kuruluşlar kentimizin ülkemizin tanıtımında büyük öneme sahip yoğurdumuza hak ettiği değeri verirler.