3-5 gün susuz kaldın, 3-5 gün barınacak yer bulamadın diye bütün insani, ahlaki, vicdani hasletlerini kaybettin.

Depremin birinci gününde yağmacılık,

Onuncu gününde stokçuluk,

Otuzuncu gününde fırsatçılık yapanlar, dayan Gazze! dualarımız seninle, kimse olmasa da biz hep yanındayız diyorlar.

Gazze dediğin 20 yıla yakındır işgal altında, 3 günde bir suları, elektrikleri kesiliyor, hastaneleri bombalanıyor, yaralarını saracak ilaç dahi bulmakta zorluk çekiyor ama dayanıyor.

Gazze dediğin 20 yıla yakın bir zamandır enkaz halinde, 20 yıla yakın bir zamandır bombalanıyor, yakılıyor, yıkılıyor yerle bir ediliyor ama direniyor, pes etmiyor, yağmacılığa, hırsızlığa fırsatçılığa tevessül etmiyor.

Senin, depremin ilk gününden itibaren feleğin şaştı be kardeşim. 3-5 gün karanlıkta kaldın, 3-5 gün susuz kaldın, 3-5 gün barınacak yer bulamadın diye bütün insani, ahlaki, vicdani hasletlerini kaybettin.

Adam diyor ki Gazze işgal altındayken, bombalanıyorken, elektriği suyu kesilmiş, insani yardımlar ulaştırılamıyorken, her gün çocuklar, masumlar ölüyorken ortada bir cenaze boylu boyunca yatıyorken, ağlamayacak, sızlamayacak dövünmeyecek dua etmeyecek miyiz?

Tabii ki ağlayacaksın kardeşim, tabii ki sızlanacaksın, dövüneceksin, dua edeceksin ama her biri direnişin sembolü olan Gazzeli çocuklar için değil, çocuklarını elleriyle gömdükten sonra savaşa devam eden babalar için değil, genç yaşta dul kalan ve cepheden ayrılmayan anneler gelinler için değil, kendin için ağlayacaksın, sızlanacaksın, dua edeceksin.

Mülakat zulmüyle hayatları karartılan gençler için bir tek gün sokağa çıkmadığın için, kanun hükmünde kararnamelerle geleceği çalınan insanlar için acı çekmediğin için, ülkenin ormanları, dereleri sahilleri en güzel değerleri yağmalanırken bir tek gün sesini çıkarmadığın için, ülkendeki onca haksızlık, hukuksuzluk, yolsuzluk karşısında bir tek gün yüksek sesle haykıramadığın için ağlayacaksın, üzüleceksin, acı çekeceksin.

Yerelde ihtiyacın olmayan konteynerleri işgal ettiğin ve yüzlerce ihtiyaç sahibini mağdur ettiğin için, ihtiyacın olmayan malları istiflediğin sonra da ya sattığın ya miadı dolduğundan çöpe attığın için, ağır hasarlı evini önce orta hasarlı'ya sonra hafif hasarlı'ya çevirip başkalarına mezar olmak üzere hazırladığın için, 2000 liraya kiracı bulamadığın evini mecbur kalan insanlara 12.000 liraya kiraya verdiğin için, her fırsatı ganimete çevirdiğin, ruhunu şeytana satmaktan imtina etmediğin için ama özellikle de depremin ilk 3 gününde insanlar enkaz altında can verirken kimseden hesap sormadığın, hesap soranlara Allah'ı adres gösterdiğin için elbette ağlayacaksın sızlanacaksın, acı çekeceksin. Ne kadar ağlasan ne kadar sızlansan ne kadar dövünsen yeridir çünkü.

Bu vicdan azabı ile yaşadığın her gün zulümdür çünkü sana.

Günlerce enkaz altında kalan cenazenin hesabını soramadığın için, yasını tutamadığın için, onca haksızlığa hukuksuzluğa zülme rıza gösterdiğin için bir başkasının cenazesinde kendi cenazeni hatırlayıp ağlamak en doğal hakkındır.

Kendi ülkende olup bitenler karşısında sus pus olurken, Gazze için Filistin için bir şeyler yapıyor gibi görünmek vicdanını rahatlatacaksa ağlamaya devam edebilirsin. Gazze'nin, Filistin'in bugünkü yalnızlığında ve İsrail'in bunca pervasızlığında senin dahlin var çünkü.

Irak'ın Suriye'nin Libya'nın işgalinde küffar orduları başarılı olsun diye ettiğin dualar var.

Sen bugün elbette ağlayacaksın, meydanlara ineceksin, kurusıkı naralar atacaksın, sonra evine döneceksin ve görevini yapmanın huzuruyla rutin hayatına devam edeceksin.

İşgal altındaki çocuklara gelince onlar 10 yıllardır olduğu gibi direnmeye ve İsrail tanklarının paletleri altında ölmeye devam edecek. Sense gücünün önlemeye yetebileceği zulümler karşısında sessiz kalmanın utancını, önlemeye gücünün yetmeyeceği zulümleri kınamakla gidermeye çalışacaksın.

17 Ekim Salı / 21.38