Ülke gündemini meşgul eden konulardan biri olan Kanal İstanbul projesi, tartışmaların odağında durmaya devam ediyor.

KANAL İSTANBUL: VATANIN MİRASI MI, YOKSA İHANETİN İFADESİ Mİ ?”

Ülkemizin gündemini meşgul eden ve kamuoyunu derinden sarsan konulardan biri olan Kanal İstanbul projesi, tartışmaların odağında durmaya devam ediyor. Ancak, bu tartışmanın yalnızca siyasi veya ekonomik bir mesele olmadığını, aynı zamanda ülkemizin geleceğini etkileyecek stratejik bir karar olduğunu unutmamak gerekiyor.

Kanal İstanbul’un sadece bir kanal projesi olarak değil, aynı zamanda ülkemizin toprak bütünlüğü, ekonomik bağımsızlık ve milli güvenlik açısından da önemli bir boyuta sahip olduğu üzerinde durmak elzemdir. Gelin, projenin ardındaki gerçekleri birlikte irdeleyelim.

İlk olarak, Trakya’nın altının petrol ve doğal gazla zenginleştiği gerçeği, projenin stratejik önemini ortaya koyuyor. Ancak, bu zenginlikleri korumak yerine, projenin yap-işlet-devret modeliyle bir firma tarafından kontrol edilmesi, ülkemizin geleceği adına ciddi endişeleri beraberinde getiriyor. Trakya’nın Asya ile bağlantısının kesilmesi ve projenin emperyalistlerin Trakya’yı Türkiye’den koparma projesi olarak değerlendirilmesi, projenin vatanseverlikle ilişkilendirilmesini sağlıyor.

Ancak, mesele sadece toprak kaybıyla sınırlı değil. Projeye dair ortaya atılan iddialar, Türk milletinin geleceğini tehdit eden birçok unsuru da barındırıyor. Bor madeninin dünya rezervinin büyük bir kısmına sahip olmamız, ülkemizin stratejik önemini vurgularken, bu kaynağın yabancı güçler tarafından ele geçirilme riski de göz ardı edilmemelidir. Arabayı bor madeniyle çalıştıracak 600’den fazla patenti olan Türkiye’nin, bu potansiyeli gelecek nesillere taşıma sorumluluğu bulunmaktadır.

Peki, ne yapmalı? Öncelikle, kamuoyunu bilinçlendirmek ve toplumsal bir farkındalık oluşturmak adına herkesin sorumluluk alması gerekmektedir. Bu, sadece bireysel olarak bilgi edinmekle sınırlı kalmamalı, aynı zamanda çevremizdeki insanları da bilgilendirme ve farkındalık oluşturma çabalarını içermelidir.

Sonuç olarak, Kanal İstanbul projesi sadece bir altyapı projesi olarak değil, ülkemizin varoluş mücadelesi verdiği bir dönemde stratejik bir karardır. Bu nedenle, sadece siyasi hesaplarla değil, aynı zamanda vatanseverlik ve milli güvenlik duygularıyla hareket etmek gerekmektedir. Gelecek nesillerin haklarını korumak adına bugün atılacak adımlar, ülkemizin geleceği için hayati öneme sahiptir.

Sevgili Okuyucularımız,

Bu köşe yazısını okuduğunuz için teşekkür ederiz. Ülkemizin geleceği adına önemli bir mesele olan Kanal İstanbul projesi hakkında bilgi sahibi olmanız ve bu konuda duyarlılık göstermeniz bizim için son derece değerlidir.

Ülkemizin toprak bütünlüğü, ekonomik bağımsızlığı ve milli güvenliği konusunda her birimizin üzerine düşen sorumluluklar bulunmaktadır. Bilgi sahibi olmak, doğru kararlar alabilmek için ilk adımdır. Ancak, bu bilgiyi paylaşmak ve çevremizdekileri de bilgilendirerek toplumsal bir farkındalık oluşturmak da önemlidir.

Gelecek nesillere daha güçlü, daha bağımsız bir Türkiye bırakabilmek adına, bugün hep birlikte hareket etmeli ve ülkemizin çıkarlarını korumak için elimizden geleni yapmalıyız. Birlikte güçlü olduğumuzda, hiçbir tehdidin bizi yıkmaya gücü yetmeyecektir.

Bu süreçte sizin de desteğiniz ve duyarlılığınız bizim için çok değerlidir. Lütfen çevrenizdeki insanları bilgilendirin, görüşlerinizi paylaşın ve ülkemizin geleceği için gereken adımları atmaktan çekinmeyin.

Birlikte hareket ederek, Türkiye’nin aydınlık geleceğini inşa etmek için elimizden geleni yapalım.

15/04/2024
Saygılarımızla,
Fethullah DOĞALA