2 Temmuz 1993, Sivas’ta Madımak Oteli, yalnızca bir otel olmanın ötesinde, aydınlık fikirlerin, özgür düşüncenin, sanatın ve kültürün buluştuğu bir mekandı.

 Merhaba sevgili okuyucular,

2 Temmuz 1993, Sivas’ta tarihe karanlık bir gün olarak kazındı. Madımak Oteli, yalnızca bir otel olmanın ötesinde, aydınlık fikirlerin, özgür düşüncenin, sanatın ve kültürün buluştuğu bir mekandı. Ancak o gün, bu otel, insanlık tarihinin en acımasız saldırılarından birine sahne oldu.

O gün Sivas’ta, Pir Sultan Abdal Şenlikleri kapsamında bir araya gelen aydınlar, sanatçılar ve düşünürler, yüzyıllardır süregelen barış ve hoşgörü ikliminin temsilcileriydi. Ancak ne yazık ki, bu hoşgörüye tahammülsüz olanlar da vardı. Bir grup fanatik, etkinliğe katılanlara yönelik kin ve nefret dolu söylemlerle Madımak Oteli’ni kuşattı. Otelin önünde toplanan binlerce kişi, önce sloganlarla, sonra taşlarla ve nihayetinde ateşle saldırıya geçti.

Otelin içine sığınan insanlar, dehşet verici bir şekilde, kurtarılmayı beklerken yanarak can verdiler. 33 aydın, 2 otel çalışanı ve 2 saldırgan, bu korkunç olayda hayatını kaybetti. Katledilenler arasında, akademisyenler, yazarlar, şairler, müzisyenler ve halk ozanları vardı. Onların tek suçu, farklı düşünebilmek, farklı inanabilmek ve farklı olabilmekti.

Madımak Oteli, sadece bir otel değil, Türkiye’nin aydınlık yüzünün sembolüydü. Ancak bu sembol, o gün kara bir lekeye dönüştü. Yaşananlar, insanlık adına utanç verici ve düşündürücüydü. Bu olay, Türkiye’nin toplumsal hafızasında derin yaralar açtı ve her yıl dönümünde, bu acı olay tekrar hatırlanıyor, kurbanlar anılıyor.

Ancak hatırlamak, sadece yas tutmak değil, aynı zamanda ders çıkarmak anlamına da gelir. 2 Temmuz 1993’te yaşananlar, hoşgörüsüzlüğün ve fanatizmin nelere yol açabileceğini gösteren acı bir ders olarak karşımızda duruyor. Toplumsal barışın, bir arada yaşama kültürünün ve farklılıklara saygının ne kadar önemli olduğunu unutmamalıyız.

Madımak’ın aydınlık yüzünü tekrar hatırlamak ve yaşatmak, bizlerin elinde. O kara günden ders alarak, barış ve hoşgörü içinde bir gelecek inşa etmek, Madımak’ta hayatını kaybedenlere borcumuzdur. 2 Temmuz 1993’te kaybettiğimiz değerli aydınları saygı ve rahmetle anarken, bir daha böylesi acı olayların yaşanmaması için kararlılıkla çalışmalıyız.

Madımak Oteli’nin önünde yanan ateş, aydınlığımızı yakmak istedi. Ama bizler, o aydınlığı tekrar parlatmak ve yaşatmak zorundayız. Aydınlığın yakıldığı yerde, yeniden aydınlık filizlenmeli. Çünkü Madımak, sadece bir otel değil, bir semboldür. 
Ve o sembol, hepimizin ortak mirasıdır.

Mutluluk ve barış dolu anlar dilerim. Kendinize iyi bakın.
01.TEMMUZ.2024
İ S T A N B U L