Mehmet'in kaderidir düşmek. Plevne'de, Şıpka’da düştü, Ahıska'da, Kırım'da, Kut'ta, Filistin'de, Yemen de düştü

Mehmetler ŞEHİT olacak ki devşirmenin dölü yürüsün.
Fakir ölecek ki zenginin namı duyulsun.
Milletin düzeni yerine milleti düzenler yaşasın.
Askere de sınır ötesinde Mehmet gidecek, genç Türk anası dul, çocukları yetim kalacak, soyu kuruyacak, nesli tükenecek ki; soysuzların soyu yaşasın...
Yurtdışında PKK'lısı fetösü, mağduru oynasın mazlum gibi kanallarda, salonlarda, konferanslarda boy göstersin!  Ülkenin Türk evlatları üçer, beşer toprağa düşsün...
Devşirmeler için, bu her tarafı, her paydaşı kârlı ve kirli bir oyundur... Emperyal bir plandır! Oynayanlar paralı uşaklardır ve içimizdeki ihanetin çocuklarıdır...
Şehit düşen Mehmetler de cennetle müjdelenir, anaların ağıtları yeri göğü inletir, yıllardır Türk’ün kaderi böyledir. Mehmet'in anası damı akan toprak bir gecekonduda oğlunun kokusu yerine yaktığı tezekle bekler ölümü, dışarı asılmış bayrakla avunur.


Tabii ki Kabilli Nawazuddin değil, Rakkalı faddal değil Mehmetler gidecek ki şehitler ölmez vatan bölünmez korosu devam etsin.
Sonuçta yan gelip yatmayacak, yüzü kıbleye bakacak şehit düşünce...
Mehmet'in kaderidir düşmek. Plevne'de, Şıpka’da düştü, Ahıska'da, Kırım'da, Kut'ta, Filistin'de, Yemen de düştü, Gelibolu'da, Sakarya'da, Çanakkale de bile düşmüş... Yine düşer nasılsa...
O düşsün ki bayrak inmesin ezan susmasın!
Bayrağa bak desin birisi, Mehmet'ten bahsetsin, bu devran böyle yürüsün...
Mehmet sen bu ülkenin en öksüzüsün. Anan vatan, baban millet.
"İyi ki varsın Mehmet, iyi ki varsın Şehidim..."
Lakin! Uyuyorsa Türk! Sen tabii ki öksüzsün...

Şehit haberlerin geldikçe; Yeter demek geliyor içimden yeter artık! Yetti artık! Mehmetler değil de sülükler ölsün artık...
Siz var olun, ölmeyin daha... Başkaları ölsün biraz da...
Başkaları şehit düşsün. Bu ülkenin kaymağını yiyenler ölsün artık...

Toprak damlı, kırık camlı evlerde oturanlar değilde, biraz da saraylarda oturanlar ölsün...