Daha önce süvari birliği tarafından askeri kışla olarak kullanılmıştır. Duvarları künye ve terhis tarihleriyle kazınmış, kuzey ve güney yönlerine açılan iki kapısı vardır.

Yasin’ in Kahvesi, Melik Şah tarafından yaptırılan beşik tipi kemerli mimarisiyle , kesme taşlı kabaltı türünde eski Urfa yapılarından biridir.

Daha önce süvari birliği tarafından askeri kışla olarak kullanılmıştır. Duvarları künye ve terhis tarihleriyle kazınmış, kuzey ve güney yönlerine açılan iki kapısı vardır. Kuzey kapısının girişinde her biri yaklaşık 8 teneke(160 lt) su alan sarnıç tipli 2 adet su küpü bulunur.

Yaşlılar ile gençlerin biri birini görmeden oturacağı şekilde düzenlenmiş çapraz ayaklı kürsü ve masalardan oluşan, duvarları Artist resimleriyle donanmış bir mahalli kahvedir.

Yasin’ in Kahvesinin en önemli özelliği o yıllarda kimsede olmayan GRUNDG marka bir teyp , kayıt sistemi ve amfinin bulunmasıdır. Çok geniş arşivi ve yüzlerce kasnaklı bandı ve olduğu için o dönemde TRT radyoevi yetkilileri Şanlıurfa’nın 11 Nisan kurtuluş Bayramı gecesi kutlamalarında çalmak için WILLYS marka cip ile gelir, Yasin ERDİHAN ’dan yerel sanatçıların özel bantlarını ödünç isterlerdi.

Bantların çoğu meşhur olmuş ve olacak sanatçılar tarafından özel olarak yapılmıştır. O zamanın Nuri SESİGÜZEL, Eyüp UYANIKOĞLU, Müzeyyen SENER, Zeki MÜREN, Muzaffer AKGÜN, Ayşe ŞAN, Seyfettin SUCU, Yıldız TEZCAN, Tenekeci Mahmut, Kazancı BEDİH, Mahmut COŞKUNSES, İsmail BADILLI, Kepekçi Abde, Dellek Mahmut, Hafız KARAOĞLAN, Kadri SEMA (kaddare), Bedran KIRMIZI, İbrahim TATLISES, Halil KENDİRLİ, Mustafa ŞAHİN ve de mahalleli Arap şivesine yakınlığından Ümmi GÜLSÜM, Semira Tevfik, Abu Mahmut Bin tel RİF gibi sanatçıların bantlarını da dinletirdi.

Ayrıca, Eşref KOLÇAK, Sevda FERDAĞ, Hüseyin PEYDA, Nuri SESİGÜZEL, Yılmaz GÜNEY gibi sanatçıların film çevirdikleri bir Nostaljik mekândı.

Bu bantları dinlemek için Adana, Diyarbakır, Gaziantep, Mardin ,Elazığ gibi çevre illerden o dönem Chevrolet taksi ile gelen bant müdavimleri vardı. Bir mahalli sanatçının meşhur olması için ya bantlarının bu kahvede çalınması veya kahveci Yasin’in özel bant yapması gerekirdi. Günümüzün Birçok yerli sanatçılar ününü Kahveci Yasin’e borçludur.

Kahveci Yasin, değil şarkı söylemesini, ıslık çalmasını bile beceremezdi ama en önemli özelliği iyi bir dinleyici olup geleceğin sanatçısını iyi tespit edebilmesiydi.

Bir gün Yasin’in eşref saatine denk gelmiştim. Bana “ Otur beni bekle, sen içmezsen ama ben bu akşam siye bir müzik ziyafeti çekecağam.” Dedi. Gece müşteriler gittikten sonra ışıkları söndürdü

yalnız, kırmızı gece lambasını yakıp kapıyı içten kilitleyip ocaktan buzlu küvetin içindeki ufak rakısını getirip teybin başına geçti “ Bu bandı iyi dinle. Bir gün bu bandı çalıyam sebeh namazı daha yeni dağılmakta. İçeri Kendirci Bekir(CÖMERT) Hoca girdi,” dedi “Yasin doğru söle bu Hafız içkiye tövbe etmişti, bu ses onun içkili sesine benzi. Bu hoyratı okurken içki içip tövbesini bozdu mu bozmadı mı?” Bende ona, “ İnan bilmiyem hocam.” Dedim. “Sen söylesen de, söylemesen’de ben biliyem, bu onun içkili sesidir. Çünkü içmeseydi bu noktaya vurmazdı. Bu onun içkili sesidir.” Dedi. “Hakikaten ben de Hafız’a mağarada içki içirip tövbesini bozdurmuştum.” Diyerek düğmeye bastı ve Hafız Davudi bir sesle şöyle okuyordu:

Hafızam/ Cüz okuram/ Hafızam/ Yar yanımdan gideli/ Zeifledi Hafızam. Teybin diğer yüzüne geçti tek cümbüşle tok sesli biri şunu okuyordu:

Yeşil yaprak arasında kırmızı gül goncası

Nerelerde mesken tutmuş gönlümün eğlencesi

Varın deyin nazlı yara Ayrılık son gecesi

Nerelerde mesken tutmuş gönlümün eğlencesi

Bant kopar gibi bir ses gelince “ Ne oldu koptu mu?”dedim. Yasin “Yok, bant bitti, yaşlı bir adam söyli ikinci kıtası nedir bilmiyem, çok sevdim bu şarkıyı. Ben bir oturuşta Bin 800’i fit bandı iki türkü bir hoyrat okumayan bir adama bant yaptırmam, o şarkıcı değildir olmaz da.” Dedi.

Bir gün ben, Seyfettin Sucu, Aziz Çekirge, ikindi zamanı Konya Lezzet Lokantasında Köprü başında oturup akşama kadar içtik. Onlara “Size bir kuzu almışam evde duri. Gidip bunun kellesini, mimbarını yiyag” dedim, bize geldik, onlara teybi kurdum.

Aziz Çekirge bir tek çıplak sazdan ara sıra parmağını ıslatıp mezesini tuza basıp ağzına götürüp üstüne içkisini yudumli. O sazından saba makamından girip bütün makamları dolaşıp tekrar girdiği saba makamda bıraktı. Ben bu arada uykuya dalmışam, sazın ucundan kafama vurup beni ayılttığında baktım gün doğacak, oradan kalkıp Topal Fazo’yun oğlunun sünnet düğününe gittik. Dönüşte bandı koydum, bir çaldım bağtım ki bant müthiş olmuş. Hemen yüzümü kıbleye döndüm bandın kopyasını vermeyecağıma Nikâhım üstüne büyük yemin ettim. Daha sonra Palandöken Plak Şirketi geldi.Seyfeddin SUCU’ nun “Kara Üzüm Habbesi” Türküsüne ve “O Yaram” hoyratına 25 bin lira teklif ettiler.

Dedim “ Değil bu bandın iki türküsüne, böyle mızrabın bir vuruşuna bile yine vermem. Şimdi bu bandı çaldım mı kahvenin her tarafını geziyem, kimse gizlenip kopyasını almasın diye.” Bir güne bana gelip Dediler “Yasin seni bandının aynısı Sarayönü Sevenler kahvesinde çalınmakta.

” Ben ocağı hemen çocuğa teslim ettim, sevenler kahvesine doğru gittim. Uzaktan dinledim baktım ki,benim bandım gibi ama iki türküsü değişik. Meğerse Palandöken Şirketi Seyfettin Sucu’ ya 5.000 lira masraf etmiş, bu bandı yapmış. Ama benim ki gibi olmamış. Çünkü benim bandım da Seyfettin’inin annesi yeni ölmüş, küçükken den görmedim ana kucağı Hoyratını çok iyi okumakta. “O Yaram” hoyratını sekiz sefer başa alıp tekrar okuttum dokuzuncuda boğazından kan geldi. O ses gibi ses , O Bant gibi Bant yok.

Daha sonra Seyfettin geldi “ Yasin acık o kara üzüm bandının biye bir kopyasını ver. Beni Lübnan’a Konser vermek için davet ettiler. Giderken, Lübnan Başkanına bu bandı ona hediye edim.” Dedi.

Bende “Seyfeddin, bu bandı okuyan sen değil mi sen, git oku. ” Dedim. Seyfeddin “ Yasin caiz mi bele bir daha benden bant yapmamı istersen ha!” Dedim “ Yeri yavrum yeri, ben senden bir defa alacağımı aldım bandı vermedim gitti.

Şimdi bu bandı gece çaldım mı zubundan, picamadan, hap haptan, şalvardan sesi duyan yatağından kalkıp gelirler bu bandı dinlerler. Veyabir yolcusa durur bant biter öyle yoluna devam eder ”

Bu Nuri SESİGÜZEL’ inkine benzedi. Gelmiş kahvede film çeviri. Baktım Nuri SESİGÜZEL Kahveden içeri girdi.Ben hemen Bandı kapattım. Nuri Dedi “Yasin niye teybi kapattın.” Dedim “ Sen buradasan hoş değil bant çalmamız.” Dedi “ Olur mu canım? Az önce benim kulağıma çok hoş bir ses geldi, benim sesime benzer biri söylüyordu. Hele bir dinleyeyim. Dedi Bantta da Kadri SEMA “ Ağlayan gözlerim bir gün gülecek” onu söydi.” Teybin Düğmesine bastım Nuri SESİ GÜZEL dedi “ Ben bu türküyü böyle okumadım.”

Dedim “ Bu sen değilsen ki, bunu ha bu Kara oğlan (KARA HÜMBÜL . Kadri sema okuyan ” Kadiri Sema’da masada oturmuş öğüne bi fireng (domates) bir İsot, bi baş soğan. Tütün kağıdının üstüne biraz Tuz. Tırnaklı ekmekten yemekte. Nuri Sesigüzel şaşırıp kaldı. Dedi “Yasin bu ses bundan mı gıdasını alıyor.” Dedim “ Bunlar gıda almıyor bunlar ruhlara gıda veriyor.” Bunu da Seyfeddin’i de, İsmail Baddıllı, İbrahim Tatlıses, Ahmet Karaoğlan, Kepekçi bunların hepsini İstanbul’a göndereceğam plak yapacaklar. Burası Urfa Unkapanı Nuri, Urfa Unkapanı.

Hangi sanatçı hangi türküyü iyi okumuşsa, hakkını vermişse; o banda o türkünün adını veriyem. Mesela Kadri Sema’nın “Bir Kasnaklı Bandı, Komple bütün şarkıları Leylam’dır.” Seyfeddinin “ Kara Üzüm Hebbesi” İbrahim TATLI SES’in “Sivas Ellerinde Sazım Çalınır,” Kepekçi Abdi’nin “ Kepeğiz Var mı?” İsmail Badıllının “ Gurbetten Gurbete”, Mahmut Çoşkunses’ in “Eminem”, Karaoğlan’ınki “ Bir Teselli Ver”, Mehmet NACAK’ ın“Ayağında Kondura” bandı menşurdur. Bu bantlarda kim hangi parçayı iyi okumuşsa türkülerin adını obanda veririz o bant o isimden tanınır.

Bir ara kulağıma ezan sesi geldi, sabahın olmasına az kalmıştı. Kalkıp oradan ayrıldım ve kendi kendime şöyle seslendim. “ Urfalı olup söylemesini bilmese de, Yasin gibi dinlemesini bilirmiş.” O günden bu güne ne değişti , 1997 yılında ŞRT televizyonunda “ on ikinci nokta” isimli programımda “YASİN’İN KAHVESİ “ konusunu işledim. Bu programdan sonra kahve dönemin Şanlıurfa Belediye Başkanı Ahmet Eşref FAKIBABA tarafından istimlak edildi. Tarihteki şekli gibi restore kararı alındı. YASİNİN KAHVESİ İbrahim TATLISES MÜZESİ Oldu .