Yaşar Nezihe adını Urfalı Gazelhanların seslendirdikleri gazellerinin makta beytinde görmüş; ve O’nu ismini pek duyuramamış bir aşk şairi olarak bilmiştir.

Toplumcu Bir Şaire: YAŞAR NEZİHE  HANIM

Toplumumuz Yaşar Nezihe adını daha çok Kazancı Bedih ve diğer Urfalı Gazelhanların seslendirdikleri gazellerinin makta beytinde görmüş; ve O’nu ismini pek duyuramamış bir aşk şairi olarak bilmiştir.

Oysa:

Bugün hür yaşamak hakkı seninken/

Patronlar o hakkı senin almışlar elinden./

Sa’yınla edersin de “tufeyli”leri zengin/

Kalbinde niçin yok ona karşı yine bir kin?/

Rahat yaşıyor, işçi onun emrine münkâd;/

Lakin seni fakr etmede günden güne berbâd./

Zenginlere pay verme, yazıktır emeğinden./

Azm et de esaret bağı kopsun bileğinden,/

Sen boynunu kaldır ki onun boynu bükülsün./

Bir parça da evlatlarının çehresi gülsün.

Mısralarının şairi Yaşar Nezihe hanım, aşk şiirlerinin yanı sıra “sosyal-gerçekçi” şiirimizin ilk örneklerini vermiş; “amele Cemiyeti’ne üye olmuş; militan şiirler yazmış; toplumsal konulara ilişkin düşüncelerini düzya zılarıyla açıklamış…bu yüzden suçlanmış, koğuşturmalara, iftiralara uğ ramış” ilk ve hatta tek kadın şairimizdir.

Yaşar Nezihe, 17 Ocak 1880 günü Silivrikapı’da Hünkâr İmamı Soka ğı’nda yoksul bir evde gelmiştir dünyaya, Bahçesaray’lı Tatar bir ailenin kızı olan annesi Kaya (sonra Eda) Hanım ve diğer dört kız kardeşi o doğduktan sonraki yıllarda veremden ölmüşlerdir. Babası, Kantar İdaresi’nde memur, geçim sorunları altında ezilen alkolik ve cahil bir kişidir.

Babası, gizlice mahalle mektebine yazılan Yaşar Nezihe’yi okumak istemesi nedeniyle evden kovmuştur. Şair’in kendi anlatımına göre, dere kenarlarından papatya, ısırgan otu, deve dikeni, ebegümeci tohumları toplayarak aktarlara satıp kazandığının kırk parasını mahalle mektebinin hocasına, kırk parasını da kalfaya vererek bir süre okuma isteğini doyurmak için çabalamıştır (Toros, Taha, Mazi Cenneti I, s. 130-148, İleti şim, İst.). Böylelikle ancak bir yıl mahalle mektebine devam edebilmiştir. Aldığı eğitim bu kadardır. Yaşamı süresince geçimini sağla masına büyük ölçüde yardımcı olacak dikiş - nakış bilgisini de yine bu dönemde komşu kızlarından öğrenmiştir.

Yaşar Nezihe, edebiyatı, aruzla şiir yazmayı kendi kendine öğrenmiştir. Taş basması ne kadar aşk kitabı varsa hepsini satın alıp okumuştur. İlk şiiri on beş yaşındayken “Malûmat” gazetesinde yayımlanmıştır. Şarkı for munda ve Leyla Feride imzasıyla yayımlanan bu şiiri Ahmet Rasim çok beğenmiştir. Şiirlerini gerçek adıyla değil, genellikle Mazlume ve Mahmure takma adlarıyla yayımlamıştır.  

Yaşar Nezihe hanım, 1901 yılında Terakki gazetesinde yazmaya başlamıştır. “Hanımlara Mahsus Gazete” nin adeta daimi yazarı olmuştur. “Sabah”, “Menekşe”, “Kadın Yolu” ve “Kadınlar Dünyası” gibi dergilerde yıllarca şiirlerini yayımlamıştır. Şiirlerini 1913 yılında “Bir Deste Menek şe” adlı kitapta toplamış; kendisini edebiyatımızda acıların şairi olarak tanıtan “Feryatlarım” adlı şiir kitabını 1924 yılında yayımlamıştır. “Nevsal” adlı yayında kısa biyografisi, Akşam ve Tanin gazetelerinde yaşamını anlatan iki kupür yayımlanmıştır.

Asıl ilginç olanı: Bir Alman olan Prof. Dr. Martin Hartmann’ın 1919’ da Berlin’de yayımlanan, “Dichter Der Neuen Türkei” adlı antolojisinin 81-83. sayfaları Yaşar Nezihe’ye ayrılmıştır. Bizim edebiyat tarihçileri mizin ise o ana kadar bir kadın şair olarak Yaşar Nezihe hakkında bilgi leri yoktur.  

Kırk beş yıl memurluk yaptıktan sonra 1912 yılında koleradan ölen babasından kendisine 45 kuruş maaş bağlanması üzerine Yaşar Nezihe bu komik maaşı gazetelere mektup göndererek protesto etmiş, bir yıl sonra şiirleri ve bu yazılar nedeniyle hakkında soruşturma açılmıştır. Daha sonra bu soruşturma konusu, ülkemizde kadın haklarının ilk savunucularından olan, değerli bir kadın yazarımız Nezihe Muhittin Hanım’ın ilgisiyle kapatıl mıştır.

Yaşar Nezihe, onurlu ve güçlü bir kadındır. Hayat ve geçim sorunları karşısında asla pes etmemiş; her türlü işe girip çıkmıştır. Darphane’de işçi olarak çalışmış. Eşlerinin üstüne kuma getirme isteklerine direnmiş; böyle bir şeyi kabul etmeyerek kadınlık onurunu korumuş, çocuklarını yanına alarak onları terk etmesini bilmiştir.

Yaşar Nezihe’nin şiirlerini iki bölüme ayırarak incelemek mümkündür. Birinci bölümde, Taha Toros’un “Mazi Cenneti I” adlı kitabında sürekli olarak vurgu yaptığı, acı, hayal kırıklığı ve yoksulluğa ilişkin şiirler vardır. Yaşar Nezihe, bu şiirlerinde aruzu ustaca kullanmış ve bu tarzda Türkçe’yi ustaca kullanmıştır

“Kapanmış işte, Hudanın da babı merhameti,/

Geçer şu ziri zemine, dua nedir bilmem.”

Bilmem” redifli bu gazel gibi, diğer gazellerinin de dili dönemine göre oldukça sade, bugün bile anlaşılabilir düzeydedir. Buna diğer bir gazelinin giriş bölümünden örnek verecek olursak: Gönül elbette bir gün şad olur sun böyle kalmazsın/Bu gamdan giryeden azat olursun böyle kalmaz sın”

Yaşar Nezihe, yukarıdaki dizelerinden de anlaşılacağı üzere, asla ken dine olan inancını yitirmemektedir. Bu inanç onu yaşam savaşımında ayak ta tutmuştur. Onda doğu kültürüne has tevekkülden eser yoktur. Taha To ros’un “acıların kadını” olarak yorumladığı Yaşar Nezihe Hanım’dan çok farklı, “militan”, “savaşımcı” ve “bağımsız” kişiliğe sahip bir şairdir.