Her an bir çay bahçesinde karşılaşacakmışız, bir sokak ortasında rastlaşacakmışız, yarınlara dair yeniden konuşacakmışız gibi bir yıldır elimiz varmıyor yazmaya

Neredeyse günde 3 kez yazıştığımız ve görüşmediğimiz her günü kayıptan saydığımız sevgili Nedim Taylanın,

Yaşına ve hastalığına rağmen direnciyle bize umut olan Abdülkadir Gözleyici Hocanın,

Mesaisi öğleden sonra başlayan ve gülüşüyle bütün kederlerimizi alıp götüren sevgili Kaşifoğlu'nun,

Ömrü taziye ziyaretleriyle geçen sükunetiyle öfkemizi alan Demirci İbrahim'in,

Mersin ve Mardin yoluna koyulmadan önce her defasında ilk kez davet ediyormuş gibi kendilerine eşlik etmemizi isteyen sevgili Ramazan Çobanoğlu'nun,

İyi bir okur, iyi bir dost, iyi bir eleştirmen olan ve pazartesi sabahı dergiye son şeklini birlikte vereceğimiz sevgili İskender Korkut'un,

Yaşını çoktan almasına rağmen üç yaşındaki bir bebek gibi annesine bağlı olan ve annesinin koynunda can veren sevgili Yunus Emre'nin,

Ortaokul yıllarımda tanıştığım ve dostluğundan büyük onur duyduğum basın camiasının emekçilerinden sevgili Yaşar Hamurcu'nun,

Lakabı gibi ihtiyacı olan herkese jet hızıyla yetişen sevgili Ruhi Akan abimizin,

Bir siyaset duayeni, bir dost yılların verdiği birikimle herkese yol göstermeye çalışan sevgili Kirvem Habip Atlıhan'ın,

Ve daha nice güzel insanların, dostların, arkadaşların çoluk çocuğuyla ölüme yattığı gecenin başlangıcında her şeyi geride bırakıp hayata yeniden tutunmamızı istiyorlar.

Bütün renklerini yitirmiş bu şehrin, dostlarımızın hatıralarını da hafızalarımızdan sileceğini düşünüyorlar...

Onlarla her an bir çay bahçesinde karşılaşacakmışız, bir sokak ortasında rastlaşacakmışız, yarınlara ve çocuklarımıza dair yeniden konuşacakmışız gibi bir yıldır elimiz varmıyor yazmaya, isimlerini anmaya hatıralarını yad etmeye gücümüz yetmiyor...

6 Şubat güzel insanların "ölüm bile bizi ayıramaz" dedikleri ve birbirlerine sarılarak son uykularına yattıkları kıyamet gecesidir...

O geceden sağ çıkanlar o geceyi ve o gecenin sabahında ve sonrasında yaşadıklarını unutacak olurlarsa kalpleri kurumuş demektir.

6 Şubat ömrümüzün en uzun en soğuk en karanlık en yalnız en çaresiz gecesi değil, alın yazımız gibi her nereye gidersek gidelim, her ne yaparsak yapalım, her nasıl yaşarsak yaşayalım peşimizi bırakmayacak acının tarihinin başlangıcıdır..

Rabbim, başlangıcı 6 Şubat saat 4.17 olan acının tarihinin sayfalarını çoğaltmasın.

Bu gecenin sabahında ve sonrasında yaşadığımız çaresizliği bize bir kez daha yaşatmasın.

Acının tarihine yenikapılar aralamasın ve bizi yaşadıklarımızı ve sevdiklerimizi unutturacak kadar kalpsiz ve hafızasız..

bırakmasın...

6 Şubat 2024 saat 0.00