Özellikle 1980’li yılların sonlarında Atatürk Barajı’nın devreye girmesi ve şehrin aldığı yoğun göçle birlikte bu sorun, adım adım bugünkü haline gelmiştir.

ADIYAMAN'DA SU SORUNU

Adıyaman'ın su sorunu bugün ortaya çıkmış bir mesele değil. Bu, birkaç yılın değil, birkaç on yılın ihmaliyle biriken bir krizdir. Özellikle 1980’li yılların sonlarında Atatürk Barajı’nın devreye girmesi ve şehrin aldığı yoğun göçle birlikte bu sorun, adım adım bugünkü haline gelmiştir.

O yıllarda da yazdım, konuştum; “bugünden çözüm arayalım” dedim. Ama duyan olmadı. Küçük siyasi hesaplar, büyük bir kentin susuz geleceğini gölgede bıraktı. Bugün geldiğimiz noktada, Şanlıurfa’nın dahi terk ettiği kuyulardan su içmeye çalışıyoruz. Ve bu, geçici bir çözüm değil; başlı başına bir çaresizlik ilanı.

Ankara’daki yetkililer Adıyaman’ın sorunlarını bizler kadar bilemez. Önlerine gelen teknik brifingleri yeterli sayar, geçerler. Ama bu şehirde yaşayanlar her sabah musluğunu açtığında, meselenin gerçeğiyle yüzleşiyor.

Şehir büyüdü, nüfus arttı, ama altyapı yerinde saydı.

Ne yazık ki, düşük profilli siyasi yönetimler, bilim ve mühendisliğin uyarılarına kulak vermedi. Şehri planlamak yerine günü kurtarma anlayışıyla hareket edildi.

Sonuç mu? Göksu, Gürlevik, Kırkgöz, Kahta ve Recep çayları... Hepsi elimizden kayıp gitti.

Su rezervlerimiz sahipsiz bırakıldı.

Bugün bu meseleyi çözebilecek yegâne irade, siyasi iradedir. Öncelikle belediye, ardından iktidar sorumluluk almalıdır.

Belediye ne yapmalı?

Önce gerçekçi bir su ihtiyacı analizi yapmalı.

Mevcut rezervleri tespit edilmeli, kayıp-kaçak oranları hızla

düşürülmeli.

Depolama ve isale hatları güçlendirilerek modernize edilmeli.

Bu adımlar eşgüdüm içinde, planlı ve birbirini tamamlayacak şekilde yürütülmeli.

Ve belki en önemlisi: Bu şehir, artık kuyularla değil, barajla beslenmeli. Atatürk Barajı’ndan cazibeyle su almak teknik olarak mümkün. Enerjiyle pompalamak pahalıdır ve sürdürülebilir değildir. 200–300 metre kot farkı olan bölgelerden cazibeyle su alınabilir. Bu teknik ayrıntıları mühendisler bilir, ama önemli olan belediyenin bu iradeyi göstermesidir.

Evet, bu şehir için parklar da gerekir, yollar da, eğlence de... Ama susuz bir şehirde hiçbir şeyin anlamı kalmaz. Su, doğrudan insan sağlığını, yaşam kalitesini, hatta sosyal barışı etkileyen stratejik bir meseledir.

Bugün Adıyaman’da susuzluk bir altyapı sorunu değil, bir vizyon sorunudur.

Ve unutmayalım:

Bir kentin geleceği, suya verdiği değerle ölçülür.