Dünya'da İnsan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılmakta.

8 Mart 1857 tarihinde ABD’nin New York kentinde, 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle, bir tekstil fabrikasında greve başladı.
Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda, 120 kadın işçi can verdi.
İşçilerin cenaze törenine 10.000’i aşkın kişi katıldı.
Birleşmiş Milletler tarafından 8 Mart "Dünya Kadınlar Günü" olarak kabul edildi.
İnsan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılmaktadır.
Dünya Kadınlar Günü, kadın hakları hareketinde bir odak nokta olmuştur.
Fakat uzun yıllar geçmesine rağmen, iş hayatında kadınlar ne kadar yer alabiliyor? Kaçı yönetici olabiliyor? Çoğu zaman erkeklerden daha fazla çalışmak zorunda kalıyor, kendilerini kabul ettirmek için.Başarılı çoğu kadın bir şekilde emeğinin karşılığını alamıyor.Kadınların çalışma hayatındaki en büyük sorunlardan biri de mobinge uğraması. Bir şekilde işini kaybetmemek için ya sessiz kalmak zorunda kalıyor ya da işinden ayrılıyor.
 TBMM'de kadın millet vekili oranı % 17 gibi çok düşük bir rakam.Bugün diğer ülkelere baktığımızda, bu oran çok daha yüksek ve bir çok ülkenin lideri kadınlardan oluşmaktadır. Bir çok Dünya ülkesinden önce seçme ve seçilme hakkının Mustafa Kemal Atatürk tarafından verildiği bir ülke olmamıza rağmen

  Bugünün anılmasına bile izin verilmiyor.
  8 Mart geldiğinde, kadınlara karanfil dağıtarak, sadece yılda bir güne sığdırmak değil adaleti sağlamak.
 Hediyeler,  çiçekler bekleriz bugünde. Ne kadar anlamsızca bir beklenti.Bu kadar basit çözülecek bir konu değil, her gün bir kadın ölürken...
120 kadın yangında can  verdi...
Devrimci kadınlar...
Adaletsizliğe, çalışma şartlarına karşı çıkarak, cesurca greve gitmişlerdi.
8 Mart kutlanacak bir gün değil, devrimci cesur kadınların anılması gereken bir gün.
O yıllardan bu yana kadın hakları konusunda bir çok gelişme oldu ama yeterli değil bu gelişmeler.
İş hayatında kadınlar ne kadar yer alabiliyor?
Cinsiyetleri bir kenara bırakılıp beyinleri ne kadar önemseniyor...
Bugün hâlâ bir çok kadın öldürülüyor, tecavüze uğruyor, iş hayatında geri plana itiliyor, cinsel obje olarak görülmeye devam edilip mobing uygulanıyor.
Saçımızın, tenimizin, konuşmamızın günah olarak görüldüğü bir dünyada yaşamak zorunda bırakılıyoruz.
120 can gitti..
Devrimci cesur kadınlar…
Biz ne yapıyoruz?
Yılda bir gün anımsayarak kötülükleri, cinayetleri ve vahşeti unutturabileceğimizi düşünüyoruz.
Bizler eşiz, bizler anayız, bizler genç kız, bizler çalışan ve çalışmayan devrimci emekçi kadınlarız.
Devrimci ruhlu kadınları severim.Acelecidir ruhları, en başta yürürler.Vazgeçmezler yaşamaktan, mücadeleden.Pes etmezler savaşmaktan.Özgür ruhlu kadınları severim.Akıllarına ne eserse onu yaparlar.
Tırnaklarıyla kazıdıklarına ölümüne sahip çıkarlar.
Devrimci ve özgür kadınları severim.
Kesmeyeceğiz kara, sarı, kızıl, kahverengi saçlarımızı.Maviye boyayacağız tüm dünyayı...
Ateşlerde yanan emekçilerin anısına saygıyla...

Kader ELTUTAN