Çocukluğumuzdan bugüne insanların bir kısmının dilinden "Affet, yardım et,  şükret "kelimelerini çok duymuşsunuzdur. Bugün bu cümleyi defalarca tekrar ettim

Çocukluğumuzdan başlayıp bugüne kadar insanların bir kısmının dilinden "Affet, yardım et,  şükret"kelimelerini çok duymuşsunuzdur. Bugün bu cümleyi defalarca tekrar ettim ve tekrar ettikçe ne kadar anlamsız gelmeye başladı.Aslında anlamsız gelmesi için tekrar etmeme de gerekte yoktu...
İçinizde derin yaralar açan, nankörlüğü hayatına felsefe yapmış, başı boş üretimin olmadığı yaşantılarında, bir de üreten insanları gôz ardı edip önemsemeyenleri affetmeyeceksiniz."Affetmek büyüklüktür" cümlesini ne kadar çok ezberlettiler bize.Hepimiz bununla ilgili kompozisyonlar bile  yazdık zamanında.Ne kadar komik geliyor şimdi bu cümle.Halbuki biz affettikçe, onlar daha büyük yanlışlar yapmaya devam ettiler.Kendilerinin haklı olduklarını düşünerek.Hayata karşı bir duruşunuz ve kişiliğiniz olmalı.İnsanların gözünde büyük olmayan taraf siz olun.Kendi içinizde ne olduğunuz önemli.Önemli olan sizsiniz ve benliğiniz.Bunu kimsenin ele geçirmesine ve ezmesine izin vermemelisiniz.
Psikoloğa gidersiniz geçmişe iner, sorular sorar."Geçmişte yaşadıklarından etkilenmişsin, unutmalısın, affetmelisin" der.Affetmezsek hayatımıza devam edemezmişiz gibi bir algı oluşturmaya çalışırlar.Ben son yıllarda affetmiyorum.Hayatımdan çıkarıyorum ve bu benim daha çok ilerlememi, gelişmemi sağlıyor.
Şimdi bir de "Evrene gönder, evren herşeyi çözer " cümlesiyle, olumlu mesajlarla insanlara mutluluk oyunu oynatılmaya çalışılıyor.Bizim kabul edemediğimizi, çözemediğimizi  evren mi kabul edecek, çözecek? "Olumlu düşünün, olumlu olsun herşey hayatınızda" Bu da eskiden ebeveynlerimizin bize dayattığı"şükretmek" kelimesinin modern versiyonu değil mi?
Hiç kimsenin, hayatını düzeltmek için yardım etmeyin.Herkes kendi hayatını kendisi düzeltmeli.Düzeltmemişse bugüne kadar, onun kurtarıcısı siz olmayın.
Şükretmek ise  biat etmektir...
Büyürken önce şükretmeyi öğretiyorlar bize.Biz de çocuklarımıza.Neden böyle bir hatayı yapıyoruz.Azla yetinen çocuklarımız olsun ve fazlasını istemesin diye mi? Ondan sonra ne oluyor.Hayatına giren insanlarla yetinmeyi öğreniyor ve kendi değerini bilemiyor.
Kendi değerinizi bilin ve başkasının size değer biçmesine izin vermeyin.
Affetmeyin, yardım etmeyin, şükretmeyin...
............
Mavi benim için sonsuzluğun, gücün, özgürlüğün rengidir.Size mavili bir şiir bırakıyorum.Sonsuz özgürlük kucaklasın hepimizi...
SONSUZ MAVİLİK
Mavi kadar olamadık
Uçsuz bucaksız...
Sonsuzluğa yelken açamadık yıldızlarla
Aydınlık ve saf olamadık
Anne karnına düşmüş cenin misali...
Vurduk
Kırdık
İncittik
Sanki hiç ölüm yokmuş...
Yedik
İçtik
Eğlendik...
Bazen küfrettik hayata
Yoldaki bir çocuğu incittik
Bir kadının kanatlarını
Bir erkeğin gururunu kırdık
Mavi kadar olamadık
Uçsuz bucaksız...
Önümüzde yığılan ağaç dallarını,
Köklenmiş selvileri gördük en yeşilinden,
Her akşam bir kadehe vurduk yaşamı
Kaybolup yitip gittik, yudumların ardında
Sabahladık gecenin kör kuytularında
Rüzgarda savrulan gemilere benzedik
Fırtınadan fırtınaya koştuk amaçsızca
Vurduk
Kırdık
İncittik
Hiç ölüm yokmuşcasına...
Mavi kadar olamadık
Mavi kadar olamadık
Mavi kadar olamadık...

Kader Eltutan ( Periler ve Pervaneler kitabımdan)