İsrail tarafından yapılan soykırıma olan Batı desteğini gizleme ihtiyacı bile duymaması, Gazze’de yaşanan vahşetle birlikte tam manasıyla iflas etmiştir.

İnsanlığa model olarak sunulan ‘Batı medeniyeti’; İkinci Dünya Savaşı sonrası diğer coğrafyalardaki emperyalist emelleri için yaptığı veya yaptırdığı işgal, terör ve zulme bir yenisini eklemiş, İsrail tarafından yapılan soykırıma olan desteğini gizleme ihtiyacı bile duymaması bardağı taşırmış, Gazze’de yaşanan vahşetle birlikte tam manasıyla iflas etmiştir.

Her gün yüzlerce masum bebek, çocuk, kadın, yaşlı ayırt edilmeden katlediliyor ve Batılı egemenlerin açıktan desteği ile BM kararları dahi hiçe sayılarak dünya tarihinin en vahşi ve en hukuksuz dönemi, Gazzeli bebeklerin kefenlenmiş minik bedenlerinin özelinde genelde tüm insanlık âlemine yaşatılıyor.

İnsan Hakları Beyannamesi, uluslararası anlaşmalar, savaş hukuku, egemenlik hakları, uluslararası kuruluşlar ve sair bütün kurum, belge ve değerler Batı Medeniyetinin temsilcileri olanlar tarafından partneri oldukları Siyonist vahşete peşkeş çekilmiş durumdadır.

Dünyanın egemen güçleri olan başta ABD, İngiltere ve AB’nin bazı ülkeleri sadece insaf ve vicdanını değil aklını ve mantığını da kaybetmiş şekilde hareket ederek göstere göstere, açık seçik, bağıra çağıra, sanki üçüncü dünya savaşının olması için ellerinden geleni yapıyorlar.

Ve bu orantısız vahşetin adını da, medeniyetler ve dinler savaşı olarak ‘ahlaki ortaklık’ yaptıkları İsrail hükümeti ile beraber Gazze’de bebekleri katlederken ‘Tevrat’tan’ alıntılar yaparak birlikte koydular!..

İnsan haklarına saygı, hoşgörü, eşitlik, adalet, özgürlük gibi değerlerin Batı Medeniyeti için sadece bir piar aracı olduğunu, 7 Ekim’den bugüne Siyonist vahşilerin yaptığı soykırıma vermiş oldukları destekle en alçak şekilde ispatladılar.

Esasında insanlık ‘Batı Medeniyetinin’ vahşetine yüzyıllardır şahit olmakta, bunların Asya ve Uzak Asya’da, Amerika’da ve Afrika’da, Balkanlar’da, Ortadoğu’da yaptığı soykırımları, vicdan sahibi insanlık aklı unutmadı, tarih kaydetti.

Sömürgeciliğin kan denizinde boğulan Batı medeniyeti piar çalışmalarıyla ve elindeki güçle bu kirli sayfaları kapatmaya çalışsa da, fıtrat aynı fıtrat olduğu için sonraki kriz dönemlerinde de farklı davranmadı.

Yakın dönemde Afganistan, Bosna, Arakan, Irak, Suriye, Libya’da, Rus egemenliğinde ki Kafkaslar, Kırım, Ahıska’da ve şimdi de Filistin de, dahası bize kapalı Uygur kardeşlerimizin yaşadığı Çin özerk bölgesinde yaşanan dram ve vahşetlerin tek müsebbibi de Emperyalist Batı Medeniyetinin olduğu çok açık ve net bir durumdur.

Bizim medeniyet coğrafyalarımızı önce ‘islamsızlaştırma’ şimdide ‘insansızlaştırma’ çabaları bir plan çerçevesinde ‘Batı Medeniyetinin’ küresel egemenleri öncülüğünde vahşice yürütülmektedir.

Ülkeler sudan sebeplerle işgal ediliyor, halklar adeta soykırıma maruz kalıyor, zulmün bin bir türlü örnekleri sergileniyor, ülkelerin bütün maddi kaynakları sömürülüyor sonra ‘bunları demokrasi ve insan haklarını getirmek için yapıyoruz’ diye alçak ve münafık yalanlar söyleniyor, çünkü bunlar için tek değeri olan ‘yerin altında olanlardır’, yani değerli madenler petrol, gaz, altın, elmas vs.

‘Batı Medeniyetinin’ para ve güç elde etmek için yapamayacağı hiç bir şey yoktur, yerin üzerinde olan insan dâhil hiçbir canlının dahası ekosistemin tamamının hiçbir kıymeti bunların nezdinde asla olmadığının da en bariz örneği ‘Küresel Isınma’ olup, dünyamızı elleri ve doymaz hayvani oburlukları ile yaşanmaz hale getirmiş olmalarıdır.

Bugün çok şükür ki, ‘Batı Medeniyetinin’ bu azgın iştiyakına toplumlar aynı şekilde yaklaşmıyor ve Gazze’deki masum bebeklerin çığlığı bu kez bazı vicdanlarda makes bulduğu için Batı başkentleri şimdiler de protestolarla sarsılıyor, ‘Batı Medeniyeti’ ve ‘Siyonist Sapkınlığın’ hukuksuz ve ahlaksız ortaklığına ve insanlığı sürüklemek istedikleri karanlığa karşı kendiliğinden insani bir direniş ortaya çıktı.

Aklıselim, vicdanı hür, gözü ve gönlü halen insanlığa ait olan kitleler, dünyayı yok edecek bir vahşet ortamı yaşanmasın diye sesini yükseltmeye başladı.

‘Batı Medeniyetinin’ ve Siyonist vahşiliğin partnerliğinden en fazla zararı, Yahudi ve Hristiyan halkların görmekte olduğu bir gerçektir.

Şöyle ki; birçok Yahudi ve Hristiyan için dünya üzerinde güvenli yaşam alanları her geçen gün daralmakta ve bu birlikteliğe karşı dünya çapındaki ekonomik tepki ve protestolar da artmaktadır.

Batı Medeniyeti, kendisini derinden kuşatmış olan Siyonist sapkınlıkla birlikte derin bir uçuruma sürüklenmekte olup bu durumu fark eden bazı Batı ülkelerinden de karşıt seslerin yükseldiğini ve geleceklerini İslam’ın güneşi ile aydınlatma ümitlerinin arttığını söylemek mümkündür.

Görünen odur ki; Önümüzdeki asır; ‘Nizam ve Merhamet Medeniyetinin’ varislerinin olacak, önümüzdeki asır Türk asrı ve bu asırda da en gür seda İslam’ın sedası olacaktır İNŞALLAH.

Ey Rabbimiz!. İstiklal ve istikbalimiz için batılı emperyalist ve siyonist birlikteliğine ve piyonlarına karşı verilen mücadele de canını feda eden ve aynı şer ittifak tarafından Gazze’de katledilen tüm şehitlerimize rahmet, gazilerimize şifalar ver, devletimizi ve milletimizi daim ve kaim eyle!..

Yeni yılın; dünyamızın ve insanlığın cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Atatürk’ün ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ ilkesiyle buluşmasına vesile olması dileğiyle bütün iyi insanların YENİ YILINI KUTLUYORUM.