Aynı Cemal Kurnaz Osman Yüksel hakkında da 800 sayfalık bir kitap yazar. Kitabın adını da "Deli Rüzgar" koyar.

"Nevzat Kösoğlu Ağabey Hacettepe Onkoloji'de yatıyor. Durumu ağır. Mustafa Çalık ziyaretine gidiyor . "Ağabey, Kubilay Dökmetaş'ı da çağırıp bir Huma Kuşu söyleteyim, ister misin? diye sorar. Yorgun ve bitkin olan Nevzat Kösoğlu'nun gözleri parlar, çok iyi olur der. Bunun üzerine Çalık, hastahaneye önceden getirdiği Dökmetaş'ı içeriye çağırır. Nevzat Kösoğlu kapıları pencereleri kapattırır, 'Şöyle bağıra çağıra bir söyle!' der. Dökmetaş Huma Kuşu'nu söylerken hem kendisi, hem de odada bulunanlar gözyaşlarını tutamazlar. (Prof.Dr. Cemal Kurnaz)

Bu satırları okuyan Cazim Gürbüz'ün de tansiyonu yükseliyor ve şunları yazıyor:

"Nevzat Kösoğlu'nu ağlatmak için Kubilay Dökmetaş'a ve Huma Kuşuna ihtiyaç yoktur. Hayranı olduğu, övmeye doyamadığı Fetullah Gülen'in salya sümük ağladığı bir görüntüsünü izletip sonra da nurcu yoldaşlarını çağırıp bir risale okutsalardı."

Aynı Cemal Kurnaz Osman Yüksel hakkında da 800 sayfalık bir kitap yazar. Kitabın adını da "Deli Rüzgar" koyar. Osman Yüksel ile Cemal Kurnaz hemşeridirler. Yazarımızın adının önündeki Prof. Dr. ünvanına aldanıp bir bilim adamı ciddiyeti beklemeyin sakın. Kitap, Aksekili yerel bir gazetecinin mikro milliyetçilik sayıklamalarıdır kısaca. Niye böyle diyorum?.. Çünkü Cemal Hoca basit bir kurnazlık yaparak Osman Yüksel'in Atatürk ve Cumhuriyet karşıtlığını, Zübeyde Hanım'a hakaretlerini, Anıtkabiri yazılarında sürekli alay konusu yapmasını, 1970'de MHP'den istifa edip gittikten sonra Milli Gazete'de yeni filizlenen ülkücü gençlik için dalga geçme yazılarını, Said-i Kürdi övgülerini görmezden geliyor. Yeni kuşakların deyimi ile okuyucusunu "kekliyor".

Bu konuda yazcağım daha çok şey var da burada noktayı koyayım.

Alper Aksoy