TV dizileri sadece eğlence aracı olmaktan çıkıp toplumu şekillendirme gücüne sahip önemli bir araç haline geldi

Sevgili Okurlarım,

Gelin birlikte bir zaman yolculuğuna çıkalım. Eskiden, televizyon dizileri ve filmleri sadece eğlence aracı olmaktan çok daha fazlasıydı. 
O zamanlar, anne ve babanın sevgi dolu kucakları, çocukların masum gülücükleri ekrana yansır ve bizlere aile olmanın ne demek olduğunu öğretirdi.

Günümüzde televizyon dizileri ve filmleri, sadece eğlence aracı olmaktan çıkıp toplumsal normal şekillendirme gücüne sahip önemli bir araç haline geldi. Bu medya formatları aile değerlerini yücelterek, birlikteliği ve dayanışmayı ön plana çıkarırken, günümüzdeki içerikler maalesef ailenin yıkımını, çatışmayı, kaosu ve hatta cinselliği öne çıkarıyor. 
Bu değişim, aileyi koruma ve güçlendirme konusundaki çabalarımızı sorgulamamıza neden olmalıdır.

Aile, toplumun temel taşıdır. Sağlam bir aile birliği, bireylerin güvenliğini ve mutluluğunu sağlar. Ancak, günümüzde televizyon dizileri ve filmleri, aile değerlerini sorgulamaya ve çürütmeye teşvik ediyor gibi görünüyor. 
Aile içi ilişkilerdeki gerilimler, çekişmeler, ihanetler ve hatta ayrılıklar, izleyicilere normalleştiriliyor ve bu da toplumda bir aile birliğine duyulan inancı sarsıyor.

Bununla birlikte, dizilerde ve filmlerde çok fazla açık giyim ve cinsel içerikli sahnelerin olduğunu da gözlemliyoruz. Bu sahneler, genellikle ana hikayenin dışında konuları işleyerek, izleyicinin ilgisini artırmayı amaçlıyor gibi görünse de aslında toplumda cinselliği normalleştirme eğilimini pekiştiriyor. 
Özellikle genç izleyiciler üzerinde olumsuz etkileri olabilir, çünkü bu tür sahneler gençlerin cinselliği yanlış algılamasına ve ahlaki değerlerini sorgulamalarına neden olabilir.

Medyanın etkisi altında, gençler ve yetişkinler arasında aile yapısına dair algılar değişiyor. 
Artık aile birliğini korumak ve sürdürmek yerine, diziler ve filmler aileyi parçalamaya odaklanıyor. Bu, gelecek nesillerin aile değerlerine olan inancını zayıflatıyor ve toplumda aile birliği konusundaki önemli bir duvarı yıkıyor.

Ancak, umutsuzluğa kapılmamalıyız. Aile değerlerini korumak ve güçlendirmek için elimizde birçok araç var. İlk adım, medya içeriklerini seçici bir şekilde tüketmek ve aile değerlerini yücelten, pozitif örnekler sunan içeriklere yönelmek olabilir. 
Ayrıca, aile içi iletişimi güçlendirmek ve birlikte vakit geçirmek de önemlidir. 
Aile üyeleri arasındaki bağlar ne kadar güçlü olursa, medyanın olumsuz etkilerine karşı o kadar dirençli olabiliriz.

Sevgili okurlarım, unutmayalım ki aile, korunması ve desteklenmesi gereken kutsal bir kurumdur. Dizilerin ve filmlerin, aileyi yıkmaya değil, güçlendirmeye yönelik mesajlar vermesi gerekmektedir. Bu nedenle, aile değerlerine sahip çıkmak ve medyanın etkilerine karşı koymak hepimizin sorumluluğudur.

12/04/2024
Sevgiyle kalın,
Fethullah DOĞALA