Gülşen’in üç vakte kadar serbest bırakacaklar.

Bunu da Gülşen’i haksız yere içeri attıklarını düşündüklerinden değil, gelişmelerin tamamen kendi aleyhlerine döndüklerini gördükleri için yapacaklar.

Gülşen’in tutuklanması, son yıllarda üzeri örtülen, görmezden gelinen, ya da hiç yaşanmamış gibi tavır takınılan yüzlerce taciz, tecavüz, yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, suistimal dosyasının yeniden gündem olmasına sebep oldu.

Yargının suskunluğu, sözde ahlak bekçilerinin suskunluğu, devletin suskunluğu yeniden gündem oldu.

Unutuldu sandıkları ne varsa ilk yaşandığı günden daha hararetli bir şekilde gündeme geldi.

Belgeleriyle, ses kayıtlarıyla, görüntüleriyle her bir tek başına büyük bir skandal olan hadiseler karşısında; “Ahlakımızı bozamayacaklar! Bizi dinden, imandan, Kur’an’dan ayıramayacaklar! “ diyenlerin, kendi camialarında yaşanan onca taciz, tecavüz, suistimal karşısında nasıl üç maymunu oynadıkları, hatta sessiz kalmakla yetinmeyip savunmaya dahi geçtikleri somut örneklerle yeniden gündeme getirildi, hem de milyonlarca sosyal medya kullanıcısı tarafından kör köze parmak dercesine.

Yeniden gündem olan utanç verici hadiseler karşısında zamanla suskun kaldıkları için kimileri özürlerini beyan etti, kimileri eski alışkanlarını sürdürerek utanç içinde yaşamayı tercih etti.

Tarkan, Feridun Düzağaç ve benzeri onlarca sanatçı en yüksek perdeden yaşanan onca kirliliğin üzerinin neden örtüldüğünü sorguladı. Paylaşımları on binler tarafından viral oldu.

Evet, Gülşen’i bırakacaklar. Kendilerince, “dersini aldı, amaç hâsıl oldu” diyecekler ama bu serbest bırakılmanın tıpkı tutuklanmada olduğu gibi hukuki olmadığını yine en iyi kendileri bilecekler.

Bugün, Gülşen tutuklandı diye zafer naraları atanlar, Gülşen serbest bırakıldığında tıpkı kendi camialarında yaşanan onca taciz, tecavüz, suistimal olayı karşısında kafalarını kuma gömdükleri yine sessiz kalacaklar. Bir teki dahi, “Ettiği hakaretler yanına kâr mı kalacak?” dahi diyemeyecek, göreceksiniz.

Gülşen’in içeride kaldığı her gün, unutulduğunu sandıkları kirli çamaşırları yeniden ortaya serildiği ve daha fazla gündemde kalmaması için Gülşen’i serbest bırakacaklar.

Kendileri için yapacaklar bunu, ahlaksızlarını örtbas etmek için, aynı mevzularla tekrar tekrar gündem olmamak için, geçmişte yaşanan onca rezalet karşısında büründükleri suskunlukları tekrar tekrar yüzlerine vurulmasın diye yapacaklar bunu.

Aynısını Sezen Aksu’da da yaptılar daha önce. Estiler, gürledier ama üst perdeden yükselen ses sonrasında suskunluğa büründüler. O elde kılıç dilde tekbir Sezen Aksu’yu linç etmek için yola çıkanlardan hiçbiri bir tek adım dahi atamadı, bir tek aykırı söylemde bulunamadığı gibi…

Gülşen serbest bırakıldığında da yine kendilerini tatmin edecek birkaç söylemin ardına sığınacak, dün bütün dediklerini, unutacak, ülkenin daha önemli meseleleri var, biz önümüze bakalım diyerek zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışacaklardır.

Başkalarının inancını sorgulamaktan, savunduklarının ve sustuklarının hangi bir inançlarının gereği olduğunu dahi kavrayamayacak durumdalar artık.

Kimseyi zorla cennete götüremezsiniz, böyle bir göreviniz yok... Size böyle bir görev verilmiş değil. Olsaydı cehennem olmazdı...

Tarih sizi utancınızla yargılayacaktır; riyakârlığınızla, başkalarında kötü gördüğünüz her şeyi, “haspaya yakışıyor” diyerek kendinize yakıştırmanızla, haksızlığa uğrayanların attığı çığlıklara sessiz kalışınızla, kendinizden olanların yapmış oldukları bütün kötülüklerin üzerini dinden kılıflar uydurarak kapatmaya çalışmanızla hatırlayacaktır sizi tarih.

Herkesten, her şeyden, kanundan, hatta kendinizden kaçabilirsiniz ama varsa vicdanınız vicdan azabından ve inanıyorsanız hesap gününden asla kaçamazsınız…