Türk-İslâm Ülküsünün Büyük Mütefekkiri Merhum S. Ahmet Arvasi’yi rahmet ve saygıyla anarak, onun kendisine ait birkaç sözü ile yazıma başlamak istedim.

Rahmetli Arvasi diyor ki;

“Benim milliyetçilik anlayışımda asla ırkçılığa, bölgeciliğe ve dar kavmiyet şuuruna yer yoktur. Türk Devleti ve Milleti ile kader birliği eden herkes Türk’tür. Kesin olarak iman etmişimdir ki, Müslüman Türk milleti ve onun devleti güçlüyse, İslam dünyası da güçlüdür. Türk devletini yıkmak ve Türk milletini parçalamak isteyen bölücüler yalnız Türklüğe değil, İslam’a da ihanet etmektedirler.”

Bu sözlerin sahibi büyük mütefekkirimizin kendisi Seyyid’dir ve de Kürt’tür. Rabbimiz makamını âli, mekanını cennet eylesin inşallah.

Değerli okuyucularım,

Türkiye; çok şükür artık uyguladığı yerli ve milli Ankara merkezli politikaları ile bölgesinde ve dünyada oyunu bozan aynı zamanda da oyunu kuran bir ülkedir.

Geldiğimiz bu durumu, ülkemizin karşıtı bazı başkentlerin önemli medyalarının ve kalemlerinin kerhen de olsa kabul ettiklerine, itiraf ettiklerine gururla şahid olmaktayız.

Bu nedenledir ki, dün, Abdülhamid Han’a düşman olup, Devlet-i Âliyye’yi tarumar edenler, bugünde Cumhurbaşkanımızın şahsına karşı sözde siyasetçilerin ağzı ve fondaş medyaları üzerinden başlattıkları amansız ve şuursuz yalan ve iftira soslu kampanyalarla siyasi istikrarımızı bozmayı, çok parçalı ve parmakla yönetecekleri siyasi bir tablo oluşturup Türkiye’yi paramparça etmeyi planlıyorlar.

Ülkemizin ana meseleleri bir tarafa günlük sorunlara bile çare üretemeyenler, küresel krizler üzerinden ve kadim hasımlarımıza da alenen sözler verip, iktidar olduklarında onların Türkiye ile ilgili aldıkları bütün kararları uygulayacaklarını peşinen beyan etmektedirler.  Kullandıkları negatif siyaset tarzının bir aracı olan ‘yaka-paça ve sen dili’ ile ülkemizin karşıtı olan ülkelerin medyalarının manşetlerini süsleyerek ‘ikbal’ siyaseti yapıyorlar.

Türkiye; dost görünen güya müttefiklerinin ve onların beslediği her renk terör örgütlerinin, siyasetçi kılığına girmiş bölücülerin, istiklal ve istikbaliyle ilgili, planlar yapıp, kumpaslar kurduklarını, art niyetli sinsi gayretler içinde olduklarını biliyor ve uluslararası hukuktan aldığı meşruiyet ile gereğini sahada da, masada da, sınır ötesinde de, sınır içerisinde de yapıyor.

Milletimizin ve devletimizin ilkesi, yurtta sulh cihanda sulhtur, tüm gayreti ve çabası, bölgesinde de barış içindir, dünyada da barış içindir ve hiçbir kimsenin değil bir karış toprağında, bir çakıl taşında bile asla gözü yoktur.

Amaaa!… İçeriden olsun, dışarıdan olsun, değil yedi, isterse yetmiş yedi olsun, söz konusu İstiklal ve istikbali, vatanı ve milleti olduğunda sabrını sınamaya kalkanların, tarihin her döneminde nasıl zelil ve rezil olup hüsrana uğramış olduklarını da hatırlatmak isteriz.

Müttefikimiz ve dostumuz olduklarını söyleyenler artık bir tercih yapmak zorunda! Milli iradenin kahir ekseriyetinin yetkisini taşıyan siyasi irade ve Türk Milleti mi?..

Yoksa!.. Bölgesel, hiçbir öneme haiz olmayan, besleme küçük ülkeler ile devlet yapılmaya çalışılan PKK-PYD-YPG ve FETÖ gibi çeşitli süslü isimler altındaki illegal terör örgütleri, fonlanan medyalar ile birbirine benzemez, ikbalci-bölücü ve tabeladan ibaret   siyasiler mi?..

Türkiye ve Türk milleti; siyasi istikrarın, barış ve güvenin, samimiyet ve diğergamlığın merkezi büyük bir devlet büyük bir millettir.

Her renk ve her deseniyle emsalsiz Anadolu kilimi, sadece bir defa yapılan Ebru, çokluk içinde birlikte olan, gururla kimliğini ifade ederek, başı dik tek bir millet olarak yaşayan ve kıyamete kadar da yaşama kararlılığında olan milleti vahidedir.

Dün; Malazgirt’te, Kudüs’te, Bizans önlerinde, Çanakkale, Sakarya, Dumlupınar’da dedelerimizle!.. Bugün de kırk yıldır ocaklarımıza ateş düşüren, dışarıdan beslenen bölücü PKK ve FETÖ terör örgütlerine karşı bizlerle!.. Yarın da bizden sonra gelenlerle! Tek vatanın, tek devletin ve tek bayrağın tek milleti olduğumuzu bütün dünya gördü, kıyamete kadar da görecek inşallah.

Biz; Kürdü, Arabı, Türkmen’i, Alevi’si, Sünni’si ile dün buradaydık, bugün de burada olacak, dünya döndüğü kadar da ezan seslerinin yankılandığı, Ay yıldızlı Al bayrağın dalgalandığı bu topraklarda bir ve beraber var olacağız.

Yazımı merhum Abdurrahim Karakoç ağabeyin şu mısraları ile bitiriyor, bu vesile onu da rahmet ve saygıyla anarak başta tüm şehidlerimiz olmak üzere geçmişlerimizin ruhları ve Allah rızası için Fatihalarınızı istiyorum vesselam!

“Bilmeyen öğrensin, duymayan duysun!

Kardeşiz, tek vücut, tek bir milletiz.

Bölücü sapıklar aklına koysun!

Kardeşiz, tek vücut, tek bir milletiz.”

Yalçın Topçu

CB Başdanışmanı