Orada bulunan basın mensuplarının çoğunu pek de ilgilendirmiyordu Ki zaten sunum sonrasında sorulan sorular böyle olduğunu bütün gerçekliğiyle gösteriyordu

İl Milli Eğitim Müdürümüz Sayın Ali Tosun'un düzenlemiş olduğu basın bilgilendirme toplantısına katıldık.

Deprem öncesi ve sonrası okul, öğrenci ve öğretmen sayısı hakkında detaylı bilgiler aldık.

Milli Eğitim Müdürü de, bilgilendirilmek üzere davet edilen basın mensupları da konunun kış ortasında ve eğitim yarı yılının başında Besni ve Tut ilçelerine gönderilen müdür yardımcıları ve şube müdürlerinin atama şekillerinden kaynaklanan rahatsızlık olduğunu biliyordu.

Dolayısıyla İl Milli Eğitim Müdürü Sayın Ali Tosun'un bir saati aşan sunumu orada bulunan basın mensuplarının çoğunu pek de ilgilendirmiyordu. Ki zaten sunum sonrasında sorulan sorular durumun tam da böyle olduğunu bütün gerçekliğiyle ortaya koydu.

Basın mensubu arkadaşlarımız okulların tadilatı esnasında yolsuzluk yapılıp yapılmadığını, konu ile ilgili açılan soruşturmaların akıbetini, getirilen şube müdürleri ve müdür yardımcısı yapılan eğitimcilerin ne gibi üstün vasıflarının olduğunu, gönderilen arkadaşların ne tür bir eksiklik ve kusurlarının olduğunu sordular.

Kamuoyunun, yapılanın bir atama ya da görevlendirme değil, bir sürgün ve cezalandırma olduğunu düşündüğünü de özellikle belirttiler. Siyasilerin bu işe müdahil olup olmadıklarını, oldularsa etkili olup olmadıklarını ısrarla sordular.

Tabii ki Sayın milli müdürümüz yapılan atama ve görevlendirmelerin son derece normal ve olması gerektiği gibi gerçekleştiğini anlattı. Kendilerine göre anormal olan bir şey yoktu, anormal olan atama ve görevlendirmelerin bu kadar büyütülmesiydi.

***

Yazının başlığını "İyi ki Adıyaman'da Basın Var" koyduk.

Çünkü bu ilde basın dışında sorunları dile getiren kimse yok.

Hesap soran kimse yok.

Soru soran kimse yok.

Yaşanan onca sıkıntıyla ilgili iki kelam eden kimse yok.

Deprem sonrasında yaşadığımız çaresizliğe basın mensupları dışında kimse tepki koymadı.

Enkazları molozları ve asbest tehlikesini istisnalar hariç basın mensupları dışında kimse dile getirmedi.

Bu şehrin geleceği üzerine basın mensupları dışında kimse kafa yormadı.

Soruları ve sorunları dile getiren basın mensupları sayısının 3 ya da 5 olmasının bir önemi yok.

Bütün siyasilerle kötü olanlar onlar.

Bütün müdürlerle ve amirlerle kötü olanlar onlar.

Bütün bütün seçilmişlerle ve atanmışlarla kötü olanlar onlar.

Halk adına halk için elini vicdanına koyup yaşanan sıkıntıların asgariye indirilmesi için çaba gösterenler onlar.

Sayılarının 3 ya da 5 olmasının bir önemi yoktur, iyi ki varlar.

Yüzlerce STK ve dernekten ve onlarca muhalefet partisinden istisnalar hariç olmak üzere kurumsal bir kimlik altında bugüne kadar halkın yaşadığı sıkıntılarla ilgili bir tek açıklama yapılmadı.

Karşılarında kurumsal bir güç görmeyen sorumlular da bildikleri gibi at koşturmaya devam etti.

Basın mensuplarının görevi herhangi bir kuruma amire müdüre seçilmiş ya da atanmışa muhalefet etmek değildir.

Basın mensuplarının, yaşanan sorunlarla ilgili açıklama yapan STK ve muhalefetin sesi olmak gibi bir görevi vardır.

Deprem sonrasında yaşadıklarımızla ilgili dahi kurumsal bir kimlik altında gazetelere manşet olan, televizyonlarda haber olan çok az açıklamaya rastlamamız bunun en somut örneklerinden biridir.

STK ve muhalefeti olmayan bir ilde bütün iş 3-5 basın mensubuna kalıyor ne yazık ki.

Milli Eğitim'de kış ortasında yaşanan atama ve görevlendirmelerle ilgili bugüne kadar eğitim sendikaları başta olmak üzere hiçbir muhalefet partisi ve sendika olaydan duyduğu rahatsızlığı dile getirmedi. Bu işin eğitim yarı yılının tam ortasında yapılmış olmasının yanlışlığına değinen kimse olmadı.

Hal böyle olunca da İl Milli Eğitim Müdürü kendi penceresinden gayet makul ve mantıklı açıklamalarla bir sunum gerçekleştirdi.

Çünkü kendisine üç-beş basın mensubu ve birkaç sosyal medya kullanıcısı dışında yapmış olduğu işin yanlış olduğunu, şube müdürlerinin ve müdür yardımcılarının sahipsiz olmadığını söyleyecek kimse yoktu.

Stk'lar sessiz, muhalefet sessiz, dernekler, odalar bu ilde görev yapmıyorlar gibi sessizdi.

Bu kadar sessizliğin ortasında il milli eğitim müdürünün çıkıp sesli bir şekilde, "yapılan atamalar gayet normaldir" demesi de gayet normaldi.

3 - 5 basın mensubunun bu ildeki bütün muhalefetten ve sendikalardan daha çok bu ile sahip çıktığını, bu halkın derdini daha çok dert edindiğini, sorunlarıyla daha bir ilgilendiğini ve onları daha fazla utandırmamak adına harekete geçtiğini görmek sevindirici olsa da şehrimiz adına ne yazık ki üzücü bir durum.

Bu şehrin sorunları, bu şehrin insanının yaşadıkları, bu şehrin geleceği ne yazık ki muhalefetin stk'ların odaların ve derneklerin umurunda değil. Olsaydı deprem sonrasından bugüne yaşadıklarımızla ilgili çıkıp açıklamalar yapar yetkililerden hesap sorarlardı.

Kendim, sık sık eleştirdiğim basın camiasının bu şehrin ayakta kalan tek sivil gücü olduğunu söyleyebilirim. Birkaç müstesna basın mensubu suya sabuna dokunmayan yüzlerce basın mensubunun eksiğini görmezden gelmemize yetiyor. Ama bu sonrası için eleştiri hakkımızı tamamen devre dışı bıraktığımız anlamına gelmiyor.

***

Şube müdürlerinin ve milli eğitim müdür yardımcılarının atanmasında sendikalar bir çeşit siyasi hesaplaşmaların içerisine girmiş olabilir.

Siyasiler bir çeşit hesaplaşmaların içerisine girmiş olabilir.

Milli eğitim müdürü de eski ve yeni çalışma arkadaşlarıyla yola devam etmek istemiş olabilir.

Ama o sendikalarda siyasiler de Milli Eğitim Müdürü de şunu bilsin ki basın bilgilendirmesine katılan arkadaşlarımız sağ kalan binlerce vatandaşımız gibi enkazdan sağa çıkmıştır. Ama sadece bedenen sağa çıkmıştır. ruhsal olarak hepimiz Adıyaman gibiyiz, ağır hasarlıyız.

Dolayısıyla deprem sonrasında okullarımızın bir an önce eğitime hazır hale gelmesi için çaba gösteren arkadaşlarımızı unutacak onları kaderleri ile baş başa bırakacak değiliz.

Esas sorunu gündeme getirmesi gerekenler sessiz kaldığı içindir ki il milli eğitim müdürümüz bugün kendince rahat bir sunum gerçekleştirmiştir. Çünkü karşısında kurumsal bir kimlikle tepki göstermesi gerekenler sessiz kalmıştır. 3 5 basın mensubu ve 3 - 5 sosyal medya kullanıcısının gücü de ancak burada sesini çıkarabildiği kadardır.

Bütün seçilmişlerin ve atanmışların bütün müdür ve amirlerin rahatlığı karşılarına kurumsal bir kimlikle tepki gösterilmemesinde yatmaktadır.

Bir ilde basının gücü o ilde görev yapan STK ve muhalefetin gücüyle doğru orantılıdır. STK'ları ve muhalefeti olmayan bir ilde basının Onların da görevini üstlenerek bir çabanın içerisine girmesi takdir yaşayan bir olaydır.

Milli Eğitim Müdürlüğünde yaşanan sürgünvari atamalar bugün askıya alınmadıysa bunda stk'ların sendikaların ve muhalefetin büyük bir rolü vardır.

Seçilmişler ve atanmışlar, amirler ve müdürler adına suskun kaldıkları ve kurumsal kimlikleriyle yaşananlara tepki göstermedikleri için

bütün muhalefet partilerini, bütün stk temsilcilerini oda ve dernek başkanlarını tebrik ediyor hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum...

16 Şubat 2024 / 21.04