Arkadaşlığımız kardeşten öteydi.Komşularımızla selamlaşmadığımız gün kendimizde bir eksiklik sayardık.

Siyah beyaz başka bir güzeldik biz..

Arkadaşlığımız kardeşten öteydi.Komşularımızla selamlaşmadığımız gün kendimizde bir eksiklik sayardık.

Bir komşumuz hasta olsa hemen bir çorba kaynatır ona geçmiş olsuna giderdik.

Evde en lüks eğlencemiz tahta kaplı radyomuz ve taş plak çalan pikabımızdı.Televizyon siyah beyazdı ama her evde yoktu.Şimdiki gibi cafe köşelerinde serpme kahvaltı yapmak yerine önümüze konulan sınırlı sayıdaki zeytin ve ekmeği katık ederdik.Önümüze ne konarsa ona şükrederdik lafın kısası...

Siyah beyazla bir başka güzeldik biz..

İçimiz dışımızdan farklı değildi.Birbirimize yalan söylemez,birbirimizi hiç kandırmazdık.Çünkü anneciğim'' yalan söyleyeni Allah taş eder'' demişti bize..Yalan söylemekten utanırdık,yüzümüz kızarırdı.

Şimdi beş vakit yalan söyleyenlerin bile yüzleri kızarmıyor ya..neyse..

Mahallede yakar top oynardık çocuklarla..Siyah önlüklerimizle sağa sola koşturup birbirimizi sobe ederdik bazen...

Birbirimizin eline diken batsa üzülürdük.Birimiz mutlu olsa hepimiz sevinirdik.Siyah beyazdık biz,başka renge hiç karışmamıştık..

Çocukluğumuzda,gençliğimizde hep doğaldı.Erkeklerimiz mert,kadınlarımız gökçeydi.Derken yıllar sonra renkli Tv ler ve renkli fotoğraflar çıktı piyasaya..siyah beyazlarımız yavaş yavaş terketti bizi..

Rengarenk gökkuşakları oluşmaya başladı

VE insanlar da renklerle birlikte saflığını ve duruluğunu kaybetti..

Keşke hep siyah beyaz kalsaydık..