Kanayan yaranı bizi görünce hatırlarsın, çoluk çocuğuna insanca bir yaşam sağlayamamanın utancını bizi görünce hatırlarsın

Ee, konteynerlerde, prefabrik evlerde, çadır kentlerde yaşayan güzel kardeşim, bu kentin ilgili ve yetkilileri ve dahi bu ülkenin bakanları yanına gelince, "Rabbim sizi başımızdan eksik etmesin, her tuttuğunuzu altın etsin" diye dua edersin, bizimle karşılaşınca bin bir türlü şikayette bulunur, yaşadıklarımızı neden yazmıyorsunuz? diye feveran edersin...

Ve bir konteyner için 6 aydır çalmadık kapı bırakmayan güzel kardeşim, burada bunca yazmamıza rağmen karşımızda aslan kesilir, sana esas konteyner sağlaması gerekenlerin karşısında el pençe divan durursun...

Bu asgari ücretle geçinilmez, bu hayat pahalılığıyla geçinilmez, bu yoklukla yoksullukla geçinilmez diyenlere ateş püskürür, sonra ekmek 7 TL oldu diye şah damarından biri kopmuş gibi feryad-ı figan edersin. Tarım arazilerin yağmalanır sesini çıkarmazsın, ormanların talan edilir sesini çıkarmazsın nehirlerin kurutulur sesini çıkarmazsın, başkalarının hayatı bir hiç uğruna karartılır, gelecekleri çalınır sesini çıkarmazsın ama ekmek 7 TL oldu diye Zaloğlu Rüstem kesilirsin...

Bu memleket için elini değil, gövdesini taşın altına altına koyanlara bir tekme de sen vurur geçer, hizmet adı altında, inşaa adı altında memleketi soyup soğana çevirip ırzına geçenlere alkış tutarsın...

Kanayan yaranı bizi görünce hatırlarsın, çoluk çocuğuna insanca bir yaşam sağlayamamanın utancını bizi görünce hatırlarsın, kazancının sana onurlu bir yaşam sunmaya yetmediğini bizi görünce hatırlarsın ama seni böylesi rezil bir yaşama mahkum edip sırtından saltanat devşirenlere toz kondurmazsın...

Aynı çukura onlarca kere düşer ama yine de akıllanmazsın, elim kırılaydı gibi pişmanlık emareleri gösterir, ülkenin gerçeklerini bütün çıplaklığıyla göz önüne serenleri ihanetle suçlarsın. Defalarca aldanır ama aynı yol üzre yürümeye devam edersin...

Senin için acı çeken her kalbi pıçaklar, senin için geceler boyu uykusuz kalan herkesin çabasını küçümsersin. Hayatını mahvedenlere, geleceğini çalanlara, seni yarınsın bırakanlara uşaklık etmeyi bir marifet bilirsin...

Bir gün, bir tek gün olsun bir başkasının acısını yüreğinde taşımazsın, bir başkası için tek gözyaşı damlası dökmezsin, dünyada olup biten her şeyi sana bir faydasının ya da zararının olmadığıyla değerlendirir, bir böcek gibi yaşadığının farkında olmadan kendinden zayıf herkesi ezmeye kalkar, güçlü olanın karşısında ezim ezim ezilirsin...

Sahip olamadığın her şeyi küçümser, sana lütuf olarak verilen her şeyi kutsarsın...

Sözde demokrat, sözde dindar, sözde ahlak ve vicdan sahibisin ama en ufak bir menfaat karşılığında inançlarını ayaklar altına alır bütün değerlerini gözden çıkarırsın...

Güce yaltaklanmayı marifet bilirsin, başkalarını ötekileştirmeyi marifet bilirsin, hesabına gelince kurnaz, gelmeyince saf görünmeyi marifet bilirsin...

Dünyada yazılmış onca kitaptan, bestelenmiş onca şarkıdan, okunmuş onca türküden bi-haber işine gelince her şeyi bilen, herkese akıl verensin.. Bir tek kendi yolunun yolcusu bir tek kendi çıkarlarının savunucususun...

Kabul etmesi zor, biliyorum, ama sen busun!

Yaşamın bundan ve daha fazlasından ibaret...

Böyle olmaktan değil ama böyle görünmekten rahatsız oluyorsun...