Depremden 3 ay sonra bir genç kızın cesedinin altında bulunduğu enkazın tam karşısında konvoylarla patlatılan havai fişeklerle şehir rengarenk aydınlatılmıştı.

Birileri Yılbaşı gecesi Adıyaman'da havai fişeklerin atılmasından rahatsız olmuş.

Oysa bu şehirde Şubat depreminden 3 ay sonra bir genç kızın cesedinin altında bulunduğu enkazın tam karşısında 28 Mayıs Pazar akşamı konvoylarla atılan şehir turundan sonra patlatılan havai fişeklerle şehir rengarenk aydınlatılmıştı.

İnsanların acıları onca sıcakken, binlerce insan barınma sorunu yaşarken, 10 binlerce insan barınma sorunundan dolayı şehre dönememişken

konvoylarla şehir turu atmanın, havai fişekler patlatmanın doğru olmadığını dile getiren birilerine, bir başkaları seçim zaferi üzerinden "çatla! patla!" tezahüratlarıyla yükleniyordu...

Seçim zaferi üzerinden yaşanan onca felakete, acıya, ayrılığa, ölüme sünger çekenlerin yılbaşı gecesinde havai fişek patlatmalarını yadırgayanlar bu toplumun genlerini tam olarak çözememişler demektir.

Bu şehrin bir hafızası var, dinmeyen bir acısı, yıllardır kabuk tutmayan bir yarası var bu şehrin.

Ama depremde ve sonrasında yaşadıklarını unutan şehrin insanlarının ne bir hafızası ne bir acısı ne de bir yarası var.

Verilen bir çadırla, bir konteyner ya da bir prefabrikle zafer kazanmış kumandan havasına bürünen şehir insanın bir hafızası olamaz.

Bizim burada gülüşlerimiz duvara asılı portreler gibi yüzümüzde asılı kalırken, yüreğimiz sevdiklerini yitiren ve konteynerlerde kalanlar için kanarken, bedenlerimiz şehrin olanca yükü altında yorulurken, kendileri için acılar çekilen birilerinin havai fişekler patlatıp konteynerlerde olmadık eğlence partileri düzenlemesi yalnızlaştırıyor bizi, çaresiz bırakıyor.

Ne seçim akşamı ne yılbaşı gecesi atılan havai fişeklere şaşırmıyoruz. Kendi yaslarını dahi tutmayan insanların başkalarının acılarına duyarlı olmalarını da beklemiyoruz. 3 ay sonra yaşanacak bir yerel seçim zaferinden sonra aynı insanlardan yine şehir turu atmalarını ve havai fişekler patlatmalarını bekliyoruz.

Bizler unutmamak için değil, başkalarına yaşadıklarını unutturmamak için değil, yaşadıklarımızı unutmadığımız için yazıyoruz...

Bu şehir bunca kaderine terk edilmişken, enkazlarından molozlarından artık olmayan sokaklarından caddelerinden mahallelerinden rant devşirmeye çalışan birilerinin elini ovuşturması karşısında çaresiz kaldığımız için yazıyoruz...

Huzur bulduğumuz için değil, huzurumuz kaçtığı için yazıyoruz.

Bir şey değiştiği için değil, bir şey değişmediği için yazıyoruz...

Yazmakla sesimizi birilerine ulaştırdığımız için değil, ulaştıramadığımız için yazıyoruz...

Bizi doğuran emziren büyüten bu şehrin, el birliğiyle ölüme terk ettiğimiz bu şehrin bizi af etmesi, sarıp sarmalaması ve tebessüm eden çehresiyle bize yeniden gülümsemesi için yazıyoruz...

Ömrümüz yettikçe yazmaya devam edeceğiz.

***

2024 yılının 1. gününün 1. yazısı.