Özellikle Suriye’nin kuzeyinde yaşanan gelişmeler, bazı çevrelerde “Terörsüz Türkiye” söyleminin ardında daha derin bir plan olduğuna dair şüpheleri artırıyor.
"Terörsüz Türkiye" Projesiyle hedeflenen nedir?
Türkiye’nin son yıllarda terörle mücadele politikaları, yalnızca güvenlik eksenli değil, aynı zamanda uluslararası pazarlıkların ve jeopolitik hesapların da merkezinde yer alıyor. Özellikle Suriye’nin kuzeyinde yaşanan gelişmeler, bazı çevrelerde “Terörsüz Türkiye” söyleminin ardında daha derin bir plan olduğuna dair şüpheleri artırıyor.
Amerika Birleşik Devletleri’nin Suriye’de PYD/YPG’yi açıkça desteklemesi, Türkiye’nin yıllardır süren PKK ile mücadelesini büyük ölçüde sekteye uğratmıştır. ABD, PYD’yi bir “müttefik” gibi tanıtarak onu meşrulaştırma yoluna giderken, bu durum Türkiye’nin üniter yapısını tehdit eden bir gelişme haline gelmiştir.
Bazı kaynaklara göre, ABD yönetimi bu süreçte Türkiye ile perde arkasında çeşitli pazarlıklara girmiş "PYD'yi terör listesinden çıkarın, biz de birkaç PKK'lıyı size teslim edelim" türü pazarlıklar, Batı’nın “ikili oynama” geleneğiyle örtüşmektedir.
Suriye’nin kuzeyinde oluşturulan “kürt otonom bölgeleri”, Irak’ta Barzani bölgesinin güçlenmesi, İran’ın iç dengelerinin kışkırtılması, İsrail’in rahatlatılması… Bütün bu parçalar bir araya getirildiğinde, BOP’un hâlen uygulanmakta olduğunu açıkça gösteriyor.
Bugün Türkiye’de muhalefet partileri, özellikle HDP üzerinden gelen baskılarla terör meselesinde net bir tavır sergileyememektedir. Tutuklanan belediye başkanları ve kayyum atamaları üzerinden yapılan tartışmalar, halkı kutuplaştırmakta ve esas meselelerin üstünü örtmektedir. Böylece muhalefet, "büyük plan"ı sorgulamak yerine, hak temelli görünerek planın parçası hâline gelmektedir
“Terörsüz Türkiye” projesi kulağa hoş gelse de, eğer bu proje dış destekli pazarlıklarla yürüyorsa, bunun bedelini halk ve ülke bütünlüğü ödeyecektir. Uluslararası ilişkilerde dostluk değil, çıkar ilişkisi esastır. ABD’nin desteklediği hiçbir plan, Türkiye’nin bekasını gözetmeyecektir.