Göz gözü görmeyen dumanlarda, sessizce can veren bir kaplumbağanın, yavrusunu bırakmayan bir kirpinin, dallarında yuva kurmuş kuşların çığlığı doluyor

“HER GÜN BİR AĞAÇ AĞLIYOR ”

Artık dayanamıyoruz yorulduk, üzüldük...

Her sabah bir yangın haberiyle uyanmak istemiyoruz.

Her sabah içimize ateş düşüyor; dağ yanıyor, orman yanıyor, kuşlar yanıyor, bir ülkenin ciğeri yanıyor…

Göz gözü görmeyen dumanlarda, sessizce can veren bir kaplumbağanın, yavrusunu bırakmayan bir kirpinin, dallarında yuva kurmuş kuşların çığlığı doluyor rüyalarımıza.

Yeryüzü ağlıyor…

Toprak, üzerinde koşan ceylanların ayak izini, gölgesine sığınan çam ağaçlarını, çiçeklere konan kelebekleri birer birer yitiriyor.

Bir çocuğun çizdiği resimlerde artık sadece kara bir boşluk var, yeşil yok.

Ne zaman sustuk, ne zaman unuttuk, ne zaman bu kadar duyarsız olduk?

Bir orman kolay büyümez; bir fidan yıllarca bekler güneşi, suyu, sevgiyi…

Ve biz, o sabrın emanetini dakikalarda yok ediyoruz.

Yangın sadece ağaçları değil, umutlarımızı da kül ediyor.

Agaç

Yanan sadece orman değil;

Bir köylünün ahırı,

Bir çobanın sürüsü,

Bir çocuğun düşü,

Bir annenin duası…

Doğa intikam almaz.

Ama sessizce çekilir hayatımızdan.

Bir sabah uyanırız da kuş sesi duymayız,

Gölgesinde serinleyecek bir ağaç kalmaz,

Gönlümüzü dinlendirecek bir yeşil yok olur.

Biz artık yangın haberi almak istemiyoruz.

Artık bir çam kokusu duyunca ağlamak istemiyoruz.

Küllerle değil, yeşeren umutlarla yaşamak istiyoruz.

Doğa bizim evimiz, orman çocuklarımızın mirası.

Lütfen…

Artık bir tek ağaç bile yanmasın.

Çünkü bir orman, sadece ağaç değil…

Bir orman, hayattır.

KIYMET ŞAHİN/2025