Dünyada iki çeşit okur var; biri Türk okuru, ki okurların feriştahıdır. Diğeri batılı okur ki hiçbir şey okumadığı halde her şeyi okur gibi yapan sözde okurdur

Hazır söz okumaktan açılmışken bunu da Kadir Dağhan hocam için paylaşayım;

TÜRK OKURU ACIMASIZDIR

Dünyada iki çeşit okur vardır; biri Türk okuru, ki okurların feriştahıdır. Diğeri batılı okur, ki hiçbir şey okumadığı halde her şeyi okur gibi yapan sözde okurdur.

Türk okurunun ne gözünün ne gönlünün doyduğu tek konu belki de okuma konusudur.

Öyle ki okumak söz konusu olduğunda zaman ve mekân tanımaz; çalışırken okur, uyurken okur, kahvaltı yaparken, dinlenirken, toplu taşıma araçlarında seyahat ederken, hatta mola yerlerinde bile okur.

Hem de ne okur, cilt cilt romanlar, öyküler, denemeler, şiirler hatta hiçbir işine yaramayacağını bildiği halde ansiklopediler, bilişim ve teknoloji dergileri, tarih, bilim, felsefe okur.

Türk okuru her konuda titizdir, seçicidir, mükemmeliyetçidir, bir tek okuma konusu hariç.

Okumaya o kadar aç o kadar açtır ki eline ne geçerse onu okur.

Hatta matbaa ve yayınevlerinin kitap basma hızı, Türk okurunun okuma hızının yanında solda sıfır kalır dense yeridir.

Türk okuru belli bir amaca ulaşmak için, karı kız tavlamak için, bilgili, görgülü, kültürlü görünmek için, meslek sahibi olmak, kendini daha iyi ifade etmek için okumaz.

Türk okurunun okuma aşkı, sevgisi gibi karşılıksızdır; tezahürata, alkışa, mübalağaya gerek yoktur.

Türk okuru okumuş görünmek için okumaz, okumak istediği için okur. Okumadan nefes alamadığı yaşayamadığı, düz yolda yolunu şaşırdığı için okur.

Türk okurunun okumadan geçirdiği her saniye ruhunda uçurum derinliğinde boşluklar yaratır.

Türk okuru bilgili olmak, kültürlü olmak, belli bir amaca ulaşmak için okumaz dedik ama bütün bu özellikler de okumanın doğal bir sonucu olarak Türk okurunun üstün vasıfları arasına kendiliğinden eklenir.

Türk okurunun en büyük handikabı okumakta sınır tanımaması, aşk şehvet tutku gibi konularda sanılanın aksine nefisini dizginlemesine rağmen okuma konusunda kendine hakim olamamasıdır.

Açmış, açıktaymış, uykusu varmış umursamaz Türk okuru. Kitabı gördü mü kırmızı görmüş boğaya, kuzuya rastlamış kurda , tilki tarafından pandik atılan aslana dönüşür adeta. Gözleri yuvalarından fırlar, taşkın bir sel gibi silip süpürür önüne çıkan ve varsa.

Türk okuru en asil duyguların insandır, şefkatlidir, merhametlidir, mütevazıdır, yufka yüreklidir. Acımasız olduğu tek konu okuma konusudur; ne kendine acır ne zamanına acır, ne gözlerine acır okurken. Öyle ki gözleri okumaktan artık göremez hale geldiğinde dadılar, mürebbiyeler, yardımcılar tutar, onlara okutur okumak istediklerini.

Türk okuru bilir ki okumak cehaleti arttırır, kişi cehaletinin farkına ancak okumaya başlayınca varır.

Türk okuru sağlam bir kafaya ve sağlam bir vücuda sahiptir ama bu sağlamlık onun müzmin bir hastalığa yakalanmasına engel değildir; bu hastalık okuma hastalığıdır. Okuma hastalığını literatüre Türk okuru kazandırmıştır.

Yakalandığı bu hastalıktan kurtulmak için herhangi bir arayışın içine girmez; dizi izlemez mesela, film izlemez, para, pul, ev, araba, futbol muhabbetinden uzak durur. Öyle uykusu gelene değin boş beleş işlerle uğraşmaz. Uyuyana kadar okur, uyur, rüyasında okur, uyanır, uyuyuncaya kadar okur...

Türk okuru okumak için yaratılmıştır; kitaplarsa Türk okurunun okuması için.

Türk okurunun eline yakıştığı kadar başka hiçbir milletin eline yakışmaz kitaplar.

Öyle ki her kitap Türk okurunun kendisini okuması için yazılmıştır sanırsınız. Bununla sadece Türkçe dilinde yazılmış kitapları kast etmiyoruz; dünyanın bütün dillerindeki kitaplar Türk okunun okuması için yazılmıştır. Türk okuru tarafından okunmayan kitaplar melüldür, mahzundur, yetim ve yoksul çocuklar gibi başları eğik, bakışları donuktur.

Türk okuru okuyacak kitap bulamadığı zamanlarda mesela Sırpça Macarca, Moğolca, Çekoslovak’ça yazılmış kitapların sayfalarını karıştırır.

Türk okurunun en büyük korkusu “abibliofobi” dir. Yani okunacak kitap kalmamasından, her şeyi okuyup tüketmekten duyulan korku Türk okurunun en büyük korkusudur. Bunun dışında hiçbir korkusu yoktur Türk okurunun. Çünkü Türk okuru zekidir, çalışkandır, cesurdur.

Bir de ki hiçbir şey okumadığı halde her şeyi okur gibi yapan sözde batılı okur vardır. Boş verin arkadaşlar ya, yani şimdi bir de onların olmayan vasıflarını yazarak vaktinizi boş yere harcamayayım. İşte yukarıda sayılan Türk okurunun bütün üstün vasıflarını al, tersine çevir al sana batılı okur…