İnsani değerleri esas alan, milli değerlerimizi öne çıkaran, kadrolaşmayı hedefleyen, insan yetiştirmeye ve fikir gücü oluşturmaya odaklı bir beraberlik .

YENİ BİR TERKİP, YENİ BİR EKOL, YENİ BİR BAŞLANGIÇ, YENİ BİR ÇERÇEVE ve YENİ BİR TARİF GEREK.
Partiden bahsetmiyorum. Salt siyasi içerikli bir oluşum talebim yok. İnsani değerleri esas alan, milli değerlerimizi öne çıkaran, kadrolaşmayı hedefleyen, insan yetiştirmeye ve fikir gücü oluşturmaya odaklı bir beraberlik arzu ediyorum. Bu da ancak çok güçlü ve nitelikli bir STK ile mümkündür.
Herkesin her konuda tıpa tıp aynı şekilde düşünüp tavır ortaya koyması elbette düşünülemez. Yani, detaylar ve teferruat diyebileceğimiz hususlarda elbette farklılıklarda olacaktır, olmalıdır.
.Mühim olan esasta birlik oluşturabilmektir.
"Ara yollarda ayrılsalar da,ara yollarda kaybolmadan, ana caddede buluşup birlikte yürüyenler'' olabilmektir asıl mesele.
Yani ortak paydalar, asgari müşterekler öncelik arz ederse günlük politika üstü Milli İdealler ve milli kimlik teşekkül eder."

"Sosyal konularda,siyasi alanlarda, fikir ve düşünce ekseninde herkesin benim yolum haktır ve doğrudur demeye hakkı vardır. Ancak hak ve doğru olan sadece ve sadece benim yolumdur  demeye kimsenin hakkı yoktur."

Dünyaya, olaylara, meselelere siyah ve beyaz olarak bakmak çok doğru gibi görünmüyor bana.
Bu nedenledir ki, yeni bir terkip gerek. Günlük politik kavgaların ve sataşmaların üstünde, çoğunluğumuzun mutabık kaldığı Milli Ülküler, milli tasavvurlar gerek.

Ne yazı ki, yeterince ilmi olmayan, entellektüel derinliği ve aydın vasfı taşımayan bir takım yazar çizer ve politikacının elinde oradan oraya savrulan, kimlik bunalımına itilmiş, siyasi argümanlar nedeniyle kamplara bölünmüş bir toplum hayatı zuhur etmiştir Türkiye de.. Bu tablo iyi analiz edildiğinde Milli kimliğin zedelendiği, değerlerimizin yozlaştığı ve ruhumuzun can çekiştiği gerçeğine çarpacaktır başımız.

Güncel siyaset bir virüs gibi sarmış her tarafımızı, geleceğe ve yarınlara dair üretim, fikir, düşünce, tasavvur, planlama yok denecek kadar az..
Oysa gelecek, bugünden hazırlananlar için vardır.

Anlatmak istediğim şudur aslında:
"Çok değil bundan Elli yıl önce, Hüseyin Nihal ATSIZ Hoca Türklük bilincini uyaran, örselenmiş Türklük şuurunu canlandırmaya çalışan bir gayretin bir ekolün yol başçısıydı. Payami SAFA hem milliyet hem de maneviyat alanında bir sentez gayretinin temsilcisiydi. Prof Dr Osman TURAN Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresi ekolünü geliştirdi.
Millî, dinî ve insanî ideallere bağlı bir milletin, asırlarca, nasıl bir Cihân hâkimiyeti mefkûresine erişerek yükseldiğini, “Nizâm-ı âlem” dâvâsı ile başka milletlere ne derece adâlet ve nizâm getirdiğini öğretti en az iki kuşağa Osman TURAN.
Necip Fazıl Büyük Doğu ve İSLAM derken bir enerji empoze ediyordu."
Mümtaz TURHAN ilmi metotlarla Milliyetçilik tarifi yaparken,
Remzi Oğuz ARIK coğrafyayı vatanlaştırırken, A.Hamdi TANPINAR Cumhuriyet fikir ikliminin yükseklerinde kanat çırparken, Prof Dr Erol GÜNGÖR kültür emperyalizmine karşı İslamın ve Türklüğün özünü anlatırken,Alparslan TÜRKEŞ yüksek seviyeli siyaset hizmetini esas alırken hep millî kimliği çizmek ve bu arayış hassasiyetini diri tutmak için çabalıyorlardı.
Muhsin Yazıcıoğlu sisteme alternatif olmayı öğretmedi mi bize, Abdullah ÇATLI gerektiğinde ölmek veya öldürmek için serdengeçti değilmiydi.?
Yukarıdaki örnekleri son elli yılın önder ve mümtaz şahsiyetlerini çoğaltabiliriz. Ortak yönleri günlük siyasi karmaşanın ve politik polemiklerin çok üstünde bir MİLLİ ÜLKÜ etrafında toplumu kenetlendirmekti aslında. Kısman başarılı oldular. Hataları , küçük yanlışları da vardı elbette. Ama ana cadde de ve Ortak Paydalarda hep bir ve beraberdiler.

Şimdi diyorum ki,tıpkı elli yıl öncesinde olduğu gibi yeni bir TERKİP gerek.. Biraz hareketlenmek gerek.
Atsız'ı yeniden keşfetmek veya o ekolü devam ettirebilecek yeni isimler lazım.
Mümtaz TURHAN'ı, Osman TURAN'ı ,Erol GÜNGÖR'ü, Peyami SAFA'yı, ve diğer büyüklerin yolunu devam ettirecek yeni bir EKOL gerek.