Ah Ahıska!.. Ah Bahtsız yurdum!.. Ah Öksüz Türklüğüm!.. Ne kadar dert var yazılacak, ne çok çile var söylenecek, ah şu eller titremese, ah yaşlı gözler perdelenmese, kelimeler boğazlara düğümlenmese!..

Tarih 14 Kasım 1944... Ahıska Türklerinin acıya, kedere ve zulme belendiği gün... Masumca, ölümleri kuşandığı gün… Sırf Türk oldukları için, kan ve göz yaşına boğulduğu gün…

Ahıska Türkleri Sürgünü hakkında, yerli ve yabancı kaynaklardan derlediğim bir video hazırladım, lütfen izleyiniz.

Ahıska Türklerinin yaşadığı bu sürgünü, birçok yerli ve yabancı Tarihçi akademisyen, sebep sonuç ilişkilerine dayandırarak tamamen planlı ve bilinçli yapılmış “Soykırım” olarak tanımlamıştır.

1518 Çıldır Savaşı ile Osmanlı topraklarına katılan ve Çıldır vilayetinin merkezi olan Ahıska, 1829 yılında Edirne Anlaşmasıyla tazminat olarak Ruslara verilmiştir. Bolşevik ihtilalinden sonra Sovyetler Birliği topraklarına dahil olan Ahıska, bugün Gürcistan Devleti sınırları içerisindedir.

Türkiye’nin kuzeydoğusunda Aradahan ilimiz ile sınır olan, içinde geçen Posof çayının iki yakasına yerleşik Ahıska, Türkgözü Sınır kapısına sadece 15 km mesafededir. Türkiye’den Gürcistan Ahıska bölgesine doğrudan geçiş için, şu an aktif olan Posof ilçesindeki “Türkgözü/Vale” ve Çıldır ilçesindeki “Aktaş” olmak üzere iki karayolu sınır kapısı mevcuttur. Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu projesi de tamamlanmış olup, Türkiye’den Ahıska’ya Tren ile gitmek de mümkündür.

Türkiye’nin doğrudan bir uzantısı, dışarda kalmış bir kolu olduğu aşikar olan Ahıska için Sovyet kaynakları “Meskhet” ismi kullanmakta ve Ahıska Türkleri için ise “Meskhetian People/Turks” demektedir. Oysa, Anadolu’dan Ahıska bölgesine yerleşmiş bu halk, ana dili Türkçe olan öz be öz Türk’tür.

Gürcü dilinde “Yeni Kale” anlamına gelen “Akhaltsikhe” diye geçen Ahıska’ya gittim. Tarihi yerleri ve mekanları ziyaret ettim, kale ve camileri gezdim, dualarla geçmişleri yad ettim. Her ne kadar bugün bu bölgelerde çoğunlukla Ermeniler yaşasa da, tarihi dokulara bakarak gördüm ki ; Ahılkelek(Akhalkalaki), Azgur, Aspindza, Damala, Adigön (Adigeni), Abastuban, Hırtız, Bogdanovka (Ninotsminda) gibi şehirleriyle birlikte yaklaşık 200 köy ve kasabaya sahip Ahıska bölgesi kadim bir Türk Yurdudur.

Ahıska bölgesinin haricinde, ziyaret ettiğim Gürcistan/Kutaisi şehrindeki, havaalanı yakınında bulunan Kopitnari köyünde de sürgünden sonra biraraya gelmiş Ahıska Türkleri yaşamaktadır. Dilleri öz Türkçe olup, kendilerini Türk olarak tanımlayan bu köydeki Ahıska Türkleri, Gürcü vatandaşı olup, genelde tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktadır.

Türk Yurdu Ahıska, yüzyılın en büyük soykırım ve en acımasız zulmüne maruz kalmıştır. 2.Dünya savaşı döneminde, Diktatör Stalin’in emri doğrultusunda bir gece ansızın kızıl ordu tarafından evleri basılan Ahıska Türkleri öz topraklarından koparılarak, meçhul diyarlara sürülmüştür.

Zorbalıkla evleri, eşyaları, hayvanları ve tarlalarına el konulan Ahıska Türkleri, çocuk, genç, ihtiyar, kadın ayırmaksızın, kapalı vagon yük ve hayvan trenlerine bindirilerek, perişan halde, aylarca sürecek ölüm yolcuğuna çıkarılmıştır. Aynı köylerde yaşayan Müslüman Kürtler de aynı zulüm, işkence ve sürgüne tabi tutulmuşlardır.

Yakın bölgelerde yaşayan Ermeniler, Ruslar, Gürcüler sürgün edilmediğine göre, Ahıska Türklerinin tek suçları vardı, O da “Türk olmak” ve “Türkçe” konuşmaktı. Ve diğer tehlikeli görülen sebep “Türkiye” sınırında yaşamaktı. Çünkü olası bir savaş halinde, Türkiye tarafını tutacakları düşünülüyordu.

Türklerin kaderiydı bu, tıpkı Kırım Tatar Türkleri gibi sahipsizdi Ahıska Türkleri, kimsesizdi, zayıftı, zulüm karşısında yapayalnızdı. Dünyada arkalarında duracak, kapılarını açacak, kol kanat gerecek kimseleri yoktu. Geride, Ahıska dağlarında yankılanan feryatlar, yürekleri dağlayan derin acılar bırakarak, hiç bilmedikleri Kazakistan, Kırgizistan, Özbekistan bölgelerine gönderildiler.

Acımasızdı Türk düşmanları, insafsızdı, kimilerini yolda vurup öldürdüler, kimilerini hastalık ve işkence ile kırıp geçirdiler. Ahıskalı çocuklar ve yaşlılar, açlık, susuzluk ve sahipsizlikten bir bir döküldüler, yok oldular.

Gürcistan resmi kaynaklarına gore, 91 bin Ahıska Türkü sürgün edilmiştir. Bu rakamların politik veriler olduğunu, dönüş hakkı kazanılması durumunda temkinli davranıldığını unutmamak gerekir. Ahıska Sürgününde kayıp sayısı net olmamakla beraber, tarihçiler 15-20 bin arası ölümün yaşandığını ifade etmektedir.

Kırgızistan, Kazakistan, Azerbaycan ve Özbekistan başta olmak üzere farklı bölgelere gönderilen ve gittikleri yerlerde değişik köylere yerleştirilen Ahıska Türkleri 1-5 haziran 1989 tarihinde Özbekistan/Fergana vadisinde, istihbarat birimleri olduğu tahmin edilen gruplarca kışkırtılmış, gözü dönmüş, Türklük ruhunu yitirmiş ve mankurtlaşmış Özbek caniler tarafından linç edilmiştir. Yaklaşık 300 kişinin vahşice katledildiği Fergana olayları, “Türk’ün Türk’e yaptığı kıyım” adıyla tarihe utanç vesikası olarak geçmiştir. Ikinci olarak Özbekistan'dan zorunlu sürgün yaşayan Ahıska Türkleri, Azerbaycan, Ukrayna ve Rusya (Oradan Amerika’ya) başta olmak üzere diğer ülkelere dağılmışlardır.

Dünya genelinde, vatansız, dağınık şekilde yaşayan Ahıska Türklerinin yaklaşık 500-550 bin arası bir nüfusa sahip olduğu öngörülmektedir. Dağılımın ise, Kazakistan 170.000, Azerbaycan 120.000, Rusya 90.000, Kırgızistan 65.000, Türkiye 40.000, Özbekistan 15.000, ABD 16.000, Ukrayna 10.000, Gürcistan 2000 olduğu düşünülmektedir.

Bir dönem Dünya Ahıska Türkleri Birliği Başkanvekilliği yapmış, kendisi de bir Ahıska Türkü olan, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim görevlisi, kendisini yakınen tanıma şerefine erdiğim değerli hocamız Prof.Dr. İlyas Doğan ve ekibinin Ahıska Türkleri konusunda yaptığı çalışmalar ve hizmetler unutulamaz.

Yine Ahıska Türklerinden Gazi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yunus ZEYREK hocamızın Ahıska üzerine yazdığı destansı şiirleri okuyup da duygulanmamak mümkün değil!..Kendilerini saygıyla selamlarken, aşağıda bir şiirini siz dostlar ile paylaşmak istiyorum. (Ahıska 1944 sürgün şiiri de genç yetenekli kardeşimiz İlham İsmailov tarafından bestelenmiş olup, videomuzda mevcuttur.)

AHISKA

Bir gül mevsiminde seyrine gittim
Hani goncan, hani gülün Ahıska?
Baktıkça hâline kahroldum, bittim
Korlanır mı bir gün külün Ahıska?

Güneş orda batmış, ay orda batmış
O altın sabahlar uykuya yatmış
Âşıklar sazını elinden atmış
Tutulmuş söylemez dilin Ahıska!..

Evlâdın ağulu şerbetler içmiş
Seyranın düğünün devranı geçmiş
Yuvalar bozulmuş, turnalar uçmuş
Bulanmış ırmağın, gölün Ahıska!..

Dirliğin düzenin oban bozulmuş
Yazık, alın yazın böyle yazılmış
Kavim kardaşından bağın çözülmüş
Yaman esmiş kara yelin Ahıska!..

Hani müezzinin, hani minaren?
Şerha şerha olmuş kanıyor yaren
Ayağa kalkmaya yok mudur çaren?
Doğrulur mu acep belin Ahıska?
***

Vatanlarından koparılmış, sürgün adıyla soykırıma uğramış, zulüm ve işkenceler görmüş, katledilmiş, velhasıl Türk oldukları için ağır bedeller ödemiş Ahıska Türklerinin aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz.

Ruhları şad olsun…

Şah Ali Yaşar