Fakülteden bir arkadaşım vardı. değişik bir kafa yapısına sahipti. Milliyetçi görünümünün altında koyu bir ırkçılık yattığının kendisi de farkında değildi.

ATLI ATSIZ

Fakülteden bir arkadaşım vardı. Çok değişik bir kafa yapısına sahipti. Milliyetçi görünümünün altında koyu bir ırkçılık ve faşizmin yattığının kendisi de farkında değildi.

Bir tek gün, bir tek kitap okuduğunu gören kimse olmamıştı. Kitap okuyanları da, ya bu kitapların hepsi aynı, ne gerek var her gün değişik kitaplar okumaya diyerek kendince tiye alırdı.

Bütün kitap okumayanlar gibi bu arkadaşım da her konuyla ilgili her şeyi bilirdi.

Bir tek kitabını okumadığı halde Aziz Nesini' ateist, Yaşar Kemal'i Komünist, Orhan Kemal'i Nazım Hikmet'in hapishane arkadaşı, Kemal Tahir'i solcu diye Türklüğün düşmanı ilan ederdi.

Her kitaba her yazara illaki bir kulp takardı.

Yazarlar ve kitaplar hakkında bütün bildiği, bütün kitap okumayanlar gibi ezbere dayalı üç beş cümleden ibaretti.

Her yazara her şaire Türk düşmanı diye

kulp taktığından ara ara yabancı yazarlar okuması önerisinde bulunurduk. Kimleri mesela diye sorar, sonra da nereli olduklarına göre kendince savunmalar yapardı.

Shakespeare'i ingiliz diye,

Goethe'yi Alman diye,

Tolstoy'u Rus diye,

Kafka'yı Yahudi diye dışlar, daha başka isimlere başka suçlamalar yönelterek tereyağı gibi üste çıkardı.

Madem öyle, hiç değilse Nihal Atsız'ın Ruh Adam'ını oku dediğimizde, hele şu vizeler bitsin, hele şu finaller bitsin, hele şu okul bi bitsin atlısına atsızına o zaman bakarız şeklinde cevap verirdi. Böylece adamın Nihal Atsız'ın adını dahi duymadığını anlardık.

Her şeye rağmen iyi geçinirdik. Suya sabuna dokunmayan konularda çok güzel sohbetlerimiz olurdu. Kendisinden başka kimseye zararı olmayan kafatascalığının dışında iyi bir arkadaştı. Ders çalışmak ve bir an önce okulu bitirmek dışında bir uğraşı yoktu.

Bir tek kitap okumadığı halde bütün kitapları, hatta bütün gelişmeleri alakası olsun olmasın ne yapar ne eder Türkçülük ve milliyetçilik çerçevesinde değerlendirildi. Yazarlara ve şairlere takıntısı yazdıklarından değil, düşüncelerinden kaynaklanırdı.

Herkese bir kulp taktığından haklı olarak okunmaya değer kimse olmadığına inanırdı. Bunu gerçekten okuma alışkanlığı edinemediği için mi, yoksa inandığı için mi yapardı bilemezdik.

Uzun yıllar önce Bölge İdare Mahkemesinde hakimlik yaptığını duymuştum. Bu yazı vesilesiyle 30 yıl sonra belki tekrar iletişime geçmiş oluruz.

Adı Kemal'di.

Gaziantepliydi.

Kürt'tü...