Avrupa'nın zengin kültürel mirası ve doğal güzellikleriyle dolu coğrafyasında, her bir ülkenin kendine özgü bir Hikayesi, cazibesi bulunmaktadır

Kıymetli Okurlarım,

Avrupa'nın zengin kültürel mirası ve doğal güzellikleriyle dolu coğrafyasında, her bir ülkenin kendine özgü bir hikayesi ve cazibesi bulunmaktadır. İsviçre'den başlayarak Almanya, Fransa, İtalya, Belçika, Hollanda ve Avusturya gibi ülkeleri ziyaret eden bir gezgin olarak, yaşadığım unutulmaz anıları ve karşılaştığım olağanüstü deneyimleri sizlerle paylaşmak isterim.

İsviçre'nin sakin ve etkileyici manzaralarıyla çevrili yollarında seyahat ederken, karşılaştığımız çilek bahçesiyle başlayan bu serüven, bize insanların içten misafirperverliğini ve doğanın cömertliğini bir arada sunmuştu. Otoban kenarındaki bu mütevazi çilek bahçesi, bahçenin sahibinin yokluğunda bile güvene dayalı bir sistemle işleyen, sepete alıp ücretini kutuya bırakma esasına dayanan bir düzene sahipti. Bu jest, sadece çilekleri değil, insanların kalplerini de doldurmuştu. Bahçenin sahibine bıraktığımız zarf ve içindeki not, bu güzel jeste karşılık vermenin ifadesiydi.

Almanya'ya doğru yolculuğumuzda, sadece tarih ve kültür açısından değil, aynı zamanda da modern yaşam tarzı ve çeşitlilik bakımından da zengin bir deneyim yaşadık. Berlin'in sokaklarında tarihi yapıları keşfederken, Münih'in parklarında yerel halkın keyifli aktivitelerine tanık olduk. Alman misafirperverliği ve açık fikirliliği, seyahatimizin her anında yanımızda hissettiklerimizdi.

Fransa'nın romantizm dolu atmosferi ve zengin gastronomik mirası, bizi adeta büyülemişti. Paris'in ışıltılı sokaklarından Provence'ın lavanta tarlalarına kadar uzanan bu ülke, her zevke hitap eden birçok deneyim sunuyordu. Fransızların gurme lezzetlerini tatarken, şarap bağlarında geçirdiğimiz zamanlar da unutulmaz anılarımız arasındaydı.

İtalya'nın tarih ve sanat dolu sokakları, bizi Rönesans döneminden günümüze uzanan bir yolculuğa çıkardı. Roma'nın antik kalıntıları, Floransa'nın sanat eserleri ve Venedik'in kanalları, her biri kendi başına bir hikaye anlatıyordu. İtalyanların sıcakkanlılığı ve lezzetli mutfağı, seyahatimizin en keyifli yanlarından biriydi.

Belçika'nın küçük ama etkileyici şehirleri, bizi Orta Çağ atmosferine sürükledi. Brüksel'in tarihi meydanları ve Bruges'in kanalları, masalsı bir atmosfer sunuyordu. Belçika'nın ünlü çikolataları ve waffle de, damaklarımızda unutulmaz bir tat bıraktı.

Hollanda'nın rüzgarlı sahilleri ve renkli lale tarlaları, bizi doğanın mucizeleriyle buluşturdu. Amsterdam'ın kanallarında gezinirken ve Rotterdam'un modern mimarisini keşfederken, Hollandalıların sıcakkanlılığıyla karşılaşmak, seyahatimizin en özel anlarından biriydi.

Avusturya'nın Alp dağları ve tarihi şehirleri, bizi doğanın ve insanın uyum içinde yaşadığı bir ortama davet etti. Viyana'nın sarayları ve Salzburg'un müzikal mirası, bizi büyüleyen detaylardan sadece birkaçıydı. Avusturyalıların nezaketi ve misafirperverliği, seyahatimizin her anında hissedilen bir sıcaklık kaynağıydı.

Bu yolculuk boyunca yaşadığımız deneyimler, sadece coğrafi keşiflerle sınırlı kalmayıp, insanların içtenlikleri ve doğanın cömertliğiyle bize unutulmaz anılar kazandırdı. Avrupa'nın bu renkli ve çeşitli coğrafyası, her ziyaretimizde bizi yeni keşiflere ve unutulmaz deneyimlere davet ediyor. Gelecek yolculuklarımızda da bu güzel deneyimleri yaşamak için sabırsızlanıyoruz.

Sevgiyle Kalın.

FETHULLAH DOĞALA
13/05/2023 
İSTANBUL