Aziz Müslümanlar;

Bu hutbemizde Allah'ın hitabı Mümin ve kâfirlerin özelliklerini , yani ne olup olmadıklarını çok güzel bir şekilde açıkladığı (Beyyine), yani Delil anlamını ifade eden suresinin mealini arz edeceğiz.

8 ayetten müteşekkil olan bu sure aslında Peygamberimizin geleceğini kitaplarının müjdelemesinden dolayı; bilen ve bekleyen ancak kendi kavimlerinden birisine o görev verilmediği için desteklemeyen kitap ehline uyarılar ihtiva eden bir suredir. Sure Mekke de müminlerin sayıca az, ancak kaliteli insanlar olan Müminlerden oluştuğunu, kâfirlerin ise sayıca fazla fakat gururlarına mağlup oluklarından şiddetli ve zalim oldukları Mekke döneminde inmiştir. Ki Allah bu suresi ile müminlere, müşrik ve kâfirlere dosdoğru yolun ne olduğunu beyan ediyor.

1-"Ehli kitaptan kafir olanlar ile müşrikler, kendilerine apaçık bir delil gelinceye kadar dinlerinden ayrılacak değillerdi.".

Allah, insanlar bu dünyada ve ahirette tamamen sefalet ve kepazeliğe düşmesinler diye, mutlaka akıl ve gönüllerine uygun ayetler, kitap ve peygamberler göndererek, hiçbir kulunu asla ihmal etmemiştir. Göndermiş olduğu son peygamberi vasıtası ile bütün insanlığa Kur'an-ı Kerim ile doğru yolu delilleri ile bilirmiştir.

2-3-"O delil, Allah tarafından gönderilmiş bir peygamberdir ki, tertemiz sayfaları o sizin için okur. O sayfalarda dosdoğru hükümler vardır. Ancak ehli kitap olan (Yahudi ve Hristiyanlar) kendilerine deliller geldikten sonra anlaşmazlığa düştüler."

((Aynı durum bugün Müslümanlar için de geçerlidir. Biz Müslümanlar zanla hükümler vererek, Allah ve O’nun şanlı Resulü'ne tam teslim olmadığımız için ayrılıklara düşüyoruz.))

4-‘’Oysa onlar, batıl hale getirdikleri dinlerinden uzaklaşıp, saf bir imanla yalnız Allah'a ibadet etmek, namaz kılmak ve zekat vermek ile emir olunmuşlardı ki, dosdoğru din de zaten budur.’’

Bir insanları bu ayetleri okuyup anlayınca; Allah’a kulluk edecek, namazını kılacak ve zekatını verecektir. Allah dosdoğru olan dini için insanlara en temel yolu ve onların görevlerini böylece bildiriyor. Oysa bugün Müslümanların da önemli bir kısmı bu dosdoğru olan dinlerini doğru anlayıp tatbik ederek ifa etmiyor ve dinde ihtilafa, ayrımcılığa düşüyorlar.

-"Ehli kitaptan kâfir olanlar ile müşrikler cehennemin ortasında olacaklar ve orada ebediyen kalacaklardır. Onlar yaratılmışların en kötüleridir.’’

-‘’İman edip, salih amel işleyenler ise yaratılmışların en iyileridir."

Ancak iman edip Salih amel yapmayanlar. Demek ki onlar Allah'ın yarattığı iyiliği üç kuruşluk dünya malı, mevkii ve saltanatı ve dahi bilhassa şeytani nefisleri için değişenlerdir.

8-"Onların, Rableri katında ki mükafatları içlerinde ebedi kalacakları içerisinde ırmaklar akan Adn Cennetleridir. Allah onlardan memnun, onlar da Allah'tan hoşnuttur. Bu Mükaafat ancak Rabbinden saygı duyarak korkan takva sahibi kimseler içindir."

Rabbinden korkan kimseler, O'nun Kur'an-da verdiği bütün emirlerini yerine getirir ve Peygamberimizin hayatına uygun olan hayatı da yaşarlar.

Şimdi bu Beyyine suresinin bu 8 ayetini aynen destekleyen bir ayeti istifadenize sunalım mı?

Şura 42/14"Onlar ise, kendilerine ilim geldikten sonra, sırf aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler. Eğer belirlenmiş bir vakit için erilmiş bir söz olmasaydı (ecel) aralarında hüküm çoktan verilirdi. Onlardan sonra kitaba mirasçı olanlar da hala kitap hakkında başkalarını da kuşkulandıracak derecede derin bir şüphe içindedirler."

Bugünün Müslümanlarının bir kısmı da bazı sünnet ve hadisleri inkar ederek, yahut hafif görerek, derin bir endişe ve şüphe içerisindedirler.

Casiye suresi 17-‘’Onlara din konusuna apaçık deliller de vermiştik. Fakat onlar, kendilerine bilgi ulaştıktan sonra, sırf aralarındaki kıskançlık yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Rabbin onların anlaşmazlığa düştükleri şeyler hakkında kıyamet gününde aralarında hüküm verecektir.’’

Yunus suresi 19-‘’İnsanlar aynı dine inanan tek bir ümmetti. Sonra anlaşmazlığa düştüler. Eğer bu konuda daha önce Rabbinin verilmiş bir sözü olmasaydı, anlaşmazlığa düştükleri şeyler hakkında hüküm verilir, işleri de çoktan bitirilirdi.’’

Yukarıda belirtilen anlaşmazlığı Resulü Ekrem bir hadisi şeriflerinde şöyle dile getiriyor:

"Yahudi ve Hristiyanlar 72'şer fıkraya ayrılıp parça parça olacaklar. Ümmetim ise 73 fırkaya ayrılacaktır. Bunlardan biri Fırka-i Naciye'dir.’’

Bu Fırka, Allah'a kul, habibine ümmet olmak; Allah’ın emirlerini yaparak, yasaklarından kaçınmak O’nun şanlı Resulü olan Hz. Muhammedi de rol model yaparak, onu örnek alan bir ömür yaşamalıdır."

Peygamber efendimiz bu hadisi ile Müslümanların da aslında bu Fırka-i Naciye sözü ile doğru yolun diğer 72 yanlış fırkada değil, tek bir yolda olduğunu belirtiyor.

Bu hadis ölçüsünde kendimizi gözden geçirerek bizler neyiz veya ne değiliz ve hangi yoldayız, bunu çok kolay bir şekilde bilebiliriz.

24 saatin ne kadarında takva sahibi olup, Allah’ımıza karşı ben O’nu görmesem bile O beni kesinlikle görüyor (İHSAN) şuuru ile hayatımızı sürdürüyoruz, bu soruyu kendimize sorabiliyormuyuz?

Rum suresi 30- "Bütün batıl inançlardan uzak şekilde yüzünü ve özünü hak olan dine çevir. O fıtrat, yaradılış dinine ki Allah'ın insanları niçin yaratmış olduğunu anlatan dinî ki Allah kullarını o fıtrat dini üzere yaratmıştır. Allah'ın yarattığını değiştirmenin imkanı da yoktur. İşte dosdoğru din budur. Lakin insanların çoğunluğu bunu bilmez."

Rabbim aklımızı kullanmayı ve kendimizi devamlı gözden geçirmeyi ve Kendisine kul Habibine sadık ümmet olmamızı nasip eylesin.

Kalbi selam ve dualarımla.

Lokman Abbasoğlu